Anasayfaİletişim
  
English

Ermeniler ve Van İhtilal Örgütü (1896-1915)

Dr. Hasan OKTAY*
ERMENİ ARAŞTIRMALARI, Sayı 5, Bahar 2002

 

Ermenilerin aleyhimize oluşturdukları soykırım propagandasının temelini Van ve civarında cereyan eden olaylar üzerine bina etmektedirler. Zira Ermeniler kendilerine uygulanan Tehcir hareketinin dayanak noktası olarak Van olaylarının gösterildiğini çok iyi bildiklerinden bütün enerjilerini Van’da meydana gelen olaylarda kendilerinin masum olduğunu aksine büyük bir kıyıma uğradıklarını, Van’da kendi halinde bir tebay-ı sadıka olarak yaşadıkları bir sırada durup dururken hiçbir sebep olmadan kendilerine karşı bir tutum içerisine girildiğini ve bu tutum karşısında ise ancak kendilerini savunduklarını dünya kamuoyuna anlatarak uğradıkları haksızlıktan dolayı Türklerin cezalandırılması gerektiğinin üzerinde ısrarla durmaktadırlar. Hatta Van’da 20 Nisan’da isyan etmek zorunda kaldıklarını Osmanlı devletinin kendilerine gereken hoşgörüyü göstermeyerek sadece 4 gün sonra yani 24 Nisan’da tehcir kanununu çıkarttıklarını söyleyerek “biz isyan ettikse siz niye öyle davranıyorsunuz” diyecek kadar çocuksu duygular içerisine girebilmektedirler.[1]

Bu ve buna benzer konularda Ermeniler binlerce kitap, broşür, gazete ve mecmua gibi yazılı matbuatı kullanırken bu günlerde ise internet gibi kullanımı oldukça yaygınlaşan araçlara yönelmişlerdir.[2] Ermeniler Van olaylarını ısrarla gündemde tutabilmek için Ararat ismini verdikleri filmin çekimini bitirmişler, vizyona sokmak üzere son çalışmalarını yapmaktadırlar. Bu filmin neleri getireceği daha kamuoyumuzca anlaşılamadan Türkiye’de muhibbanı bile oluşmuştur. İşte Ermenilerin yalana dayalı propagandasının ne kadar etkili olduğunu göstermesi açısından bu muhibbanlar son derece önemli ve Türkiye açısından da o derece tehlikeli, tehlikeli olduğu kadar da Ermeni meselesi karşısında ne durumda olduğumuzu göstermesi açısından da oldukça manidardır.

Ermeniler ve Van

Ermeniler Ecmiadzin (Üçkilise) bölgesi İslam ordularının eline geçtikten sonra İslam coğrafyasında rahatça hareket ederek istedikleri yerlere gidebildikleri bir ortamda Van ve civarına da yerleşmeye başladıkları görülür. Kilise etrafındaki kapalı cemaat örgütlenmesine Ermeniler her zaman siyasi bir boyut atfetmektedirler.[3] “Krallık” adını verdikleri Van/ Vaspurakan derebeyliği de bu meyanda oluşmuş bir cemaat örgütlenmesidir. Bu cemaat hayatı 113 yıl sürmüş ve Cağrı Beyin Doğu Anadolu seferiyle Van Ermenilerinin idarecileri büyük bir korkuya kapılarak topraklarını mezhep ihtilafına rağmen Bizans İmparatorluğu’na SATARAK 40000 Ermeni 1. Ermeni Tehciri diyebileceğimiz bir tehcire yarı gönüllü olarak tabi tutulmuş olup Orta Anadolu’ya Sivas, Malatya civarlarına göçürülmüşlerdir.[4] Bu tehcire rağmen topraklarından ayrılmayan Ermeniler, ve daha sonraları bölgeye geri dönenler Van’da Türklerin himayesinde -korkarak topraklarını satmak zorunda kaldıkları Türklerin himayesinde- hayatlarını devam ettirebilmişlerdir.

Ermeniler bütün varlık teorilerini kurdukları Van’ı bu şekilde satarken aslında bir gerçek gözden kaçırılmaktadır. O da Ermenilerin ilk defa Osmanlı Devleti tarafından tehcire tabi tutulmadığı gerçeğidir. Yani Bizans İmparatorluğu doğu sınırlarının güvenliği açısından Ermenileri içlere, daha güvenli bölgelere çekmiştir. Osmanlı devletinin Van’ı ele geçirmesinden 1827–28 Osmanlı-Rus savaşına kadar ne Türkler açısından ve ne de Ermeniler açısından her hangi bir olumsuzluk söz konusu değildir. Van’da sanayi ve ticareti ellerinde bulunduran Ermeniler batılı seyyahların ifadelerine göre hayatlarından oldukça memnundurlar.[5] Zaten Osmanlı devletinin sınırları içerisinde yaşayan gayrimüslim teba ile kanun ve kurallara uyduğu sürece bir problemin ortaya çıkması mümkün değildir. Kaldı ki Osmanlı devleti asayiş ve düzen için kardeş katli gibi son derece ürpertici bir tercihi gündeme getirip uygulamanın yanında[6] Celali isyanlarını bastırabilmek için yüzlerce Türk’ü öldürmek zorunda kaldığı da tarihi bir gerçektir.[7]

Van’da Ayrılıkçı Faaliyetler: Van’da Kurulan Cemiyet ve Örgütler

Ermenilerin Osmanlı Devleti aleyhine batılı devletlerce estirilen ayrılıkçı rüzgarlara Van’da açılan dernekleri, okulları vasıtasıyla katılarak bu ayrılıkçı duyguları bünyelerinde yeşerttikleri görülmektedir. Bu hareketliliğe Van’da açılan Rusya, İngiltere, Fransa, İran ve İtalya konsoloslukları ile yine 1872 de Van’da açılan Amerikan Protestan Misyonu,[8] Fransız Dominiken Misyonu da büyük katkılarda bulunmuşlardır.[9] 1827–28 Osmanlı Rus savaşından sonra Ruslar doğrudan Osmanlı Devleti bünyesindeki ve özellikle Doğu Anadolu’daki Ermeni ve Kürtlerle ilgilenmeğe başladığından Ermeniler bundan sonra romantik bir duygu atmosferine girmiş oldular.[10] Bu romantizm peşinden terörizmi getirdi ve Van merkez olmak üzere doğuda bir çok yerde gizli örgütlenme biçiminde silahlı propagandaya başlandı.

1870–80 yıllarında Van’da Araratlı Cemiyeti kuruldu. Bu cemiyet faaliyetlerine Van’da bir okul açarak başladı.[11] Okulda Rus konsoloslarının yardım ve destekleriyle Ermeni gençlerine milliyetçilik ve bağımsızlık duyguları aşılanmaya çalışıldı. Portakalcıyan isminde bir Ermeni bu okulda ihtilalci bir gençlik çekirdeğini oluşturmaya muvaffak olmuştu.[12] Bu çekirdeğin oluşturduğu ihtilal cemiyetleri Van ve civarında hızla yayılmaya başladı. Van’da yine bir Ermeni ihtilal cemiyeti olan Kurtuluş Birliği (Miuthiun I Perkuthium)  adı altında 1872’de bir örgüt daha kuruldu.[13] Bu örgüt Rusya’dan alınan yardımlarla kurulmuş olup, Rus yanlısı bir ortam oluşturabilme gayreti içerisinde faaliyet yapmıştır.[14] 1878’de ise (Sev Khaatch Kazmakerputhiun) Karahaç cemiyeti kuruldu. Bu cemiyetin amacı Ermenileri Osmanlılara karşı silahlandırarak ayaklandırmaktı.[15] 1878’de (Pashtpan Haireniats) Anavatan Savunucuları Cemiyeti kurularak Doğu Anadolu’da hızla örgütlenmeğe başladığı anlaşılmaktadır. 1882 sonlarında üyelerinin bir kısmının yakalandığı Fedakârlar Cemiyeti’nin 1882’de faaliyete geçtiğini yakalanan üyeleri belirtmiştir.[16]

Van’da Portakalcıyan’ın[17] başlattığı cemiyetçilik faaliyetleri neticesi ilk ciddi oluşum olarak karşımıza siyasi parti platformunda örgütlü olarak çıkan Armenekan Partisi 9 kişi tarafından 1885 sonbaharında kuruldu.[18] Liberal ve demokrat[19] bir yapıda kurulan partinin kurucuları arasında Mıgırdıç ve Grigor Terlemezyan, Rupen Şatavaryan, Grigor Adian, Grigor Acemyan, M. Barutcuyan, Gevort Hancıyan, Grigor Beozikyan, ve Garegin Manukyan bulunmaktadır.[20] Doğu Ermenileri olarak adlandırılan Van Ermenileri Rusya kontrolünde plânlı bir şekilde başlattıkları siyasi ve kültürel faaliyetleri her geçen gün daha da sistematik bir hale getirerek önce ıslahat, sonra geniş yetkili muhtariyet ve peşinden de ihtilal sonucuna doğru hızla ilerliyorlardı. Zira örnek aldıkları Osmanlı bünyesindeki Avrupa destekli azınlıkların elde ettikleri sonuçlar bu konuda Ermenileri oldukça heveslendiriyordu.

Rusların Osmanlı Topraklarındaki Ermenilerle İlgilenmeleri

Cemaat hayatından cemiyetçiliğe, oradan da sıkı birer ihtilalci örgütlenmeye terfi eden Ermeni komitacılarının Van’da bir isyan çıkartabilmek için çoktandır sistematik bir şekilde çalıştıkları anlaşılmış olup silah temini için Ermeniler arasında “silah vergisi” adı altında zorla para toplanarak ihtilalin ekonomik altyapısını da oluşturdukları ortaya çıkmıştır.[21] Rusya, Türkmençay anlaşmasıyla ele geçirdikleri Revan ve civarına İran ve Anadolu’dan göçürdüğü Ermenileri yerleştirerek oluşturduğu[22] bölgede Ermeniler Osmanlı Devleti aleyhine Rusların menfaati için ne gerekiyorsa onu gerçekleştirirken bu sayede bağımsız bir Ermenistan kurabileceklerini hayal ediyorlardı.[23] Oysa Ruslar Ermenileri İran-Osmanlı sınırından gelebilecek tehlikeye karşı bir tampon bölge ve bu iki ülkeye karşı ileri karakol vazifesi görecek topluluk olarak bakıyordu.[24] Bu amaçla Tiflis-Revan-Hoy bölgesi Ermenileriyle Van Ermenileri irtibatlı olup Rusya ve İran bölgesinden silah, mühimmat ve yetişmiş komitacı, eylemci rahat bir şekilde Van ve civarındaki Ermenilerin yardımına gönderilebiliyordu. Böylece Çarlık Rusya Ermeni nüfusu sayesinde bölgedeki tesirini her geçen gün arttırıyor, fakat bunun yanında Ermenilerden gelebilecek her türlü problemin de önlemini alabilmek için Ermenilerin dini merkezi olan Ecmiadzin/Üçkilise Katogigosluğu’nun seçimlerine müdahale ederek kendi kontrollerinde bir dini reis seçtiriyordu.[25]

Silah ve Mühimmat Nakliye Yolları

Rusya Ermeniler üzerinde bu şekilde çalışırken Ermeniler bir ileri karakol olarak Van’ı her türlü malzemeyle tahkim ediyorlardı. Yapılan incelemeler neticesinde Ermeni komitacılarının Van’a gelirken kullandıkları yollar şu şekilde olduğu tespit edilmiştir.

Birinci yol: Ermeni komitaları Rusya’da Revan’dan hareketle Ah’dan geçerek İran’ın Payecik köyüne, oradan Karadereye, sonra Yezidi Derveli’nden geçerek İsa Bey’e, daha sonra Kozluca Dağına ve oradan Van’a ulaşmaktadır. Komiteler bu yolu 4 günde almaktadır.

İkinci yol: İran’da Van köyünden hareket eden Ermeni komitacıları Avrin Dağına, oradan Gireberan Dağına, daha sonra da Ahta Dağına, oradan Arkav Dağına sonra da Van’a ulaşmaktadırlar. Bu yol 5 gün sürmektedir.

Üçüncü yol: İran’dan Hukanvan ve Kalasar köylerinden hareket eden Ermeniler, Duşvan deresine buradan Karahisar Abdullah ağılına oradan Keşişgöl köyünde Sultan yaylasına ve sonra da Erek dağını aşarak Van’a ulaşmaktadırlar. Bu yol da 4 gecede alınmaktaydı.  Silah ve mühimmat nakli yapıldığı için Ermeni çetecileri bu yolları Kürt kıyafetinde, yani tebdili kıyafet içerisinde olmasına rağmen gece katediyor gündüzleri ise gizleniyorlardı.[26] Çetecilerin bu yollardan başka kullandıkları üç yol daha olup bu yollarla Rus-İran Ermenileriyle Van Ermenilerinin irtibatını sağlıyorlardı.

  Bu yolları kullanarak temin ettikleri silah, mühimmat ve kalifiye elemanlarla prova olarak başlattıkları 1. Van İsyanı komitacı Ermenilerin kendi durumlarını görebilmeleri için bir deneme olmuştu.[27] Bu isyan girişiminden sonra hem Avrupa devletlerinin dikkatlerini üzerlerine çekmiş oldular ve hem de Osmanlı devlet erkanının neler yapabileceğini, ne tür zaaflar gösterebileceğini görmüş oldular ve çalışmalarını bu eksiklikleri göz önünde bulundurarak daha düzenli hale koyma fırsatını ele geçirmiş oldular.[28]

1. Van İsyanından Sonraki Faaliyetler ve Aram Manukyan

Van isyanından sonra Ermeniler dünyadaki gelişmeleri ve Osmanlı topraklarındaki ayrılıkçı hareketleri daha iyi inceleyerek Van merkezli ihtilal faaliyetlerine hız verdiler. 1. Van İsyanından sonraki Komita çalışmalarıyla Van’ın kaderinde birinci derecede rol oynayan Aram Manukyan Rusya topraklarından Van’a gidecek her türlü malzeme ve insan gücünü organize eden Poging’s isminde bir örgüt kurmuştu.[29] Bu örgüt mensupları yukarıda belirttiğimiz yolları kullanarak Van’a malzeme taşıyorlardı. Fakat Osmanlı devleti 1.Van isyanından sonra işleri sıkı tutarak sınırlarda aldığı tedbirlerden sonra bir baskınla bu grubu tamamen imha edip bölgedeki geçiş noktalarını iyice kontrol altına alınca Ekim 1904 de Aram Manukyan tebdili kıyafetle Van’a geçerek faaliyetlerine burada devam etmeğe başladı.[30] Van’da faaliyet içerisinde olan bütün Ermeni gruplarını bir araya toplayarak Ermeni İhtilal örgütünü kurdu.  Ermeniler üzerinde büyük bir tesiri olan Akdamar adasındaki Katagigosluğun kontrolündeki Ruhban mektebinin klasik sistem ve öğretimine son vererek burada yeni bir sistem oluşturdu. Tiflis’te tam bir eylemci militan olarak yetişmiş olan adamlarını daha önce Van’a geçirmiş olduğundan onları güvenli birer eleman olmaları açısından Ermenilerin yoğun yaşadığı köylere hem birer temsilci ve hem de öğretmen olarak dağıttı. Akdamar adasının Ermeniler üzerindeki tesirini bilen Aram, Kilisenin başına din adamlığı ile alakası olmayan bir zatı Katogigos olarak tayin etti. Bununla da yetinmeyen Aram Manukyan kısa zamanda kurduğu ihtilal örgütünün bütün organlarını hayata geçirerek bir heyet çatısı altında Van’ın etkili eşrafıyla bir birlik oluşturdu.[31] Bu komitenin Katogigos vekili Yeznik, Danyel, Vartebet, yıllarca İran Ermeni okullarında komitacılıkla uğraşan Rafael, Sarkis,[32] Karçikanlı Vartan, Oseb,  Van milletvekili Vramyan ve Papazyan yönetim kurulunu oluşturarak faaliyetlere başladılar.

