Yazar: Dr. Hüsamettin Yıldırım
(Ankara: Sistem Ofset Yayınları, 2000). 181ss. Belgeler. Bibliyografya.
Tarihte gerçekleşmiş olaylar, belli bir tarihi metot ve disiplini içinde ele alınır ve incelenirse sağlıklı sonuçlara ulaşmak mümkün olur. Aksi takdirde yapılacak olan yorum ve varılacak olan sonuçlar belli ideolojik ve siyasi amaçlara yönelik bir propaganda malzemesi olmaktan öte bir anlam taşımayacaktır. 1915 yılında vuku bulmuş olan Ermeni Tehciri meselesi de bu şekilde istismar edilip propaganda malzemesi olarak kullanılan konulardan olagelmiştir.
Bu konuda yapılan propagandaların dallanıp budaklanmasındaki ana nedenlerden bazıları şunlardır: a) Bu mesele hakkında şimdiye kadar, konuyla bir şekilde ilintili olan ülkelerin (Rusya, İngiltere, Fransa gibi) arşivlerinin Osmanlı arşivleriyle de karşılaştırılarak, bir incelenmenin yapılamaması. Bu metotla yapılacak çalışmalar, Batıda ve uluslararası arenada itibar göreceğinden dolayı, siyasi ve ideolojik propagandaların olumsuz tesirlerini azaltacak ya da yok edecektir. Tabii böyle bir araştırma için yoğun bir çalışma temposuna ve geniş bir maddi imkan kaynağına sahip olmak gerekir. b) Ermeni meselesinin abartılması esas itibariyle soğuk savaş döneminde olmuştur. Arşivler incelendiğinde, SSCB’ nin Türkiye’yi zayıflatmak için Ermenileri çeşitli yollarla nasıl kışkırttığı ve kendi emelleri için kullandığı görülecektir. Bu dönemde Ermeniler, ABD’ de kampanyalarını yoğunlaştırmışlar ve Amerikan kamuoyunu yanıltmaya çalışmışlardır. Amerikan Büyükelçisi 1945’te Türk Dışişleri Genel Sekreterine şöyle diyordu: “Türkiye denildiği zaman ABD kamuoyunda Ermenilerin anlattığı çeşitli uydurma hikayeler akla gelmektedir”. Bu da şunu gösteriyor ki Türkiye, bu konuda, uluslararası alanda maalesef ağır hareket etmiştir.
Dr. Hüsamettin Yıldırım tarafından yazılan eser, yukarda bahsetmiş olduğumuz metot tarzıyla ve geniş bir şekilde Osmanlı Arşiv belgelerine dayalı olarak yapılmış bir çalışmadır. Bu çalışmada bazı İngiliz, Amerikan ve Rus belgeleri de Osmanlı belgeleriyle mukayese edilerek kullanılmıştır. Dr. Yıldırım bu çalışmasında, 1915 yılında meydana gelen Tehcir olayını öz bir şekilde ve bu olayın meydana geliş sebep ve sonuçlarını da tahlil ederek incelemiştir. Yazar eserinde, Osmanlı Devleti sınırları içersinde değişik zamanlarda cereyan eden Ermeni nüfus hareketlerinin istatistikleri üzerinde yoğunlaşmıştır. Bu istatistikleri değerlendiren yazar, 1915 yılı hadisesinin zorunlu bir tehcir olayı olduğunu ve dolaysıyla da Ermenilerin “soykırım” iddialarının bilimsel bakımdan uygun olmadığını belirtmiştir.
Yazar giriş bölümünde, (s.6), “Tarihi süreç içersinde İran ve Bizans imparatorlukları tarafından uzun bir dönem baskı ve şiddete maruz kalan Ermenilerin daha sonra Türk adaletini ve İslamın hoşgörüsünü büyük bir memnuniyetle karşıladıklarını” izah eder. Bu bağlamda, Ermenilerin Osmanlı adalet ve hoşgörüsüne karşı gösterdikleri hüsnü niyetlerini ve Osmanlı Devletine olan bazı hizmetleri
dolaysıyla kendilerine “millet-i sadıka” denildiğini izah eder. Dr. Yıldırım Ermenilerin, Osmanlı Devletinde içişleri, dışişleri, ve maliye bakanlıkları gibi bazı önemli görevlere de gelebildiklerini belirttikten sonra bu Türk-Ermeni kaynaşmasının Osmanlı Devleti’nin zayıflamaya başlamasıyla birlikte bozulduğunu anlatır. Zamanın büyük devletlerinin Osmanlıyı yıkmak için Ermenileri bir maşa olarak kullanmak istemelerini bu durumun ana sebeplerinden biri olarak gösterir.
Dr. Yıldırım, daha sonraki bölümde, Ermeni çetelerinin Türklere karşı yapmış oldukları katliamları belirterek Türkiye’nin bu katliam ve casusluk hareketlerine karşı almış olduğu tedbirler (Tehcir olayı) üzerinde yoğunlaşmıştır. Tehcir kelimesini (10–11. ss.) kanuni yönlerden ve sözlük bakımından inceledikten sonra, bu kelimenin İngilizce’deki “relocation” kelimesiyle eşleştiğini izah etmiştir. Daha sonraki sayfalarda, (20–23), 27 Mayıs 1915 te çıkarılan Tehcir kanununun içyüzü, sebepleri ve sonuçlarıyla tahlil edilmiştir. Bu kanunun “devlete karşı isyan edenler” ve düşman için casusluk faaliyetlerinde bulunanlar için çıkarıldığı apaçık bir şekilde ortaya kon muştur. Ayrıca, Dr. Yıldırım, tehcir kanununa, tehcire muhatap olan kimselerin sağlık, güvenlik ve esenliklerinin sağlanmasıyla ilgili maddelerin de konulduğunu belirtmiştir.
Kitabın son bölümünde ise, Osmanlı Devleti’nin sınırları içinde bulunan Ermenilerin nüfus hareketleri tarihin belirli aralıklarında incelendikten sonra, yazar, Ermeni Tarihçilerinin (Genocide) soykırım iddialarının yanlışlığını istatiksel verilere dayanarak ortaya koyar.