Teşkilatlanmayı köylere kadar yaymaya, bütün Ermenileri silahlandırmak için süratle çalışmaya başlandı. Kafkas-İran yoluyla daha önce getirilerek bazı manastırların mahzenlerinde saklanan Rus beylik tüfekler ve çeşitli çap ve marka tabancaların para karşılığı komitelere meyilli Ermenilere dağıtılmasına hız verildi. Tanesi oldukça ehemmiyetli paralara zorla satılan bu silahlardan Aram Manukyan’ın komitesi büyük meblağlarda kâr da elde ediyordu.

Aynı zamanda Aram Manukyan, köylülere dağıtılan silahları kullanma, saklama konularında resimler dağıtıyor, seminerler veriyordu. Silah almaktan,  komiteye vergi vermekten sakınanlar köylerden zulüm ve işkencelerle uzaklaştırıyorlar, nikah v.s gibi hukuki haklardan mahrum etmek gibi cezalarla cezalandırılıyordu. Bu cezalar çoğu zaman da idam şekline bürünüyordu. Öldürülen bu Ermenileri de Osmanlı Devlet erkanı öldürdü diye de Van’daki konsolosluklara şikayetlerde bulunuluyordu. Bu caydırıcı ambargo neticesinde Aram Manukyan komitesinin tesir sahasına girmemek mümkün görünmüyordu. 

Osmanlı devletinin seferberlik ilan ettiği tarihe kadar cereyan eden olaylara bakıldığı zaman Aram Manukyan komutasındaki komitacılar bütün kuvvetleriyle Ermenileri Osmanlı hükümetine yanaşmayı şiddetle yasaklamış, yine komita Müslümanlar ile Ermenilerin arasında varolagelen iyi münasebetlerin bozularak önü alınamaz düşmanlıklara dönüşmesi için elinden gelen provokasyonları  yapmaktan geri durmamıştır.[33] Böylece asayişsizlik ortaya çıkacak ve meydana gelen kargaşalıkta kim olduğu önemli olmadan yüzlerce insan ölecek ve işin içine Avrupa devletleri karışarak Van ve civarında ıslahat yapılması sağlanacaktır. Aslında Aram Manukyan ıslahat talebinin Ermeniler için yetersiz bir talep olduğunu düşünerek senelerdir kafasında yeşerttiği düşünceleri artık ortaya koymaya başladı. Aram’a göre çalışmalarının gayesi önce Avrupa kontrolünde Ermeni muhtariyetini sağlamak ve peşinden de bağımsız bir Ermeni devleti kurmaktı.[34] Çalışmalarını hep bu amaca hizmet için yapıyordu.

Ali Paşanın Van’a Vali vekili Olarak Atanması [35]

Aram kontrolünde Ermeni ayrılıkçı hareketi korkunç bir şekilde gelişirken Osmanlı devleti Van’a 18 Mart 1907 de Hakkari mutasarrıfı Ali Rıza Paşa’yı vali vekili olarak tayin etti.[36] Ali Paşa’dan önce Van'da valilik yapmış olan Tahir Paşa ve Adliyeci Ali Paşalar’ın Van için büyük bir tehlike arz eden Ermeni meselesinde yeteri kadar başarı sağlayamadıkları anlaşılmakta olup, Ali Paşanın bu meselenin halli konusunda daha başarılı olabileceği göz önünde bulundurularak vekaleten atandığı anlaşılmaktadır.[37]  

Van ve civarında Ermeni olaylarının büyük bir hızla artması sebebiyle İran hududumuzda Hakkari–Başkale istikametinde bir tahkikat heyetinin görev yapması için bölgeye gelmiştir. Bu heyetin başında bulunan Tahir Paşa bölgeyi büyük bir dikkatle inceleyip dolaşmış ve bu vazife iki ay kadar sürmüştür.[38] İncelemeleri neticesinde Van vali vekili Ali Rıza Paşanın Devlet-i Aliyenin şahs-ı maneviyesini başarıyla temsil etmesinin yanında Van'da yaşayan Ermenilerle Türkler arasında büyük bir itibar kazandığını, dikkatli bir şekilde Ermeni meselesini takip ederek şehirde huzuru temin ettiğini görür. Tahir Paşa, Bab-ı Aliye çektiği telgrafta bu meseleyi anlattıktan sonra Ali Rıza Paşanın asaleten Van’a tayin edilmesinin çok lüzumlu olduğunu beyan eder.[39] Bu telgraf üzerine Ali Rıza Paşa 20 Eylül 1907 de Hakkari mutasarrıflığı ile beraber yürüttüğü Van vali vekilliğine asaleten atanırken Hakkari mutasarrıflığından ayrılır.[40] 

Ali Paşa’nın İcraatları

Altı ay kadar vekaleten yürüttüğü valilik vazifesine asaleten atanmanın vermiş olduğu güvenle Ali Paşa, Hükümet işlerini yoluna koymaya, devlet otoritesini hissettirmeye gayret edip bir türlü yakalanamayan ve halkı hayatından bezdiren bazı Ermeni ve Kürt kanun kaçaklarını takibata alarak bir çoğunu yakalatarak halkın büyük bir güvenini kazandı.[41] Devletin alış verişini, mali kaynaklarını düzene koydu. Ticareti elinde bulunduran Ermeniler özellikle 1. Van isyanından sonra çeşitli bahanelerle devlete olan vergi borçlarını ödemiyorlardı. Diğer taraftan memurlara, emeklilere, zaptiyelere onar yirmişer aylık maaşları verilememişti. Bu iki önemli meselenin halli için Ali Paşa bir dizi tedbir aldı. Ermeniler büyük yekun tutan borçlarını ödemeleri konusunda yapılan çağrılara uydular ve ancak taksitle bu borçlarını verebileceklerini beyan ederek Ermeni komitacıların elinden kurtulmanın rahatlığı hissetmeğe başladılar. Böylece alacaklar tahsil edilirken memurun maaşı ödenmeye başlandı ve Ali Paşanın Van’da Müslüman-Ermeni halk nezdindeki itibarı dolayısıyla devlet otoritesinin yeniden tesisi oluşmaya başladı.[42] Adalet işlerinin aksayan yönlerini yoluna koyarak Ermenilerle ihtilaf teşkil edebilecek bütün meseleleri bir bir gözden geçirdi bozulan sosyal barışı tekrar tesis edilerek şehre sükunun hakim olmasını sağladı. Müslüman–Hıristiyan geniş halk kitleleri tarafından büyük bir beğeniyle taktir edilen Ali Paşanın çalışmaları Rusya ve Avrupa destekli Aram Manukyan yönetimindeki Ermeni ihtilal örgütünün hiç de hoşuna gitmiyordu. Teorilerini Ermeni-Türk çatışması üzerine kuran bu örgüt, Ali Paşaya karşı büyük bir nefret duyuyorlardı. Örgüt Ermeni ileri gelenlerinden Ali Paşaya destek vererek halkın üzerinde oluşturdukları hakimiyetlerini yok edenlere karşı suikastlar düzenlemeye başladılar. Ali Paşa ise örgütün etkisini kırmak için Vali yardımcılığına Ohannes Efendiyi getirmiş, kardeşi Armarak Efendiyi ise Gevaş’a kaymakam olarak tayin etmişti.[43] Armarak Efendi Ermeni Örgütünün Akdamar adasını üs olarak kullanmalarını şiddetle engelleyerek çetelerin işlerini zorlaştırdığı gibi, çetelerin halkın üzerindeki tesirini de ortadan kaldırmak üzereydi. Bunun üzerine çeteler Armarak Efendiyi öldürerek önlerindeki büyük bir engeli kaldırmış oldular.[44] Kardeşinin öldürülmesi üzerine Ohannes Ferid Efendi artık Van’da kalamayacağını ifade ederek Ali Paşadan izin isteyerek Elazığ vali yardımcılığına tayin ister ve kahrederek Van’ı terkeder.[45] Ali Paşa durumun nazikliği karşısında ahali-i mutinin hükümete bağlılığını artırmak için Erzurum vilayeti eski tercümanı Ermeni Mikail Efendinin Van vali yardımcılığına atanması için Bâbıali’ye gerekli ikazları yaptı. Bunun üzerine Mikail Efendi Van vali yardımcılığına tayin edildi.[46] Fakat Mikail Efendinin Van’a gelemeyeceği anlaşıldığından eski kaymakamlardan Leon Efendi tayin edilerek Van’da ki örgüt tarafından istismar edilen Ermenilerin gönlü razı edilmeye çalışıldı.[47]  Komitacı Ermenilerin şikayet ettiği konular bir bir hal yoluna konulduğu bu güzel çalışmalar neticesinde artık ihtilal örgütü faaliyetlerine son verilmesinin beklendiği bir ortamda komitacıların gerçek niyeti ortaya çıkmaktadır. Artık ne yapılırsa yapılsın örgütü memnun etmek imkânsız bir hale gelinmiş olduğu anlaşılmıştır. İşte bu atmosferde komitacılar Rusya Ermenileriyle irtibatlarını daha da kuvvetlendirerek ihtilal çalışmalarını yer altına çekerek daha gizli bir biçimde sürdürmeye devam ettiler.

Muhbir David Olayı 

Aram Manukyan köy organizelerini bitirdikten sonra Van’daki Ermeni gençlerini örgütledi ve onları Rus konsolosluğunun yanındaki binada konsolosun da yardımıyla silahlı eğitime tabi tutarak direniş, sabotaj, suikast vb. eylemler için yetiştirmeye başlamıştı. Bu sıralarda komiteye mensup David ile Aram Manukyan’ın araları Hanikoğlu mahallesinde ikamet eden Vatan isminde bir Ermeni kızına ikisi birden aşık olduğundan açıldı.[48] Aram, komita başkanı olmanın verdiği rahatlıkla David’in bu kız ile evlenmesini yasakladı. David ise Aram’ı dinlemeyerek Komitenin daha üst düzey yönetiminden izin alabilmek için Tiflis’e gitti. Bu sırada Aram, Ermeni kızı Vatan’ı kandırarak kendisinin metresi olması konusunda ikna etti. Tiflis’e giden David’in izin alıp alamadığı bilinmemektedir. Fakat Aram’ın bu davranışı karşısında büyük bir infiale kapıldı ve örgütten ayrılıp vali Ali Rıza Paşaya sığınarak örgüt hakkında bütün bildiklerini anlattı. David böylece Aram’dan intikam alırken büyük bir örgütlenmeyi de su yüzüne çıkarmıştı.[49] Bir anda her şeyin biteceği endişesiyle Aram bu olay karşısında çok hiddetlendi ve komiteyi olağanüstü toplantıya çağırarak David’in ismi üzerine Karahaç[50] bastı ve Dacat isimli bir Ermeni komitacıyı David’i öldürmek üzere görevlendirdi.

Vali Ali Rıza Paşa, büyük tedbirler alarak ihbar doğrultusunda derhal harekete geçip David’in gösterdiği yerlere seri baskınlar yaptı. (Şubat 1908) Yedi kilise, Dere mahallesindeki Kevork Hızarcıyan’ın evi ve Kobanis Kilisesi Ermenilerin silah ve mühimmat deposu olarak ortaya çıkarıldı. Bu depolarda 2000 silah, 5000 bomba, 50000 mermi ve bir çok askeri malzeme yakalanarak el kondu.[51] Silahların bir orduya yetecek kadar çok olması ve bir çoğunun Osmanlı Devleti’nin elinde bile olmayışı karşısında Devlet erkanı oldukça şaşırmıştır. Van ihtilalci Ermenilerinin başı Aram Manukyan, bu kadar silahı Van’a ulaştırma çalışmalarında kendine kolaylık sağlayabilmek için Osmanlı memurlarının bir kısmını kendine ısındırabilmek, faaliyetlerine göz yumdurmak için onlara rüşvet verip içki içebilecekleri ortamlar hazırlıyor, çeşitli şekillerde imkânlar da sağlıyordu. Böylece çalışmalarını daha rahat yaparken devletin aldığı tedbirleri de istediği gibi öğrenebiliyordu.[52] İşte bu silahlar bu şekilde Van’a yetiştirilmişti.

David’in ihbarı neticesi silah ve cephane ele geçmesine rağmen Komita üyelerinden hiç kimse yakalanamamıştı.[53] Komitacılar evlerin altlarına mahzen ve dehlizler açarak yer altından evleri birbirine bağladıklarından yapılan baskınlardan rahatlıkla kaçabiliyorlar, hatta istedikleri Müslüman ve kendi emellerine yardım etmeyen Ermenilerin evlerini bu şekilde altına lağım yerleştirerek sabote edip patlatabiliyorlardı. [54]

Muhbir David, can güvenliğinin tehlikeye girmesi yüzünden Hamamönü mevkiinde Jandarma Binbaşısı Ahmet Bey’in evinde misafir olarak ikamet etmeye başladı.[55] David bu şekilde Ermenilerin tehditlerinden uzak kalabilecekti. Komitacı arkadaşlarının çirkin hareketleri karşısında Osmanlıların kendisine son derece iyi davranması David’in din değiştirmesine sebep oldu ve ismini Mehmed  yaptı.  Bu jest üzerine muhbir Mehmed’in orduya alınabilmesi için teşebbüste bulunulmuştur.[56]

David hakkında ölüm fermanı veren Aram son gelişmeler karşısında çılgına döndü. Komita fedailerinden Dacat’a iki silah vererek üstüne aldığı Davit’i yok etme görevini bitirmesi için Hamamönü mevkiine gönderdi. David ise kendi hakkında verilen ölüm kararından habersiz yaklaşık bir aydır hiç dışarı çıkmadan yaşadığı evde sıkıldığından yanında iki jandarma muhafızıyla evin yanındaki Haçboğan çarşısına gezmeye çıkmıştı. Dacat bunu iyi bir fırsat bilerek sessizce arkadan David’in yanına sokularak iki silahını birden ateşledi. David aldığı yaralarla ağır şekilde yaralanırken[57] çarşıda bulunan ahaliden 7–8 kişi öldü. Dacat ise karışıklıktan istifade ederek kaçmayı başarır.[58] Bir aydır gergin olan Van halkı David’in ağır bir şekilde yaralanması ve ardından da ölmesi karşısında galeyana gelerek yakaladıkları komite mensubu Ermenileri dövmeye ve bir sürü taşkınlık yapmaya başladılar. Vali Ali Paşa ise derhal bölgeye asker sevk ederek çıkabilecek muhtelif olayların önünü almaya çalışıyordu.[59] Bu arada 20–30 Ermeni çıkan arbedede öldürülmüştür. Ali Paşa galeyana gelen Müslüman ahaliyi soğukkanlılıkla yatıştırmaya çalışıyordu. Büyük gayretlerle meydana getirdiği sosyal barışın tekrar bozulmaması için olaylara karışmayan Ermeni ahaliyi ziyaret ederek devlete bağlılıklarından dolayı onları tebrik[60] ederek çetelerin ihtilal provalarına alet olmalarını önlerdi. Ali Paşa alınan bütün tedbir ve gayretlere rağmen durumun nazikliğini göz önünde bulundurarak 26. Alayın 4. Taburunun derhal Van’a ihtiyat tedbiri olarak gelmesini temin etti.[61] David’in öldürülmesi esnasında meydana gelen karışıklıklarda ölen Ermenilerin cesetleri akşam karanlığında gömülmüş, bazı cesetler ise ortalıkta kalmıştı. Van’da bulunan Rus, İngiliz ve Fransız konsolosları olay yerinde yaptıkları incelemeler neticesinde alınan tedbirler karşısında takdirlerini ifade etmişlerdir.[62] Fakat daha sonra Rus konsolosu bazı cesetlerin halini göz önünde bulundurarak Valiliği ve Hükümeti zor duruma düşürebilmek, bu durumdan istifade edilebilecek bir durum olur mu diye harekete geçerek kamuoyu oluşturmaya başlamıştır.[63] Rus konsolosu aynı zamanda Van’da Ermeniler arasında hızla yayılan bir dedikodu da çıkararak Redif ordusuyla İslam ahalisi birleşerek Hıristiyan mahallelerine hücum ile katliama kalkışacakları yalanını hem tarafsız, olaylara karışmayan Ermenilere ve hem de Avrupa makamlarına bildirmiştir. Oysa jandarmanın aldığı istihbarat ise Rus konsolosunun kışkırttığı komite kontrolünde faaliyet yapan Ermenilerin 4–5 koldan Müslüman mahallelerine hücum ile katliama kalkışacakları doğrultusundadır.[64] Bu gelişmeler Van’da içten içe bir isyanın başlayacağının habercisi olarak değerlendirilerek çevre illerden hızla asker sevkiyatı gerçekleştirilerek her iki ahali zaptırap altına alınmıştır.[65] David’in öldürülmesiyle başlayan olaylar büyük bir soğukkanlılıkla yatıştırıldıktan sonra şehirde sıkı bir arama tarama faaliyeti başlatılarak Taşnak komitesinin bütün üyeleri Aram Manukyan ve Dacat ile beraber yakalanarak adliyeye sevk edildiler.[66] Ali Paşa’nın bu gayretleri Komitenin emellerinin gerçekleşmesini geciktirmiştir. Ağır aksak devam eden mahkemeler sonuçlanmadan ilan edilen II. Meşrutiyet neticesinde Van’ı kana bulayacak olan komite üyeleri siyasi mahkûm addedilerek serbest bırakıldılar. [67]

Ali Paşa’nın bu fevkalade başarısı doğuda Ermenileri destekleyen Avrupa devletleri tarafından iyi karşılanmadığı için İstanbul’a Paşanın görevden alınması hususunda büyük baskılar yapıldı.[68] Osmanlı Devleti artık eski gücünde değildir. En ufak bir meselede devlet üzerinde hesabı olan ve bu hesabı gerçekleştirmek için her fırsatı bahane bilerek müdahale eden Avrupalıların baskısına dayanamayan Babıali, Ali Paşa’nın Van valiliğine son verdi. (20 Ekim 1908) Van halkı Ali Paşa’nın görevine tekrar iadesi için İstanbul’a telgraflar çekerek baskı yapmaya çalışırlar. Fakat II. Abdulhamid Van’a daha iyi bir vali göndereceğini söyleyerek halkın galeyanını yatıştırdı.[69]

Ali Paşa’nın Öldürülmesi

Ali Paşa, İstanbul'a dönerken Van’da devlet ve milletin çıkarları için gözünü bile kırpmadan çalıştığı için Ermeni komitacıları tarafından mutlaka öldürüleceğini biliyordu. Onun için İstanbul’a gideceği güzergahını gizli tuttu. Yaklaşık bir buçuk yıl canla başla çalışarak hizmet verdiği Van halkıyla vedalaştı. Bu manzarayı hatırlayan yaşlılar bütün Van halkının gözyaşlarını tutamadığını söylerler.[70] Ali Paşa gözü dönmüş Ermeni çetecilerinden kurtulmak için hedef saptırarak önce Erzurum'a oradan bin bir güçlükle Revan'a gider. Her gittiği yerde bölgede organize olmuş Ermeni komitacılarının nümayişleri ile karşılanan Ali Paşa hemen Tiflis'e geçer ve Tiflis üzerinden de Batum'a geçip oradan da vapurla İstanbul'a gitmek ister.[71] Fakat Ermeni komitacılarından Alev Başyan[72] tarafından 1908 yılının son günlerinde Ali Paşa, Batum iskelesinde vapura binerken öldürülür.[73] Harekete hazır olan gemi Ali Paşa’nın cenazesini İstanbul'a götürmek için demir alır. Fakat aksilikler birbirini kovalar ve gemi ancak on beş günde Sinop açıklarına gelebilir. Ali Paşanın cesedinde çürüme emareleri baş gösterince kaptan Sinop limanına yaklaşır. Cenaze Seyid Bilal cami bahçesine dış kapıdan girip camiye doğru ilerlerken sol tarafta caminin giriş kapısının karşısında defnedildi. Camiye girip çıkanların ilk gözüne çarpan bu mezardır. Mezarın başucundaki taşta şu ibare vardır. (Van İlbayı (Valisi) Ali Batum’da Ermeni komitaları öldürdü.)[74] 

Vaspurakan/ Van Ermeni İhtilal Komitesi ve Meclis-i Meşveretinin Müzakerat Fezlekesi

Ali Paşa olayı ve ilan edilen II. Meşrutiyet’in getirdiği ortam Ermenileri önü alınamaz bir cesarete sevk etmiştir. Gerçi büyük bir silah ve teçhizat kaybına uğramışlardı ama bunun telafisi mümkün gibi görünüyordu. Aram Manukyan örgütlenmeye kaldıkları yerden devam kararı almış, ve her olaydan yeni dersler çıkararak yeniden, fakat daha plânlı ve programlı çalışmaya koyulmuştur. Yeni açılan okullardan mezun olan Ermenilerin öğrendikleri lisanlar sayesinde Avrupa fikir hareketlerini çok rahat takip edebildikleri gibi basın ve matbuatın bütün imkânlarını kullanarak Van’da bir sürü gazete, dergi ve risale basımını gerçekleştirmişlerdir. Bunlardan en önemlisi emek dergisidir.

Askhatang (Emek) Dergisi: Van’da Ermeniler siyasi propaganda vasıtası olarak basından oldukça fazla yararlanmışlardır. Erek dağı eteklerindeki Vanak manastırı bodrumunda bir matbaa kurularak yayın faaliyetlerine başlanmış olup Vaspurakan ve Van Kartalı isimli iki gazete çıkarılmıştır.[75] Gazete yayıncılığının dışında bu matbaada ihtilal ve isyan ile ilgili bir çok risale ve kitap basılarak gizlice Ermeniler arasında dağıtılmış olup böylece halk beyninde isyan fikrini oluşturmaya çalışmışlardır.[76] Askhatang dergisi 1910 dan 1914 yılına kadar yayınlanmış olup Nisan-Mayıs 1915 de II. Van İsyanı sırasında tekrar yayınlanmıştır. Küstahlığa varan serbest bir üslubun kullanıldığı bu yayın organında Ermeni meselesi, meclis seçimleri, Türk milliyetçiliği gibi genel konuların yanı sıra tarihçiler açısından oldukça önem taşıyan yerel konulardan da bahsediyordu. Van ilinin bütçesi, vergilerin ağırlığı, Ermeni ve Türk okul sisteminin yetersizliği, nüfus istatistikleri, tarım meselesi, Kürt meselesi, çiçek, kolera, tifo ve veba salgınları; ticaret ve kooperatif hareketleri gibi konular.[77] Dergide bir çok vesilelerle Avrupa sosyalizmine değinilmekte ve bu hareketin ölen önderlerine atıflarda bulunularak Ermeni ihtilal hareketine heyecan vermeğe çalışmaktadır.[78] İdeolojik olarak ihtilalci sosyalizmi kendisine yayın politikası olarak benimseyen dergi Van ve çevresinde ihtilalci komitesinin örgütlenmesini ve etkili olmasını sağlamıştır. 

İsyan ve İhtilal İçin Provokasyon

Avrupa devletlerinin kışkırtmalarına kapılan Ermeni Patriği Nerses Varjabedyan “dikkat çekmek için isyan ve ihtilal gerekiyorsa bunu yapmak zor değil”[79] diyerek büyük bir talihsizlik eseri olarak artık Taşnak ve Hınçak partilerine ve diğer örgütlere mensup Ermenilerin Osmanlı coğrafyasında her türlü provokasyona hazırlanması için çalışmalara başlanmıştı.[80] Osmanlı coğrafyasında yaşayan Ermenilerin ancak yüzde onu bu olaylara alet olurken doğan sonuçtan maalesef büyük bir Ermeni çoğunluğu etkilenmiştir. Bu çalışmaların yoğun bir şekilde yapıldığı yer hiç şüphesiz Van ve çevresi olmuştur.

Gevaş Kaymakamı meydana gelen basit bir adli vakadan Ermeni Taşnak Partisi’nin organize ettiği olayların hangi boyutlara ulaştığını hayretler içerisinde idrak ederken artık bir isyanın kapıya dayandığını belki de acı bir şekilde hissederek olayları Van Valiliğine bildirmiştir.

“Kaza dahilinde hiçbir kimsenin ne malına ne canına ne ırzına ve namusuna hiçbir taraftan taarruz ve tecavüz edilmediği ve meydanda adi bir olay gelmediği bir sırada Akdamar manastırında özel kâtip olarak çalışan Van’ın Keşişoğlu köyünden Oseb’in[81]  köylerde ve şurada burada dolaşarak güya Kürtlerin güya Hıristiyanların karı ve kızlarını takip ettiklerini ve Kürtlerin silahlanarak Hıristiyanlara taarruz fikriyle dolaşmakta olduklarını ve kendisine kasabaya yirmi dakika mesafede bulunan Baklakar gediğinden geçerken bir takım Kürtlerin üzerine hücumla kendisini kovaladıklarını (Provokasyon amacıyla) yayıyordu. Bu Kürtlerin yolları kestiklerinden ahalinin gelip gidemediklerini söyleyerek kamuoyu oluşturmaya çalışmaktadır. Her iki topluluğu bir birine düşürerek karışıklık çıkarmak gayretindeydi. Bu çalışmaları dikkate alınarak adı geçen şahıs göz altına alındı. Yapılan üst aramasında üzerinde Ermenice bir tomar yazı çıktı. Bu yazıların biri Taşnak fırkasının Van merkez komitesi müzakere meclisine ait özel bir talimat. Diğeri ise bir takım şikayet telgrafları meyanındaydı.[82]

Taşnak Fırkası Van Merkez Komitesi’ne ait hususi talimatın tercümesinden anlaşıldığına göre adı geçen komite 14 Nisan ila 17 Nisan 1909 tarihleri arasında Van’da gizli bir mahalde toplantı yaparak “İhtilal faaliyetinin lüzumu”[83] kabul edilmiş olup, bilumum Hıristiyan ahalinin silahlandırılması, muharebe için cesaretlendirilmesi için propaganda yapılması, komitenin nezaretinde yapılan silah talimlerine halkın katılımını sağlamak, gibi konular müzakere edilmiştir.

Her ne kadar bu talimat ve kararlar tevile müsait bir vaziyette kaleme alınmış ise de yazılanların tamamı gerçekleştiği takdirde mülk ve millet açısından ne derece vahim bir sonuç doğuracağını anlamak için sıradan bir fikir yürütmek kafidir.

Talimatnamede Kafkasya’da yapılmış tecrübelerden bahsedilmemesine rağmen Aram ve İşhan’ın da adı geçen komiteye dahil oldukları ve bunların geçmişteki sabıkası göz önünde bulundurulursa memleket için yaman bir fesat için çalıştıkları anlaşılmaktadır.

Bunların öneminden dolayı Oseb’in üzerinde çıkan iş bu talimatname ve komitenin itimatname nazaran kendisinin de komiteye mensup olup iftira ve yalanlarında iş bu talimatın ihtilal fikrine dayanarak hükümlerini husule getirmek gayesinde olduğunu ispat etmektedir. İhtimal ki bu konudaki talimatı gizli surette almıştır.

Oseb’in Katogigos vekilinin temiz ve saf halinden istifade ederek zaten Katogigos’un vekili dahi Arsin rahibin akıbetinden[84] aldığı tehdit dersi neticesinde komitenin ve komitenin kâtip namıyla manastırda vekili ve hizmetçisi Oseb ile yine komita mensuplarından muallim namıyla bulundurulan Rusyalı Yeprim ve Horkomlü Dikran ile her bir işlerine tabiiyet mecburiyetinde olduğundan “Meclis-i Umumiye-i Milli” namıyla hem efkarlarından mürekkep meclisin 14 Nisan ile 17 Nisan günleri arasında vuku bulan davet üzerine hiç olmazsa hükümete on beş dakika uzaklıkta mesafede bulunan karakola malumat verilmeyerek Akdamar’da toplantı ederek meydanda hiçbir sebep olmadığı halde Oseb’in ihtimal ki komitadan aldığı emir üzerine ve her halde komitanın işlerine uygun olarak tertip ettiği bir telgrafı katogigos vekiline çektirmiştir. Çekilen telgrafın köylüler tarafından meclise verilen bir takım evrak üzerine cereyan eden müzakere neticesinde verilen karara binaen keşide kılındığı dermeyan edilmekte ise de bu yolda azalar tarafından gizli bir karar ve hatta telgrafın bazı azaların gelmesinden önce yazılması ve azalardan bir kısmının dahi Katogigos vekili bile telgrafın içeriğine vakıf olmamaları ve mahalli asayişin emniyeti hakkında meclise verildiği iddia edilmiş dilekçe ve raporların iddiasından imtina edilmesi bunun sırf komitenin itibarının artması için yazılmış ve uydurma bir telgraf olduğunu teyit etmekte ve azaların celbi de çekilen telgrafın olay çıkarmak için köylerde fesadı ortadan kaldırmak için tenbihat olduğunu göstermekte ve bu ayın yirmi bir Cuma gününden itibaren sebepsiz yere okulun tatil edilmesi ahaliyi heyecanlandırma maksadında olduğundan fesat fikirlerini teyit etmektedir. Komitacılar dünyada hızla yayılan sosyalist ihtilal metodu gereği Van’daki hedefleri için prova yapmaktadırlar. Bu çalışmaların sonucunda taraflardan birisi muhakkak başarısız olacağı açıktır.

İddia ettikleri olaylara gelince:

Ermenilerin yeni propaganda usul ve teknikleriyle Osmanlı erkanını şaşırtmak için kullandıkları metodunu anlamakta zorlanan yetkililer şaşkınlık içerisinde iddialara safiyane bir şekilde cevap vermeye çalışmaktadırlar. İlk önce o kazada emniyet ve asayişin olmadığından ve bir takım kimselerin eşkıyalık yaptığı iddia edilmektedir. Bunun en ciddi delili bu an şimdiye kadar kendilerinden başka hiçbir ferdin nümayişte bulunmamış ve her tarafta sükun ve huzurun devamı ve hiçbir kimsenin hiçbir taraftan zarar gördüğüne dair hükümete müracat etmemesi ve hükümetin de bu yolda bir istihbaratta bulunmamasıdır. Kendileri dahi davalarına maddi delil gösteremediklerine nazaran bu fesatlığın sırf kendilerinde olduğunu ispat etmektedir.

İkincisi Kürtlerin Hıristiyan karı ve kızlarına taarruzda bulunduklarını iddia etmektedirler. Bu yolda dahi hükümete her hangi bir müracatta bulunulmamıştır. Kendileri Paktan köyünde karı ve kızların bu yolda bir taarruza maruz kaldıklarını ifade etmekte iseler de Paktan köyü ihtiyar heyetinin verdikleri ifadelerde böyle bir olayın olmadığını yalnız Paktan köyünün dağ yamaçlarında karı ve kızlar pancar toplarken beş altı tane Kürt gördüklerini ve bunları karı ve kızlara söz ile bile bir sataşmada bulunmadıklarını beyan etmişlerdir. Bu ise kaale bile alınmayacak bir şeydir. Zira yaz mevsiminde yollarda dağlarda insan bulunması tariz olduğu manasına gelmez.   

Üçüncüsü Oseb kendisini Baklağan gediğinde beş altı tane Kürt kovaladığını ve bu adamların yolu kestiğinden halk korkusundan bu yerden geliş gidiş yapamadığını beyan etmektedir. Olayın incelenmesiyle ve kendisinin getirdiği şahidin şahadetiyle bu olayda uydurma ve iftira olduğu ispat edilmiştir. Her gün kazanın en uzak noktalarından yüzlerce yolcu geldiği halde bir kimsenin bir şikayette bulunmadığı bir taarruza hedef olmadığından bununda uydurma olduğu diğer bir delildir.

Hasılı Oseb’in ve Taşnaksutyun fırkasının “Komitesi Müzakerat Meclisi” azalarıyla İslam ve Hıristiyan arasına bir fesat sokmaya gayret ettikleri ele geçen talimatnamenin maddeleri incelendiğinde anlaşılmakta olup bundan başka Oseb’in özel maddelerinde yazılı fikirler ihtilali hızlandırarak meydana getirmeğe çalıştığı bunun için de bizzat köylerde ve şurada burada dolaşarak İslam ve Hıristiyan ahaliyi galeyana getirecek surette yalan ve uydurma haberler yayıyordu. Bunun yanında Gevaş ahalisi namına sahte telgraflar düzerek ortalığı karıştırmak istediği yapılan sorgulamada anlaşılmıştır.

Ayın 14–17 günlerinde manastırda toplanan “Meclis-i Umumi-i Milli” namı verdikleri azalarından bazılarından da adı geçen muhtevası yalan ve iftira dolu düzmece telgrafla haksız yere kamuoyunu heyecanlandırmaya gayret ettikleri anlaşılmaktadır.

Bundan başka komite meclislerinin ahaliyi hapis ve tazyik ederek cebren para aldıkları  hükümetçe malum ise de korkudan hiçbir kimse resmen hükümete müracaat ve ihbara cesaret edemediğinden olayları takip etmek zorlaşmaktadır. Bu kere Oseb’in cep defterinde yazılanların tercümesinden anlaşıldığına göre dört kişiden nakdi[85] ceza tahsil edildiği anlaşılmakta olup fakat bunların kimler olduğu bilinmediğinden bu yönde daha derin araştırma yapılabilmesi için Van bidayet mahkemesi savcılığına sevki münasip ise de karar sizindir.” [86]

Gevaş kaymakamlığının Van valiliğine gönderdiği bu yazı üzerine valilik durumu derhal Dahiliye Nezareti’ne bildirmiş, Gevaş’ta tutulan inceleme fezlekesi, kaymakamın yazısı ile yakalanan tutanakların tercümesi gönderilmiş, yakalanan evrakların asılları da ait olduğu mahkemeye tevdi edilmiştir.[87]

Dahiliye nezareti Van’dan gelen bu beklenmedik yazıyı derhal incelemeye almış, 31 Mayıs 1909 da Van’a çekilen bir telgrafta Oseb’in üzerinde yakalanan evrakların asıllarını aceleyle Dersaadet’e gönderilmesi talep edilmiştir.[88]

Van valiliği bu gelişmeleri yakından takip edilmesinden memnunluk duyarak derhal istenen belgeler 2 Haziranda Dahiliye Nezareti’ne gönderdi.[89] Dahiliye nezareti Van’dan gelen yazıları tekrar inceledikten sonra metinlerde dikkate değer bazı fikirlerin olduğunu görmüş ve hükümet ve ya ahaliye karşı isyan şeklinde bir oluşumun olabileceğinden Ermenice metnin itimada şayan birisi tarafından aslına kesinlikle sadık kalınarak harfen tercüme edilmesi için Maarif Nezaretine göndermeğe karar vermiştir.[90] Van’dan gelen Ermenice metin tercüme edilmesi için mahremane bir şekilde Maarif Nezaretine Temmuzda gönderilmiştir.[91]

Maarif Vekaleti işin ehemmiyetinden dolayı kısa zamanda metni tercüme ettirerek 11 Temmuzda evrakları tekrar Dahiliye Nezaretine göndermiştir.[92]

Belgeler bu şekilde elden ele dolaşırken Van’da devam eden mahkeme 2 Ekim 1909’da beraat şeklinde sonuçlanmış ve netice bir telgrafla Dahiliye nezaretine bildirilmiştir.[93]

Aram Manukyan’ın rüşvet vererek Van memurlarını etki altına aldığını yukarıda görmüştük. Bu mahkeme üyelerine de bu şekilde bir yaklaşım içerisinde oldular mı bilemiyoruz fakat bu kadar önemli bir kongre tutanakları hakkında beraat verilmesinin şayet içeriğinin ne manaya geldiği anlaşılamamışsa başka bir anlamı yani rüşvet ve iltimas içerisinde davranıldığı açıktır. Van’ın ele geçen bu tutanaklardan hareket eden bir komite tarafından sevk ve idare edilen Ermenilerce beş yıl sonra kanlı bir isyan ile işgal edileceği hiç kimse tarafından hesap edilemedi. 

Van İhtilal Cemiyeti 5. Genel Kurulu Toplantısı Tutanakları

Van Ermeni ihtilal komitesinin (Taşnak) davetiyle 14 Nisan ila 17 Nisan 1909 arasında toplanan istişare meclisi şube heyetlerinin raporlarını okuma ve üyelerin beyanatını dinledikten sonra aşağıda yazılı konular hakkında kararlar alınarak iş bu kararları Vaspurakan[94] komitesinin bilcümle şube heyetine beyan eder.

Müzakerat Jurnalinde Münderic Mevad

(Müzakere tutanaklarında bulunan maddeler)

Yazılı ve sözlü propagandayı ne gibi vasıtalar ile ileri götürmek lazım geliyor.

Komite tarafından neşrolunan risaleler ve gazeteler.

Nefsi müdafaa ve muhafaza meselesi ne gibi esaslar üzerine oturtmak lazımdır.

İdare ve teşkilatın yenilenmesi. 

Ermeni İhtilal Komitesinin 5. genel kuruluna iştirak ve idare meclislerinin tahdit salahiyeti  

1

Meclis propaganda hakkında iddia olunan yazılı ve sözlü beyanatı inceleyip müzakere ettikten sonra aşağıdaki fezlekeyi tanzim eyledi.

Komite faaliyetin gelişip daha kuvvetli olabilmesi için en etkili çarenin sözlü ve yazılı propaganda olduğu, her ne kadar propaganda idaremiz dahilinde başlamış ve oldukça mütevazı bir halde devam etmekte ise de bazı siyasi sebeplerden önce üyelerin kalitesinden dolayı tabi olarak arzu edilen netice elde edilemediğinden bu konuda ciddi esaslar teklifler olsun. “Birincisi” hata ve yanlışlıklardan kurtarmak için sözlü propagandadan bir usul oluşturmadan “sistematik” ilişki ve tahlili propaganda dairesi dahilinde komitecilik müsabakası ve fırkalar ayrı bir çalışma birimi olarak propaganda merkezleri oluşturmak. “İkinci” kural ve kaideleri iyi belirlenmiş bir usul ile şehir ve vilayetlerde kütüphaneler tesis ve teşkil etmek. “Üçüncüsü” toplantılara ve genel eğitime göndermek (ehemmiyet vermek) mümkün mertebe yardımlaşma içinde bulunmak ve maddi problemlere karşı para tedarik etmek. “Dördüncüsü” açıktan sistematik dersler ve hazır bulunanların bilgisini arttırıp zayıf olunan meselelere önem vermek. “Beşincisi” Propagandanın harekatını komitenin harekatına tatbik ve tevfik etmek. “Altıncısı” Kıymetli mesaimizin dakikasını boşa geçirmemek, her hangi bir hususta mensuplarımız ve alelumum gayretperane çalışanlara casuslarla haber vermek. “Yedincisi” Gizli bir kural ile komitenin esaslarını ve geçerli kurallarını genel olarak teşkil etmek (ortaya koymak) komitenin politikasına milli idare ve “demokrasi” esaslarına ve geçerli kurallar dahilinde olmak üzere yemin esasına dayalı bir “organ”a sahip olmak. “Sekizincisi” Yazılı ve sözlü propaganda yapılırken komitenin tarih felsefesi nazariyelerini (Dünya görüşünü) halkın itikadına ve mukaddes rivayetlere uydurarak ahalinin hissiyat ve itikadını zedelememelidir.

2

(Daşnaksutyun[95] üyelerinin ve Daşnaksutyun komitesinin kontrolünde bulunan gazetelerin[96] neşriyatı ve fırkaların ittihat noktay-ı nazarından vaziyetleri ) hakkındaki beyanat müzakere ve bir takım münakaşalardan sonra aşağıdaki kararlar alınmıştır.  1- Gazeteler genellikle mahalli propaganda işleri ile alakalı olmakla beraber teşkilata dair teşebbüsler ve faaliyette “iş üzerinde bulunanlar” hakkında gayr-ı musait bir vaziyet aldıkları. 2-Adı geçen gazetelerin müstakil muharrirleri propaganda aleyhine gaflet içerisinde bilmeyerek gammazlıklara meydan vermiş oldukları. 3-Bu gibi neşriyat, aleyhimize çalışanların elinde komitemize karşı silah makamında olduğu. 4- Bir takım karanlık kuvvetler gizlice cüret alarak muhabirlik adı altında bir takım teşebbüslerimizi ve ya mensuplarımızı imhaya vasıta oldukları. 5- Çoğunlukla ciddi meseleler ile meşgul olacaklarına şahsiyat ile uğraştıkları. İyi ve güzel düşüncelerden dolayı cemiyet “hürriyet, kelam ve matbuat” esasını kabul ile beraber gazete neşreden arkadaşlara teklif ederek komitenin teşebbüsatında Daşnakçağan ve şahsi hürriyetlerini muhafaza etmekle beraber aşağıda yazılı hallerden sakınmak lazımdır.

a)- Hükümet ve ahali huzurunda fesadı mucip meselelere asla yanaşmamak

b)- Propaganda aleyhinde dolayısıyla gammazlıklara meydan vermemek için bazen teşebbüsata ait muhaberatı fevkalade tedkik ve hatta hakkında incelemelerde bulunmak

c)- Şahsiyat ile uğraşmaktan ve kalp kırmak ve zıtlaşmayı gerektirecek hallerin doğmasına ve komite mensuplarının yekdiğeriyle bozuşmak gibi hallerin cümlesinden sakınmalıdır.

ç)- İncelemeğe değer ve önemli olan fikirler ve incelemeler yalnız Daşnakcağan Meclisi dahilinde kalmak lazım gelir. İstişare meclisi genç azaların bu meselenin ehemmiyetini takdir ve idrak ederek bundan böyle uyanıklıkla davranacaklarından ümit vardır. Komite gizli hususlarımızı bertaraf etmeğe (sırrımızı ifşa edenler için) ve aksi takdirde iç tüzüğümüz gereğince bu tür üyemizi mesul tutmağa vazifedardır.

3

Meclis, teşkilat, toplantı, idare ve muhafazay-ı nefs hususlarına dair verilmiş olan kararları dikkatlice gözden geçirildikten sonra aşağıda yazılı düşünceler ile meşgul olundu. 1- Diğer ihtilal cemiyetleri gibi Daşnakcağan cemiyeti dahi ihtilal ve harp teşebbüsatını lüzumlu addediyor. 2- Bizi etrafımızda bulunan kabileler (Kürtler) cahil ve mutaassıp olduklarından dini ve milli meselelerde pek kolaylıkla kendi “ağa” larına ve “kara kuvvetler”in teşviklerine tabi ve Ermeni ihtilali aleyhine ve gayretperverane karşı tahrik olunurlar. 3-Gerek komite mensuplarını ve gerek bilimum ahaliyi serbestçe silahlandırmak şart olup iş bu maksadın gerçekleşmesine muvaffak olmak için başlıca ticari teşebbüs fırkalarının yardımlarından istifade etmeğe çalışmak. 4- Komite, silahlanmak hususunu her şeyden önemli addederek komite dışında bulunan Ermenilerin de silahlanmasına yardımcı olmalıdır. 5- Komite propaganda vasıtasıyla ahalinin kalbine savaş hissini yerleştirmek ve bu meselede umum komitelerin ihtilal nazariyelerine uygun olarak hareket etmeli. 6- Komite talim ve müdafaa ile uğraşmaya ve silahını isyan ve iç harbe ve muhafazay-ı nefs hususlarında kullanmaya mecburdur. 7- Kılavuzlar vasıtasıyla şehrin önde gelen şahıslarını elde etmek bu gibi zevatın, amele ve işçilerin harp, müdafay-ı nefs ve ahdinden dönenler aleyhine kıyama sevk için en iyi vasıta olacaklarına meclis kanidir.

4

Meclis yeni teşkilatlanmaya ait beyanatı dinledikten sonra aşağıdaki fezlekeyi tertip eyledi. Siyasi cemiyetleri ve sanatkaran cemiyetlerini ve köylülerin ittihadını komitenin bir “organ”ı addetmek cemiyetler teşekkül edeceği zaman aşağıda yazılı şartlar nazar-ı dikkate alınmak lazımdır.

Birincisi, siyasi ve iktisadi programları tamamıyla kabul eden anasırlar ve amele ve işçi sınıfı ve küçük esnaf cemiyete dahil olabilirler, felsefey-i tarihiye (dünya görüşümüzü) nazariyemizi tamamı ile kabul eden şahıslar faal üyemiz olabilirler.

İkincisi, kooperatif cemiyetler, şehirler dahilinde harp iktisadı için en müessir çaredir. Bunlar bir taraftan tutumluluk faaliyetiyle siyasi toplantıları ve başka hususları yekdiğerine rapt ederler. Diğer taraftan da ahaliyi müttefiken çalışmaya alıştırırlar. Üçüncüsü, komite, sanatkâran cemiyetleri savaş ekonomisinin en iyi vasıtalarından biri olmak üzere kabul eder ve onların teşkilatını idaresinin tertibini kendisine vazife addeder. Kafkasya’daki tüccardan yararlanarak meclisimiz esnaf cemiyetlerini tarafsız bir memlekette teşkil etmeyi münasip addedilir. Ve iş bu cemiyetlerin dahiline kuvvetli propagandalar ithal etmeyi de uygun görür. Dördüncüsü, köylülerin birlik ve beraberliği teşkilatımızın en önemli organı addetmemiz lazımdır. İş bu birlikler tarafsız olmayan memleketlerde teşekkül etmeli Köylü ittihad kanunnamesi bu gibi ittihatlara iştirak meselesini evvelce düşünülüp karar alarak tayin eylemiştir.

5

Vaspurakan Cemiyeti kendi mensuplarının menfaatlerini dikkate alarak diğer komite ve fırkaların genel kuruluna iştirak eder.

Umum fırkaların kabul etmiş oldukları meslekte etkili olmak için iş bu iştirak yetkisi elzem addolunur.

Gelecek olaylar sebebiyle Vaspurakan Cemiyeti mesuliyet içerisinde olup devre-i sabıktaki mevkii talisi haleldar olduğu

Bütün arkadaşlar ve heyetlerin şan ve şerefini muhafaza etmek komitenin genel kurula iştirak etmek hakkını talep etmeğe yetkili olması.

Şube Meclisinin Yetkileri

1- Müfettişlerin hesaplarını ve icraatını kontrol ve bütçelerin tanzimi
2- Komitelerin umumi komiteye temas eden teşebbüslerini incelemek.
3- Genel kurul kararlarına muhalif olmamak üzere dairey-i idarenin çeşitli yönlerini tayin eylemek.
4- Komitenin kontrol ve idaresi dahilinde özel teşebbüste bulunmak.
5- Komiteye mensup şahıslara ve heyetlere ait hususları muhakeme ve incelemeye yetkili olmak.

Şube meclisleri kendi dairey-i idarelerini umurunu esma’ ve tervic ettirerek için umumi içtimaa murahhaslar irsal eylemek ve kendi dairey-i idaresine ve ya teşkilat ile ilgili yeni tekliflerde bulunmak. Komitelerle tali komitelerin delegeleri genel kurula katılmaya yetkili olmak. Köylü cemiyetlerinden her iki yüz kişiye bir delege, ve şehir ve esnaf cemiyetlerinden her yüz kişiye bir delege tayiniyle iş bu delegelerin genel kurula katılmaya yetkili olmak.[97]

Van Belediye Reisi Kapamacıyan Efendi [98]  

Taşnak partisine mensup Van ihtilal örgütünü kuran Ermeniler yukarıda görüldüğü gibi ihtilal için son hazırlıklarını gözden geçirirlerken Van’da belediye başkanlığı, Van  idare meclisi azalarından Bedros Kapamacıyan isminde Millet-i Sadıka’dan  bir Ermeni’ye 1909 yılı ortalarında teslim edilmiştir.[99] Şehir nüfusu Müslüman çoğunluğa sahip olmasına rağmen hiçbir ayrıma uğramadan Kapamacıyan Efendi herkesin teveccühünü kazanarak aza seçilmiş, dolayısıyla Müslümanların da oyunu almıştı. Zira yapılan seçim neticesinde 10 idare meclisi azasından ikisi millet-i sadıkadan seçilmişti.[100] Çalışmalarıyla büyük bir takdir toplayan belediye reisi hakkında pek bilgiye sahip olmasakda[101] onun sevilen sayılan bir kişiliğe sahip, manifatura ticaretiyle uğraşan bir ailenin ileri gelen önemli bir ferdi olduğuna dair kanaat hakimdir.[102] Hatta İngiltere’den Van’a çeşitli kumaşlar getirecek kadar uluslararası ticaretle uğraşmaktadır. Bedros Efendi Van gölünde belediyeye gelir getirebilmek için iki yelkenli gemi işletmeye koyarak ileri görüşlüğünü yansıtmıştır. 

 Yöneticiliği esnasında geniş bir kitleyi memnun etmesine rağmen Van’da oldukça etkili olan ve farklı beklentiler içerisindeki Ermeni İhtilalci Taşnak[103] Komitesinin arzuları doğrultusundaki bir kolaylığı sağlamamıştır. Kapamacıyan efendi Ermenilerin geleceği hakkında ne yapmak istedikleri ve ne yaptıkları pek de belirgin olmayan Taşnak ve Hınçak komitelerine karşı daima Devlet-i Osmaniye’den yana tavır koyarak Van’da yaşayan her iki topluluğun da huzur ve refahı için açık yüreklilikle hizmet etme gayreti içerisindeydi. Belediye reisi Kapamacıyan, halkın huzuru ve şehrin geleceği için canla başla çalışırken Ermeni Patriği, Ermeni meselesini Avrupa devletleri nezdinde canlı tutabilmek, Vilayat-ı Sitte projesinin bir an önce hayata geçirilebilmesi için ihtilalci Taşnak komitesiyle işbirliği yaparak Van ve civarında bazı tertip ve provokasyonlara girişti.[104]

Bu tertipler doğrultusunda Van’da Nisan 1912’de bir dizi yangınlar çıkmış ve bu yangınlarda özellikle bazı Ermenilerin de evleri yanmıştı. Patrik bu yangın ve provokasyonlar meselenin belediye reisi ağzıyla Avrupa elçiliklerine rapor edilmesini yani Müslümanların Ermenilerin mallarına canlarına kast ederek her an ortadan kaldırmaya hazır olduğunu, Van ve civarında bu olayları Müslümanların çıkardığını bildirmesini istemiştir.[105] Belediye reisi Kapamacıyan Efendi ise Van’da gelişen olayların böyle olmadığını yangını Ermeni Taşnak komitesi mensuplarının çıkardığını anlatan bir rapor hazırlamıştır. Aynı zamanda Van Valiliğine çıkarak sadakatini ve Devlet-i Osmaniye’ye bağlılığını bildirdi.

Patriklik ise bu beklenmedik nazik durum karşısında derhal Van’a bir heyet göndererek Reisi yatıştırıp olayları ört pas etmeğe çalıştı. Zira Kapamacıyan efendinin dostu, seveni, hısım ve akrabası çok olduğundan onun bu tavrı komitenin Van’da bitme noktasına geldiği manasına yorumlanacağı gibi yıllardır yalan ve iftirayla Avrupalılar beyninde oluşturdukları kamuoyunun bir çırpıda ortadan kalkması da söz konusu olabilirdi.[106]

Yıllardır Van merkezli büyük bir gayret içerisinde çalışan Komitenin  işlerini oldukça zora sokan Reis’in yaşaması artık komite için hazmedilemez bir durumdu ve Reis hakkında infaz kararı çıktı.[107]  Teorilerini Ermeni-Türk çatışması üzerine kuran ihtilalci çeteler, daha önceleri de Ermeni ileri gelenlerinden Osmanlı devletine destek vererek halkın üzerindeki kendi hakimiyetlerini yok edenlere karşı suikastlar düzenlemişler,[108] böylece korku salarak aleyhlerinde oluşacak muhalefeti de ortadan kaldırmış oldukları gibi bu öldürülenleri Avrupa devletlerine Osmanlı devleti öldürdü diye de şikayet ediyorlardı.

Kapamacıyan Efendi Öldürülüyor

Van Belediye reisi Bedros Kapamacıyan Efendi Ermeni çetelerine karşı durmanın onların emirlerine uymamanın cezasını çekecekti. Sık sık tehditler alan Van belediye reisi Kapamacıyan Efendi isminin üzerine kara haç basıldığından habersiz bir şekilde kalabalık aile efradıyla akşam vakti akrabalarından Marcidciyan efendinin isim koyma günü kutlamalarına misafir olarak gitmek için evinden dışarı çıkıp kapısında bekleyen kızağa bindi. Bu esnada evin etrafında tertip alan Van İhtilal Örgütüne mensup bir grup,  kalabalığın üzerine yaylım ateş açmağa başladı. Hazırlıksız ve korumasız bir şekilde yakalanan Reis kafasına isabet eden iki adet kurşunla cansız bir şekilde yere yığıldı. 10 Aralık 1912.[109] 65 yaşında öldürülen Bedros Kapamacıyan’a karşı suikastın olacağı gün gibi ortadayken ve Avrupa devletlerinin Vilayat-ı Sitte diye tutturdukları ve buralarda Ermenilere zulüm yapılıyor diye uydurdukları hikayelerin gerekçeleri Bedros efendinin şahsıyla ortadan kalkacakken bu önemli kişi için hükümet yetkilileri tarafından her hangi bir tedbir, ya da koruma alınmamış olması ise oldukça düşündürücüdür.

Başkanın evi Bağlar mevkiinde olduğundan en yakın karakol on dakika mesafedeydi.[110] Bunun için jandarma olay mahalline yetişinceye kadar katiller karanlıktan da istifade ederek kaçtılar. Bağlar mevkii büyük bir çoğunlukla Ermenilerin iskan ettiği bağlık bahçelik bir mahalle olup Taşnak komitesinin en güçlü olduğu yerdir.[111] Bu yüzden katillerin kaçıp saklanması oldukça kolay olmuştur. Karakol kumandanı her hangi bir taşkınlığa mahal vermemek için olay yerine yeteri kadar polis ve jandarma sevk ederek bir dizi tedbir aldı.

Kumandan olay yerinde hiçbir şeyi gözden kaçırmamak için büyük bir inceleme yaparak bütün delilleri topladı.[112] Yapılabilecek en ufak bir hata Van’da büyük bir karışıklığın çıkmasına sebep olabilirdi. Hatta bu olayların çıkmasını bekleyen Avrupa devletleri için Vilayat-ı Sitte projesinden genel valilik statüsüne geçebilmek için iyi bir bahane olurdu.[113] Van Ermeni ihtilal örgütlerinin önem verdikleri bir şehir olarak geçmişte ciddi manada Ermeni isyanı provasına sahne olmuştu.[114]

Katiller Yakalanıyor

Olayı görenlerin şaşkınlıkları üzerlerinden geçtikten sonra acilen ifadeleri alınmağa başlandı. Katillerin eşkal ve haklarında bilgiler yavaş yavaş ortaya çıkıyordu. Özellikle Reisin oğlunun[115] verdiği ifadeden anlaşıldığına göre Karakin ve arkadaşı bu cinayeti işlemiş olabileceği ortaya çıkıyordu. Böylece katillerin aşağı yukarı belirmesi Müslüman ahali ile Ermeniler arasında çıkması olası bir karışıklık önlenmiş oldu[116] Hızlı bir şekilde operasyonlar yapılarak Karakin yakalanmış ve ismini tespit edemediğimiz arkadaşı ise kaçmayı başarmıştı.[117] Olayı gerçekleştiren ekibin içerisinde arabasıyla bulunan ve daha önce Van’a silah sokmak suçlarından aranan arabacı Potur, Saraç Osep, kuyumcu Karakin,  olaydan sonra Karagündüz köyüne kaçan komitesinin önde gelen üyesi ve Kapamacıyan efendinin öldürülmesini planlayan Sahaf lakaplı şahıslar da sıkı bir takipten sonra yakalanmışlardır.[118]

Olay anından beri kayıp olan katil Karakin’in arkadaşı daha sonra yakalanarak hapishaneye konulmuştur. Faillerin bu şekilde hızlı yakalanması aslında Van için alışılmış bir manzara olmamakla beraber Kapamacıyan efendinin şahsı ve olayın nazikliği bu gelişmeyi sağlamıştır.

Van’da Taşnak Komitesi mensuplarının çıkardığı Azadamart gazetesi köşe yazarlarından Viramyan Efendiyle Ermeni mektepleri müfettişi ve Van İhtilal Örgütü baş sorumlusu Aram Manukyan Efendinin ve bazı ileri gelen Taşnak komitesi üyelerinin bir kısmı Belediye başkanı Kapamacıyan efendinin öldürülmesinin azmettiricisi olarak tutuklanmalarına karar verildi.[119]    
İhtilal Örgütünün ileri gelen üyeleri daha evvelce her fırsatta valiliği Dersaadete ve Avrupa elçiliklerine şikayet ettiklerinden haklarında çıkan bu tutuklama kararının da bununla alakalı olduğunu zannediyorlardı. Bunun için sık sık Taşnak Komitesi kulübünde toplantılar yaparak durum değerlendirmesinde bulunuyorlardı. Van’da daha önce büyük olaylar olduğundan ve Ermeni çeteleri birkaç yıl önce üzerlerine fazlaca gelen Van valisi Ali Rıza paşayı Batum’da katlettiklerinden[120] bırakın komite üyelerini tutuklamayı en ufak bir zabıta vukuatında bile Ermeniler hakkında her hangi bir soruşturma yapılamıyordu.[121] Dolayısıyla halkın üzerinde bir korku ve bıkkınlık oluşurken komite üyelerinin kendilerine güveni artıyordu. Onunu için Belediye reisinin katledilmesini organize eden ve yönlendiren Aram ile Viramyan efendilerin tutuklanmaları münasip bir zamana ertelenmiştir.[122] Hem Ermeniler ve hem de Müslümanlar tarafından Kapamacıyan Efendinin cinayetiyle ilgili gelişmeler valiliğe sık sık sorulmasına rağmen Van şartlarında bir iki kişinin tutuklanması dışında kayda değer bir netice alınamayınca, yani olayın azmettirenleri yakalanamayınca olay Dersaadet’e intikal etmiştir.[123] Cinayeti işleyen bir iki kişi tutuklanmasına rağmen asıl olayın arkasındaki Van İhtilal Komitesi ile ilgili her hangi bir gelişme sağlanamadığından halk yılgınlığa kapılabilirdi.

Viramyan Efendi ve Savunması

Yukarıda da belirttiğimiz gibi hem Ermeniler ve hem de Müslümanlar tarafından Kapamacıyan efendinin cinayetiyle ilgili gelişmeler valiliğe sık sık sorulmasına rağmen Van kayda değer bir netice alınamayınca olay Dersaadet’e intikal etmiştir.

Ermeni çetecilik faaliyetlerinde önemli bir göreve sahip olan ve 1908 meclisine Van milletvekili olarak girmiş olmasına rağmen 1912 seçimlerinde milletvekili seçilemeyen Viramyan Efendi Taşnak Komitesinin önde gelen yayın organlarından olan Azadamart gazetesinde köşe yazarlığına başlamıştı. Belediye reisinin öldürülmesi olayının arkasında Aram Manukyan ile beraber Viremyan’ın da olduğu ile ilgili haberlerin halk arasında yayılması ve kendisine bu olay ile ilgili celpname gönderilmesi üzerine teslim olmayarak Dahiliye Nezaretine diplomatik üslûp içeren bir dilekçe göndermiştir.

“Dahiliye Nezaretine

Üç aylık yokluğumdan sonra Van’a varışımda vilayetimizle Bitlis’in Hizan kazasını vahim bir buhran içerisinde gördüm. Hayli adaletsizlikleri neticelendirmek için ciddi bir gayret olmadığı gibi bilakis canilerle şakilere tam serbestlik verilmiş, çiftçiler baharın gelmesinden son derece rahatsız oluyorlar. Zira katl, ve yaralama ve yağma birbirini takip edeceğine şüphe etmiyor. Şekavet ve cinayetle bilinen Kürt ağaların adet haline getirdikleri Kürt köylülerini zorla silahlandırarak savaşa hazır hale getirmelerini Van valisi İzzet Paşa görmezlikten gelerek nefsi müdafaa içerisindeki Ermenileri ve Taşnak komitesinin bilinen elemanları aleyhinde yavaş yavaş ve devamlı bir takibat icra kılmaktadır.

Elyevm hapishanede suçsuz ve günahsız köylülerle Karkanlı Kolost, Mindanlı Sahak, Karagündüzlü Şirin ve bazı Ermeniler kalmaktadır. Ve çokları dahi korkularından firar etmektedirler. Kapamacıyan 10 Aralık’ta öldürülmüş, benim Van’dan ayrılışım bundan 19 gün öncedir. Buna rağmen dün bu olaydan dolayı savcılıkça hakkımda zanlı sıfatıyla celbname geldiği gibi Akdamar Katogigoshanesi mektepleri seyyar müdürü maktül Rafael efendinin arkadaşı müdür Aram Efendiyi mahvetmek maksadıyla Aram’a da aynı meseleden yine zanlı sıfatıyla celpname gönderildiğini haber aldım.

İzzet Bey ve müşavirlerinin maksatlarının ve adliye memurlarının hapishanede adam çürütmekten zevk aldıklarını bildiğimden hayatımı onlara teslim etmedim. Böyle alçak iftiralara karşı aciz olmamakla beraber kendilerinin arzularına kurban olmak istemediğimi arz ederim. İzzet Bey ve adamları Ermeniler hakkında şu hareketlerinde devam ederlerse meydan katil, gasp ve hırsızlara kalacağından namus ve korku taşıyanlar firar edecekleri muhakkaktır.

Ermeni milleti menfaatinin gayr-ı kabil tefrik bir suretle Osmanlı vatanına bağlılığını tasdik ettiği. Vilayetimizi tehdit eden şu belalara devletin dikkatini celbiyle beraber vakti var iken etkili seri tedbirlere başvurulması ricasını, iletirken Rumeli’de düşülen hataya Anadolu’da düşülmemesi ümidiyle cevap bekliyorum.” Önceki dönem Van mebusu Viramyan.[124]

Viramyan’ın ilk etapta masumane ve haklı gibi gözüken bu hali ve isteği Dahiliye nezareti tarafından dikkate alındığı görülmektedir. Dahiliye nezareti muhaberat-ı umumiye dairesi tarafından Van vilayetine gönderilen şifrede Viramyan’ın cinayetten önce Van’dan ayrıldığını ve Van’da yaşayan Ermeniler aleyhine takip edilen hasmane hareketlerden şikayet ettiği bildirilerek bu olayların aydınlatılarak bir neticeye kavuşturulması istenmektedir. Bunun yanında halin nezaketi göz önünde tutularak Ermeniler hakkında endişelenmelerine sebep olacak şiddetli muameleden mümkün mertebe kaçınılması tavsiye olunmuştur.[125]

Viramyan’ın Taşnak komitesinin ve Van İhtilal Örgütünün ileri gelen bir üyesi olarak ve 14 Ağustos 1896 da İstanbul’da Osmanlı Bankası baskınını[126] organize eden birisi olarak ve Taşnak partisinin milletvekili olması ardından da partiyi ve Van’daki ayrılıkçı Ermenileri örgütleyen bir komitenin ileri gelen aktif elemanı olarak bu cinayetle alakası olmaması düşünülemez. Yazdığı dilekçe tamamen profesyonel bir şekilde tarihe yazılmış bir dilekçe olarak karşımıza çıkar.[127] Aslında Viramyan’ın yazdığı bu dilekçede özellikle belirttiği Balkan hadiseleri aba altından sopa göstermek kabilinden addedilebilir. Bunun yanında Viramyan 1912 de yapılan seçimde tekrar milletvekili seçilememiş, belki de seçilemeyişini Kapamacıyan’a mal etmiş olabilir ve reisin öldürülmesi altındaki gerçeklerden birisinin de bu şahsi çekememezlik olduğu göz önünde bulundurmak gerekir. Fakat Ermenilerin sistematik bir şekilde çalışarak ortaya koydukları asıl niyetleri su yüzüne çıkmışken devlet yetkilileri Ermenilerin tavırlarından yana hiç şüpheye düşmeden iyi niyetlerini devam ettirmeleri üzerinde durulması gereken önemli bir durumdur.

Cenaze Merasimi

Ermeniler tarafından oldukça fazla sevilen Kapamacıyan Efendinin katli üzerine hızlı bir şekilde gidilmesi en azından katillere gerektiği ceza verilemese bile[128] yakalanması ahali arasında memnuniyetle karşılandığı gibi katillerin Ermeni olması da ayrıca Ermeniler içerisinde derin bir üzüntü meydana getirdi.[129]  Kapamacıyan’ın icra edilecek cenaze merasimi için gerekli tedbirler alınarak asayişin bozulmamasına özen gösterildi. Büyük bir kalabalık eşliğinde sabahın erken saatlerinde icra edilmeye başlayan cenaze merasiminde yapılan konuşmalarda hep Kapamacıyan Efendinin faziletlerinden, iyilik ve güzel ahlakından bahsedildi. Cenaze merasime yabancı misyon şeflerinden İngiliz, Rus, Fransız konsolosları da katıldılar.[130] 

Bunun yanında merasime askeri erkandan kimse iştirak etmediği gibi cenazede Taşnak komitesinden de hiç kimse bulunmaması manidardır.[131] Taşnak komitesi bu tavrıyla açıktan reisi öldürdüğünü kabul edercesine bir edayla sevenlerine ve düşmanlarına gözdağı vermektedir.

Van’da faaliyet gösteren gizli polis teşkilatına cenaze merasimine katılan halkın hissiyatını ve aralarında geçen konuşmaları ve tavırları gözlemleme görevi verildi.[132] Bunun yanında gizli polisin vazifesi cenaze merasimi esnasında doğabilecek taşkınlıkları, provokasyonları da önlemekti. Gizli polisin tespit ettiklerine göre cenazenin Bağlar mevkiindeki Ermeni mezarlığındaki defin merasimi esnasında katılanlar arasında yapılan yarım ağız sohbet türü konuşmalarda bu cinayeti Taşnak komitesi ve Van İhtilal örgütünün işlettiği aleni olarak ortada olduğu, hükümetin bu konuda vakit geçirmeden hareket etmesi gerektiği anlatılarak Kapamacıyan efendinin memleketine yaptığı hizmetler de ağızdan ağıza dolaşıyordu. Bunun yanında Ermeniler komiteden çekindikleri için mümkün olduğu kadar sessizce konuşarak nefretlerini ortaya koyuyorlar ve komiteyi kınıyorlardı. Yakında komitenin Ermeniler üzerindeki tesiri etkisini kaybedeceğini ve Ermeniler arasında büyük bir infialin ortaya çıkacağını da söylemekten geri durmuyorlardı.[133] Cenaze merasimi akşam vaktine kadar sürdü ve akşam vaktine yakın aile kabristanlığına defnedildi.  Kapamacıyan Efendinin belki de hayatını ortaya koyarak devam ettirmeğe çalıştığı birlikte yaşamanın asgari şartları hızla bozulmuş, ve artık Van’da gidişat geri dönülemez bir şekilde ters yüz olmuştu. Fakat Osmanlı Devletinin bunu görecek ve ona göre tedbir alacak gücü neredeyse bitmiş gibiydi.

Van Ermenileri ve Reform Çalışmaları

Hükümet özellikle Ermenilerin 1912 olaylarıyla Avrupa devletlerinin bir kez daha müdahalesine meydan vermemek için reform adı altında doğuda bazı düzenlemeler işini yeniden ele aldı. Bu arada Rusya Balkan savaşlarından sonra Ermeniler üzerindeki emellerini yeniden canlandırmıştı. 21 Kasım 1912 Van’daki Rus konsolos muavini gönderdiği bir raporda “Bütün Ermenilerin Rusya’ya taraftar olduğunu ve Rus askerinin gelişini ya da Rusya’nın nezareti altında devrimler (ıslahatlar) yapılmasını samimiyetle arzuladıklarını” bildirmektedir.[134]

Hükümet bu düzenlemeler işi için İngiltere’ye müracaat edilerek onların tayin edeceği müfettişin raporları doğrultusunda hareket edileceği bildirildi. Böylece bölgede Rus tesirinin önüne geçilmiş olacaktı. Fakat Rusya bu manevrayı anlamış olacak ki İngiltere geri çekilerek Rusya’nın reform projesi hazırlaması işi gündeme geldi.[135] İngiltere’nin reform işini Rusya’ya havale etmesinden sonra, Temmuz 1913 tarihinde Rusya başta olmak üzere Almanya, İngiltere ve Fransa Osmanlı devletine baş vurarak Ermenilerin esas alındığı bu reform için Vilayat-ı sittenin birleştirilerek yönetimine bir genel vali getirilmesi bu vilayetlerin bir genel meclisinin oluşturulması ve bu meclis üyelerinin yarısının Hıristiyan (Ermeni) olması gibi bir sürü teklifleri vardı.[136] Ermeniler de durumdan en üst düzeyde nasıl istifade edebiliriz diye tüm Avrupa devletlerine bölgedeki durumlarını abartan yazılar gönderiyor, 12 Mayıs 1913 de ise Osmanlı hükümetine uzun bir talep listesi sunarak Vilayat-ı Sitte uygulamasının bir an önce tatbik edilmesini sağlamaya çalışıyorlardı.[137]

Bu süreç sonunda reform projesi ve uygulama şartları özü itibariyle kabul edilmiş oldu. Osmanlı hükümeti açısından doğu vilayetlerinin idaresinin başına yabancı genel müfettişlerin tayinini zorlayan maddesi en zor kabul edilenidir. Böylece Hükümet tam bir samimiyet içerisinde teklif ettiği projeyle bağımsızlığının kısıtlandığı bir durum ile karşı karşıya kalmış ve artık örtülü işgal yavaş yavaş kendini göstermeye başlamıştı.[138]

Başta Rusya olmak üzere Avrupa devletleri, Ermeni bölgeleri olarak addettikleri yerlerde Osmanlı yönetimini kontrol edebilmek için geniş bir hukuki prosedür elde etmiş oldular. Hükümetin olumsuz tavrına rağmen 2 Temmuz 1914 tarihinde Van, Bitlis, Mamüratülaziz ve Diyarbakır vilayeti reform genel müfettişliğine Norveçli Hoff, Trabzon, Erzurum ve Sivas vilayeti reform genel müfettişliğine de Hollandalı Westenen atandı.[139] Nicolai Hoff, Birinci Dünya Savaşı başladığından geri çağrılmasına rağmen Van’a geçmeyi başarmış, Van valisi Tahsin paşa ve Van Müslüman erkânı tarafından soğuk bir merasimle karşılanırken, Van Ermenileri, ise büyük bir heyecan, nümayiş ve merasimle Hoff’u karşılamışlardır. Piskoposluk tarafından onuruna yemek verilmiş ve bu yemekte Van ihtilal komitesinin önde gelen üyelerinden İşhan verdiği nutukta “sen bizim 5–6 yıldır beklediğimiz mesih, kurtarıcısın, senin sayende Ermeniler kurtulacaktır. Bizler bu günlere gelebilmek için çok çalıştık”.[140]

Van İsyanı Arifesinde Ermeni Rus İlişkileri

Böylece Rusya bölge ile ilgili planlarını uygulama şansını yakalamış oldu. Zira daha 1912 de bölgenin işgalden önce bir reform paketinden geçirilmesi, bu reformların bölgenin şartlarından dolayı özellikle asayiş ve sukûn yönünden başarılı olma ihtimali az olduğundan işgalin bu gelişmelerden sonra gerçekleştirilebileceğini planlamaktaydılar.[141] Bu amaçla yapılan gizli telgraf görüşmesi olayların hangi boyutta seyrettiğini göstermesi açısından son derece önemlidir. 26 Ağustos 1914 tarihli Rus Dışişleri bakanlığının gönderdiği telgraf: “Kendi milletdaşlarından oluşan çeteler teşkiline dair muhtelif Kürt reisleri ile Ermeni reisleri tarafından gerek Kürtler ile Süryanilerden oluşan çeteler icrasını üstlenen subaylarımız tarafından, şu son zamanlarda bazı teklifler yapıldı. Bütün bu teklifler, kendilerine bir miktar silah sağlanması ve verilmesi hususuna, tarafınızdan onay/muvakkat olunmasına bağlıdır. Adı geçen unsurların gayr-ı kabil-i itiraz olmakla beraber, dağıtılacak silahların bir kısmının, .......Aynı zamanda iş bu tedbirlerin  askeri harekata başlanacağı zaman faydalı olabileceğine inanıyorum. ........Türklere hasım olan ve tarafımızdan haklarında iyi niyet ve meylimizi ortaya koymadan geri durulmaması gereken unsurların hırs ve isteklerini kışkırtmak gereği ve yararı hakkındaki fikir ve düşünceme iştirak edildiği takdirde .....25000 tüfek ve 12000000 fişek emre hazır vaziyette bulundurulsun”. [142]

Ermeniler gelişen bu olayları yakından takip ettiklerinden artık Van merkezli bir hareketin zamanının geldiğine kanaat getirerek bu yeni durum ve gelişmeler karşısında şimdiye kadar yaptıklarını gözden geçirerek bir dizi tedbirler aldılar.  5 Ağustos 1914 tarihinde Marsilya’da yaşayan Ermeniler büyük bir toplantı yaparak müzakerelerde bulunmuşlar ve bir beyanname yayınlayarak Rusya ve Fransa yanında hareket etmeğe karar vermişlerdir.[143] Bu kararı gerçekleştirebilmek için de Hınçak komitası Paris merkez reisi olan İstepan Kargiyan Ermenileri Osmanlı devletine karşı ayaklandırabilmek için 20 Ağustos’da Kafkasya üzerinden Van’a geçmiştir.[144] İşin ilginci bu istihbaratı bildiren telgrafta özellikle Van jandarması arasında Ermenilere gizlice yardım yapıldığı da söylenmektedir. Bunun yanında Petersburg’dan bazı Rus zabitleri Ermenilerden alaylar teşkil edebilmek için Tiflis’e gelmiş ve orada Osmanlı devleti aleyhine Ermenileri galeyana getiren bir toplantı aktetmişlerdir. Bu toplantıdan sonra bütün Kafkasya ve İran Ermenilerinden gönüllü askerlik için akın akın merkezlerde yazılmaya başlamışlardır.[145] Bu yazılanlardan üç alay asker hemen silahlı talime başlamıştır. Ruslar Ermenilerden daha önceki dönemlerde de sık sık bu şekilde alaylar oluşturarak Osmanlı ver İran devletlerine karşı kullanmışlardır. Güney Kafkaslarda Rus merkezli Ermeni çalışmaları o kadar ileri seviyeye gelmişti ki Ermeniler bu durumdan cesaret alarak Van merkezli bir “bağımsız Ermenistan” kuracaklarına kendilerini inandırmışlardı. İşte bu sebepten Ermeniler Van üzerinde bu kadar durmaktadırlar.

 Taşnak reislerinden Samson 20 Eylül 1914 tarihinde 200 kişilik bir gönüllü Ermeni askeriyle Van’a 100 km mesafedeki Salmas’a gelmiş olup burada 1000 kişilik bir gönüllü organizasyonu gerçekleştirmiştir. Bunun yanında Salmas Ermenilerinin tamamını silahlandırarak Van ve civarında meydana gelecek isyana yardım ve müdahale edecek şekilde örgütlenmiş böylece Van’a karşı yeni bir cephe açmış oluyordu.[146]

İsyan öncesi Hükümet Tarafından Alınana Tedbirler ve Gelişmeler

Sınırlarda bu hareketlilik olurken Rusların saldırı ihtimaline karşılık hükümet bir ihtiyat tedbiri olarak 28 Eylülde Van sınır köylerindeki Müslüman ahaliyi çoluk, çocuk yaşlıları daha güvenli bölgelere her hangi bir kargaşaya sebebiyet vermeden çekilmesini Van valiliğinden gizli bir emirle istemiştir.[147] Yine buna paralel olarak Rusların Van üzerindeki emelleri için dikkatli olunması[148] istenerek Van’daki Rus konsolosluğunda görevli bir zatın Ermenileri Hükümete karşı kışkırttığından dolayı tutuklanması konusunda talimat verilmiştir.[149] Hükümet 1 Ekim tarihli bir yazısında ise bir harp vukuunda Van’da bulunan yabancı müessese memurlarının Ermenilerin hislerini hükümete karşı galeyana getirebileceği ihtimali göz önünde bulundurularak tedbirin ona göre alınması tembih ediyordu.[150] Ermenilerin isyan edeceği hükümet tarafından açıkça bilinmesine rağmen alınan tedbirler yeterli değildi ve Van’ın tahkimatı için gerekirse mahpushanedeki Müslüman ahali ile kanun kaçakları affedilerek kendilerinden istifade edilme yoluna gidilecekti.[151] Bunun yanında Rus işgali, veya Ermeni isyanı ihtimalinden korkarak her hangi bir emir gelmeden yerlerini terk eden memurların bir daha memuriyete kesinlikle döndürülmeyecekleri kararı Muhaberat-ı Umumiye müdüriyetince Van valiliğine bildirilerek hükümet yetkilileri arasında bir panik havasının oluşmasının önüne geçildi.[152]

11 Kasım 1914 tarihinde Ruslar tarafından oluşturulan Ermeni gönüllü alayları, sınırımıza saldırınca Van ve civarında tertibat alan Ermenilerin de durumu değişti. Yakın nahiye ve köylerden getirtilen Ermeniler şehrinin çeşitli mıntıkalarına özelliklede Bağlar mevkiine yerleştirildiler. Ancak İhtilal komitasının reisleri vilayet ve şubelere “Ruslar Başkale ve Saray yönüne arkadaşlarımızla birlikte ilerleyecekler, bütün Ermeniler silahlarıyla onlara katılacaklardır. Ruslar iyice yaklaşınca istediğimizi (isyan) yapabiliriz. Van’da yeteri kadar kuvvetimiz var; fakat, hemen harekete geçersek fazla kayıp veririz. Mevsim nedeniyle yollarda kapalı olduğundan çabuk yardım yapılamaz; bu bakımdan Rusların yaklaşmasını beklemek zorundayız”.  Şeklinde sürekli sabırsızca davranan Ermenilere talimat üstüne talimat veriyordu.[153]

17 Kasım’da Van’daki Ermeni mekteplerinde bir hareketlilik göze çarptığından yapılan aramalarda telsiz telgraf aleti bulunmuş olup bu aletler acilen Van valiliğine teslim edilerek Ermenilerin dış dünya ile haberleşmesi bir nebze olsun engellenmiş olacaktı.[154] Fakat bu aletlerden Ermenilerin ellerinde ne kadar olduğu bilinmemekle beraber bilinen gerçek var ise oda Rus yetkililerle sürekli haberleşiyor olmalarıydı.[155] Rusya taraflarından Van’a geçerken yakalanan iki casusun alınana ifadesinden bu günlerde Van’da bir isyanın çıkacağı kesinleşmiş, fakat vakti ile ilgili her hangi bir tarih anlaşılamamıştı.[156] Bunun üzerine vali Cevdet bey, Ermeni reisleriyle görüşerek Müslümanlarla Ermenilerin arasında bir olay çıkmaması için onlara tembih ederek bu olaylardan Ermenilerin de zarar göreceğini söylemiştir. Fakat Cevdet Bey, her ihtimale karşı aileleri Bitlis’e göçüreceğini de aklından tasarlıyordu.[157] Ermeni murahhaslarından birinin Cari yakınlarındaki Rus orduları komutanıyla haberleşerek Van isyanı ile ilgili görüşmeler yaptığı anlaşılınca Cevdet Bey tarafından göz altına alınmıştır. Cevdet Bey bu arada 3 Ekim 1914 tarihinde Van valisi Tahsin Bey’in Erzurum’a[158] tayiniyle vekaleten baktığı valilik makamına 11 Aralıkta asaleten atanmış ve Ermeni meselesiyle daha rahat ve tüm yetkilerle uğraşmaya başlamıştır.[159] 

Ermeniler 10 Aralıkta Reşadiye ve Karçikan telgraf hatlarını keserek[160] bölgede küçük bir isyan provası yapmışlardı bile, 20 Aralıkta ise Van’ı dış dünyaya bağlayan telgraf hatları yine Ermeni çeteciler tarafından kesilmiş,   iki gün Van’ın dış dünya ile haberleşmesini engellemişlerdi.[161] 26 Aralıkta Van Ermenilerinin isyan için hummalı bir şekilde hazırlık yaptıkları artık gözden kaçmayacak kadar aleni bir hale gelmiş olduğundan Emniyet-i Umum müdürlüğü bir şifre telgrafla Ermeni ihtilal komitelerine üye olan ve ihtilal çalışmalarına bizzat katılarak Hükümete karşı açıktan tavır alan devlet memurlarının (Müslüman veya Ermeni olduğuna bakılmadan) acilen takibata alınarak memuriyetten men edilmesi istenmiştir.[162]

28 Aralıkta ise Bitlis ve civarındaki Ermeni köylüleri silahlanarak isyan etmişler ve Gevaş’a gitmekte olan Bitlis-Van posta arabasına pusu kurarak Gevaş Kadı’sı ile kızını hunharca öldürmüşler ve yol güvenliğini ele geçirerek asker kaçağı Ermeni askerleriyle de birleşerek Gevaş üzerine doğru yürümeye başlamışlardır. [163]

Ermeniler İsyana Hazırlanıyorlar

Van Rusların işgal tehdidi ile karşı karşıya iken durumdan yararlanmak isteyen Ermenilerin tüm imkânlarını seferber ederek yaptıkları hazırlıklar artık sonucunu vermeye başlıyordu. Ermeniler Patrikliğin de yoğun faaliyetleriyle Avrupa devletlerinin dikkatlerini Van’a çekmeyi başarmışlar, şimdi ise son hamleyi yapmaya hazırlanıyorlardı. Van’da bulunan askeri güç Erzurum’a gönderilmiş, gençler de seferberlik sebebiyle tamamen askere alınmış, Van’da Vali Cevdet beyin elinde polis ve jandarma kuvvetinden başka Van’ı savunacak askeri güç kalmamıştı.[164] Ermeniler mevcut jandarma gücünün sağa sola dağılması, Van merkezinde her hangi bir kuvvetin kalmaması için her tarafta en ufak bir meseleyi bahane gösterip büyüterek jandarmanın müdahale etmesini sağlıyorlardı. Bu arada Kapamacıyan Efendinin katlinden dolayı hakkında celp kararı çıkartılan eski mebuslardan Viramyan Efendi 4 Ocak 1915 tarihinde Hükümete Van’daki Ermeni olayları ve Türk–Ermeni ilişkileriyle alakalı uzun bir rapor göndermiştir. Propaganda ve üstü örtülü tehdit amacıyla kaleme alınmış olan bu rapor Ermenilerin ileride yapacakları isyanı haklı gerekçeye oturabilmek için tamamen profesyonelce yazılmıştır. Viramyan Efendi Ermenilerin Kürtler tarafından maruz bırakılan saldırı, tecavüz, baskın ve soygunlardan uzun uzun bahsederek asker kaçakları ve Kürt çetelerinin Ermeni köylerine vermiş olduğu zarar ve ziyanın ödenmesi için tazminat teklifinde de bulunmuştur. Viramyan efendi şayet bu baskı ve zulümler devam ederse Ermeniler meşru müdafaa haklarını kullanacaklarını da belirtiyordu.[165]

Cevdet Bey gelişmelerden rahatsız olduğundan Osmanlı mebusu olan Münip Boya ve Viramyan efendilerin riyasetinde oluşan bir heyeti Ermenilerin iddia ettiği olayların olduğu yerlere inceleme yapmaları için gönderdi.[166]  Bu heyet biraz olsun olayların yatışmasını sağlamış oldu. II. Meşrutiyetin ilanından sonra Osmanlı vatandaşları eşit hak ve yükümlüklere tabi olduğu için seferberlik esnasında Ermeni vatandaşlarda da asker alınıyordu.[167] Van’da vali 4000 kadar Ermeni asker yazılmasını isteyince Ermeniler bunu vermedikleri gibi gelen heyete silahla karşılık verdiler. Bağlar/Bahçeler/Aygestan denilen mevkide ciddi bir çatışma yaşandı.[168] Cevdet beyin soğukkanlılığıyla bu çarpışmalar para karşılığı yani bedelli askerlik formülüyle çözüldü.[169] Fakat Ermeniler Ruslara karşı siper kazılması için kendilerinden istenen 500 kişilik grubu vermemeye karar aldılar. Hükümet tarafından Ermenilere iletilen her konu büyük problem haline dönüştürüldüğü gibi korkunç dedi kodular, şayialar komitacılar tarafından Ermeniler arasında yayılarak komitaya itibar etmeyen Ermeniler arasında huzursuzluk çıkarıyorlardı. Komita Ermenilere hükümetin ayrım yapmadan tüm Ermenileri yok edeceğini propaganda ediyordu. Artık silahlı direnişe geçilerek Rusların gelişine kadar direnerek bağımsız bir devlet kurma zamanının geldiğini söylüyorlardı. 

Köy köy örgütlenen Ermeni ihtilalcileri Çatak, Hayotsz, Dzor, Timar, Gevaş ve Karçikan nahiyelerinde ve Belu, Atanantsz, Ulm, Aren, Aliur, Kem gibi köyler başta olmak üzere bir çok köyde kontrolü ele geçirerek otorite olarak Hükümeti tanımamaya başladıkları gibi hükümetin dikkatlerini buralara çekerek Van’daki isyan hazırlıklarının fark edilmesinin önüne geçilecekti.[170]  Hükümet şehri kuşatan bu tehlikeli durum üzerine iki ayrı heyet daha oluşturarak Timar ve Çatak’a gönderdi.[171] Çatak heyetinde İşhan ve üç Ermeni ile dört Türk yani toplam sekiz kişi yolda Ermeni-Kürt karışımı Hirj Köyün’de gecelemek için mola verince Kürtler tarafından bir baskına uğradılar ve İşhan başta olmak üzere heyet orada öldü.[172] Komitanın yayın organı olan Ashatarak gazetesi bu ve buna benzer olayları bahane ederek korkunç derecede kışkırtıcı yazılar yazıyordu. “Ya şereflice direnerek öleceğiz ya da Cevdet’in Kürtleri bizi alçakça öldürecek.” Bu sözlerle komitanın tesir sahasına girmeyen Ermeniler de artık şüpheye düşmüş, korkunç bir huzursuzluk ortamı olmuştu. Günlük olağan çatışmalarda yaralanan bir Türk’ü tedavi eden Ermeni doktor Maltızyan valiliğin karşısındaki ağaca komitacılar tarafından asılarak boğazına da şu yaftayı yapıştırmışlar  “düşmanlarımıza hizmet edenlerin akıbeti budur”.[173] Bu cinayet tarafsız kalmaya çalışan Ermenileri oldukça korkutmuştu.

Bağlar Mevkiinin tahkimatı ve İsyan

Aram Manukyan yönetimindeki komita bu şekilde toplumun psikolojisini bir isyana hazırlarken başta manastır ve kiliseler olmak üzere bir çok binaları da tahkim edip kuvvetlendiriyor, birer müstahkem mevki haline getiriyorlardı. Özellikle kale gibi inşa edilen Van-İran yolu üzerindeki manastırlar yüzlerce insanın uzun süre sığınacağı bir hale getirilerek her türlü ihtiyacı tedarik edildi.[174] Böylece buralardan Van’a destek imkânı sağlanırken vuku bulacak bir geri çekilmede ise rahatlıkla sığınılacak bir yer haline getirildi.

Van dıştan Ermeniler tarafından bu şekilde tahkim edilirken şehirde de bir dizi hazırlıklar yapıldı. Şehir üç kısımdan meydana geliyordu. Bunlardan müstahkem bir mevkide olan kale, kalenin güneyinde etrafı duvarla çevrili resmi dairelerin ve Müslüman mahallelerinin bulunduğu şehir ve şehir ile kalenin doğu tarafında başlayarak Erek dağı eteklerine kadar uzanan yeni kurulan ve çoğunluğunu Ermenilerin oluşturduğu ve bunun yanında zengin Müslümanların da ikamet ettiği Bağlar/Bahçeler/Aygestan denilen yerden oluşmaktadır.

Bağlar/Bahçeler/Aygestan Van’ın diğer mahallelerinde oturan komita kontrolündeki Ermenilerin sistemli bir şekilde akınına uğradı. Bunun yanında Bağlardaki Müslüman ahaliden bazıları da kalenin güneyinde yer alan eski mahallelere geri dönüyorlardı. Bağlarda bu hareketlilik olurken Ermeniler yüksek binaları gözetleme kulesi haline getirerek yapılan hazırlıklara karşı her hangi bir tehlikenin vukuunu gözetliyorlar ve gereken tedbirleri alınıyordu. Kaleyi ve eski mahalleleri kuşatan 80 civarında siper hazırlanarak buralara tecrübeli komitacılar yerleştirildi. Rusların geliş tarihi hesap edilerek ona göre erzak ve mühimmat tedarik edilerek tam bir isyan ve direniş hazırlığı tamamlanmış oldu. Şehrin ekonomik ana arterleri Ermenilerin elinde olduğundan mühimmat ve gıda tedarikinde hiçbir zorluk çekilmediği gibi, iki önemli marketi de Ermeniler işlettiğinden Müslüman ahalinin erzak tedariki zorlaşmıştı. Bağlarda bu hareketlilik olurken pek de yüksek olmayan sıradan bir duvarla çevrili olan Van şehrinin Ermenilere yakın tarafındaki evler oluşabilecek bir tehlike karşısında boşaltılarak Müslüman ahali biraz daha güvenli yerlere çekildi ve bu duvar boylarında jandarma devriye gezmeye başladı.[175]

Bu hazırlıklar bittikten sonra Aram Manukyan, Cevdet beyin bütün iyi niyet girişimlerini görmemezlikten gelerek direnişe geçip isyan etmek için zamanın geldiğine ve bu durumun şimdiye kadar ele geçen fırsatların en iyisi olduğuna karar vererek geniş bir toplantı yaptı.[176] Bu toplantıda “Van Ermeni meşru müdafaası silahlı komitesi” oluşturuldu ve Bulgaratsi Grigor, Kaitsak Arakel, Armenak Ekaryan ve Panos Terlemezyan birer tecrübeli komitacı olarak bu gruba seçildiler. Armenak Ekaryan’ın[177] emrinde ve kuyumcu David Papazyan, tacir Vahram Bogosyan, esnaf Karabet Beylaryan ve kuyumcu Vahram Shiroyan’ın aktif birer üye olarak çalışacağı “Asker dağıtım ofisi” oluşturuldu. Ermeni gençleri ilan edilen seferberliğe tabi olarak düzenli askeri birliklere hızla katıldılar. Bunun yanında “enformasyon ofisi” de oluşturularak isyan esnasında koordineyi ve haberleşmeyi sağlamakla görevlendirildi. Ashatarak gazetesin yayın işi bu komiteye devredilerek resmi savaş bülteni haline getirildi. Savaş esnasında yaralılarla ilgilenilebilmesi için Ermeni kızılhaç komisyonu da kuruldu. Dul, yetim ve savaş gazilerinin her türlü ihtiyacını giderebilmek için de yardım komisyonu kuruldu. Her ihtimale karşı Cevdet Bey ile görüşebilmek, Avrupa devletleri ile devamlı haberleşerek iyi ilişkiler kurabilmek için barış komisyonu oluşturuldu. Bu komisyonların yanında tedarik komisyonu, adalet komisyonu,[178] kadın komisyonu ve polis ve jandarma müfrezesi gibi komisyonlar yapılacak isyanın başarılı olması halinde birer bakanlık haline dönüştürülebilecek şekilde geçici bir hükümet kuruldu. Bu hazırlıkların yanında 6 seyyar hastane ve bir de savaş esnasında askerleri heyecana getirebilmek için öğrencilerden oluşan bir bando takımı kuruldu.[179]

Aram Manukyan, “savaşçının meşru müdafaası” diye bir deklarasyon yayınladı. Askeri komiteden savunma ile ilgili son hazırlıklarının gözden geçirildiği bir brifing aldı.[180] Armenak Ekaryan söz alarak “İsyan bizim vazifemizdir. Ondan kaçmayacağız, o bizim hayatımızın dönüm noktasıdır. Önümüzde iki yol vardır. Ya onlara baş eğerek zillet içerisinde yaşayacağız ya da gözü pekçe onlara karşı alnımız açık olacağız ve atalarımızın şerefli yolunu tercih edeceğiz.”[181] Bu brifing neticesi ellerinde 506 yivli uzun namlunu silah bu silahlara ait 74824 fişek, 849 tabanca 50000 mermi, çeşitli çap ve marka tabanca, mavzer gibi tüfekler, el bombası olduğu anlaşıldı. Yine Ekaryan Bağlar mevkiini 7 savunma noktasına ayırdığını ve bu mıntıkalara birer sorumlu vererek onların komutası altındaki askerlerin yerleştiği 80 siperden başka 79 direniş noktası da oluşturduğunu bildirdi.[182]  Bağlar mahallesini çeviren 3 Osmanlı askeri kışlasını yakınlarındaki Ermeni evlerinden gözeterek oradaki hareketliliğe göre her an saldırıya geçilerek kazılan lağımlar vasıtasıyla patlatılabileceğini de söyleyen Ekaryan ana caddeleri, geçit noktalarını, yüksek binaları kilise ve depoları, yabancı misyon şefliklerinin binalarını kontrol altına aldığını beyan etti. Bu yabancı binalara saklanan Ermeni isyancılar buralardan hükümet yetkililerine ateş ederek üzerlerine top mermisi atışını çekecekler böylece binalar yıkılınca uluslararası diplomatik bir sıkıntının çıkmasını da sağlayacaklardı.[183]

20 Nisan 1915 akşamı bütün hazırlıklar gözden geçirildikten sonra aynı anda bütün Ermeni isyancıları silahlarını ateşleyerek Aram Manukyan komutasında Van isyanını başlatmış oldular. İsyan özellikle Ermeni araştırıcılar tarafından üç bölüm ayrılmaktadır. Birinci bölüm 20–28 Nisan; ikinci bölüm 29 Nisan–8 Mayıs ve üçüncü bölüm 9 Mayıs–18 Mayıs olarak incelenmektedir.[184]

İsyanın birinci bölümü Bağlar’da bulunan bütün resmi binalar işgal edildi. 22 Nisanda Bulgaratsi Grigor Hamit Ağa kışlasına kazılmış olan lağımı patlattı ve bu gelişmeler günlük olarak Ermeni direnişçilerinin moralinin yükseltilebilmesi için Ashatarak’da yayınlanarak öğrenciler tarafından bütün Ermenilere ücretsiz olarak dağıtılıyordu. Aynı zamanda bu gazete dağıtıcıları cephelerdeki sıcak çarpışmaları yerinde görerek gazeteye bilgi veriyorlar.  26, 27, 28 Nisan sayılarında adeta cephelerdeki gelişmeler dakika dakika verilerek öldürülen Türklerin istatistiklerini tutmak mümkün oluyor.[185]

Cevdet Bey isyan karşısında durumu İstanbul’a bildirerek evsiz ve yurtsuz kalan Müslüman ahalinin aşiret köylerinde barındırmanın mümkün olmadığını, bu ailelerin daha güvenli yerlere göndermenin uygun olacağından bu konu hakkında talimat beklediğini söylemiştir.[186] Sivil halk ile ilgili endişesini bildirdikten sonra Ermenilere bir ihtar olması için kaleden modası geçmiş[187] toplarla Bağlar’a birkaç top atışı gerçekleştiren Cevdet Bey bu etkisiz girişiminin fayda vermeyeceğini bildiğinden bölgeyi abluka altına almaya çalışması da pek sonuç vermedi. Ermeniler bu etkisiz top mermileri karşısında daha da şımararak bütün gelişmelere rağmen Bağlar’ı terk etmeyen Müslüman ahaliyi acımasızca katletmeye başladılar. Bunun yanında kalenin ikmal yolu olan kuzey tarafındaki köyleri de yağmalayarak Cevdet Beyi ricata mecbur bırakmak istiyorlardı. Fakat Ermeniler heyecanla kalkıştıkları bu girişimlerini hep Rusların gelişi üzerine kurduklarından hiç vakit kaybetmeden bir heyet oluşturarak derhal Rus yardımının gelebilmesi, Rusların Van’ı bir an önce işgal edebilmesi için gönderdiler.[188] Bunun yanında zaman kazanabilmek için İtalyan konsolosunu Spordoni’yi Cevdet Beyin niyetini ve son durumunu öğrenmek için kaleye gönderdiler. Cevdet Bey asilerin derhal silahlarını bırakarak teslim olmalarını, Rusların onlara fayda vermeyeceğini söyledi. Spordoni ise  “Ermeniler silaha sarıldılar sa hükümeti ikna etmek içindir. Zira askerlik adı altında Ermeniler imha olunacakları konusunda son derece korkmaktadırlar. Onun için Ruslar gelip onları kurtarana kadar silahlı direnişleri sürecektir.” Diye söyleyerek Ermenilerin niyetini Cevdet Beye bildirdi.[189] Spordoni bütün yabancı konsolosların ve misyoner temsilcilerinin de bu şekilde düşündüğünü söyleyerek Ermenilere gereken hakların artık verilmesi gerektiğini de söyledi. Ve Cevdet Beye diplomatik nota verdi. Spordoni’den başka Amerikan misyoner merkezinin temsilcisi olan Dr. Clarence Ussher’de Ermenilerin temsilcisi olarak Cevdet Bey ile görüşmüş, Cevdet Beyi Ermeni isyanına karşı almış olduğu tedbirlerden dolayı adeta fırçalayarak Ermenilere gereken bağımsızlığın verilmesini sert bir nota ile bildirmiştir.[190] Dr. Clarence Ussher bununla da kalmayarak Cevdet Beyin “Ermenilerin kökü kazılmalı, eğer bir Müslüman bir Hıristiyan’ı saklarsa önce onun evi yakılacak sonra Hıristiyan onun gözü önünde öldürülecek sonra o Müslüman kendisi ve ailesi de öldürülecek” diye talimat verdiği yalanını Ermeniler arasında yayarak galeyanın üst noktaya çıkmasını sağladı.[191] Dr. Ussher Cevdet Beyin Aygestan’a top atışını önleyebilmek için Ermenilerin rasgele yüksek binalara Amerikan bayrağı çekmesini sağlayarak bu binaların Amerikan Devleti’nin malı olduğunu dolayısıyla buralara gelecek zararın diplomatik bir krize neden olacağını hesaplıyordu. Bunun yanında Cevdet Bey Dr. Ussher’in niyetini bildiği için topları Amerikan misyoner teşkilatının merkez binasına çevirdi ve böylece Ussher’in Ermenileri desteklemesinin önüne geçebilecekti. Fakat Van’ın savunmasında bulunan Rafael de Nogales bunun bir diplomatik krize sebebiyet vereceğini söyleyerek topların nişanını değiştirdi.[192]

Ermeni isyanı alabildiğine cereyan ederken şehrin etkisiz toplarla bombalanması neticesi Amerikan bayrağı çekilen bazı binalar ufak tefek hasara uğrayınca Dr. Ussher çok kaba bir üslup ile kaleme aldığı mektubu Cevdet Bey’e iletti. Cevdet Bey ise verdiği cevapta “Şimali Amerikan Misyonerleri, Ermenileri hükümet aleyhine tahrik ve teşvike devam ettikleri sürece ve Amerikan bayraklarını rast gele sağa sola astıkları müddetçe ve ihtilalciler bu binalarda saklandıkları müddetçe şehir sistematik bir şekilde bombalanacaktır.” Diye cevap verdi.[193]

25 Nisan 8 Mayıs tarihleri Arasındaki isyanın ikinci dönemi Ermenilerin cesaretinin Ruslardan gelen haberlerle daha da kuvvetlendiği görülmektedir. Bu arada Ermeniler Cevdet Beyin top atışlarından beklediklerinden daha az zayiat verildiğini görünce saldırılarını daha da şiddetlendirdiler. Ermeniler küçük bir fabrika inşa ederek burada oluşturdukları dökümhanede top döktüler ve silahları için mermi imal ederken topları içinde top güllesi dökmeyi başardılar. Bir kimya öğretmeni yaptığı çalışmalarla barut imal etmeyi başardığı gibi artık basit bombalar da yapılıyordu. 80 civarındaki siperlerin sayısı her geçen gün arttırılıyor, yeni yaptıkları topu deneyerek askerin üzerinde müthiş bir psikolojik heyecan oluşturuyorlardı. Ermeniler kendilerinden o kadar emindiler ki tüm bu faaliyetlerini resimleyerek belgeliyorlar, böylece isyanın sonucundan oldukça emin bir şekilde kuracakları devlet için resmi evrak arşivini şimdiden kuruyorlardı.[194]

Cevdet Bey, Ermeni yazarlarını ve onları destekleyen katliam çığırtkanlarını adeta yalanlarcasına köylerden komitalara mensup olup ta Aygestan’a yardıma gelmek isteyen halkın şehre girmesine onları katliama tabi tutmadan izin verdi.[195] Bu sefer Ermeniler akın akın şehre gelen bu Ermenilerin üzerine ateş ederek onları şehre sokmadılar. Bir çoğu ölen bu Ermenilerden ancak bir kaçı yara almadan kaçarak Müslümanlara sığınarak canını kurtarabildiler.[196]  

Ermeniler kendilerinden emin bir şekilde Müslüman mahallelerini lağımlayarak yakıp yıkarken Cevdet Beyin artık dayanacak gücü kalmamıştı. Cevdet Beyin yanında bulunan Kürt gönüllüleri en ufak bir bahanede bırakıp kaçmışlar, hatta Ermeniler Nogales komutasında çarpışan Müslüman kuvvetler arasında “sizi bir Hıristiyan komuta ediyor” diye tahrik ederek onları isyana teşvik bile etmiştir. Cevdet Bey gelişmelerin iyi gitmediğini görerek Ermenilere teslim olmaları konusunda bir heyet gönderdi ve Eznik Vartabet ile görüşüldü. Bu heyette Şerif Bey ve Osmanlı Bankası Van şubesi müdürü Alcardi vardı. Bu görüşmelerde Ermenilerin gözünün hiçbir şeyi görmedikleri anlaşılmıştır.[197]

Van’daki ev ev, sokak sokak boğaz boğaza yapılan çarpışmaların anlatılması oldukça uzun bir ayrıntıyı gerektirmektedir. Cevdet Bey Rusların Van’a oldukça yaklaştıklarını görünce gölde beklettiği gemiler vasıtasıyla şehrin Müslüman halkını 16 Mayısta tahliyeye başladı. 18 Mayısta Daşnaksagan Kheco, Ashod Melik Mousyan, Deli Ghazar ve Dro komutasındaki Ermeni gönüllülerden oluşan alaylar General Nikolayev ile beraber Van’a girdiğinde artık Van’ı savunacak kimse kalmamıştı. Kaçabilenler kaçmış geride kalanlar ise Ermenilerin insafına terkedilmişlerdi.[198]

Aram Manukyan Rus orduları Kafkasya komutanı Daşkof tarafından Van valisi olarak tayin edilerek yeni bir sistem kurarak memurlarını Ermenilerden seçmesini bildiriyordu.[199] Tüm Van Ermeni bayraklarıyla donatılarak bayram yapılmaya başlanırken Aram Manukyan isyan başlangıcında oluşturduğu geçici Van hükümeti şimdi fiiliyata geçirme fırsatını ele geçirmişti. İhtilal Ermeniler için 70 gün Van’da hükümet tesis etmelerine fırsat verdi. Ruslar Malazgirt’te Osmanlı kuvvetlerine yenilince acilen Van’ı terk etmeğe karar verildi. 31 Temmuz 1915 te ancak yanlarına birkaç günlük yiyecek alabilen Ermeniler Van’ı ateşe verip terketmek zorunda bırakıldılar. Bitlis, Van ve civarında Ermeni komitalarına inanan inanmayan tüm Ermeniler zorla Revan’a doğru hareket ettiler. Bu kafile yollarda Kürt eşkıyaların baskınlarında binlerce can kaybı verdiler.[200]

Planlı bir şekilde organize olan Van ihtilal örgütü amacına ulaştığı bir sırada meydana gelen gelişmeler neticesinde Van’ı ter etmek zorunda kalmış olmalarına rağmen Van 1918 de ancak Türklerin eline geçebilmiş, Aram Manukyan ise Van’da elde ettiği tecrübelerle Ermenistan devletini kurmayı başarmış ve 29 Ocak 1919 yılında tifüsten ölünceye kadar bu devletin iç işleri bakanı olmuştur.

 


[1] Richard G. Hovannisian, Armenian Van/ Vaspurakan, California 2000, s. 211.
[2] Asılsız Ermeni İddialarına karşı internet ortamında tek ve en kapsamlı çalışma FORSNET tarafından yapılmaktadır.  FORSNET’in yaptığı çalışmalara
www.ermenisorunu.gen.tr adresinden ulaşılabilir.
[3] Salim Cöhce, "Ermeni Kimliği hakkında Bir Değerlendirme" Yakın Tarihimizde Kars ve Doğu   Anadolu Sempozyumu, Ankara 1991, s. 95
[4] Hasan Oktay, Türk-İslam Dünyasına Karşı Ermeniler-Moğollar-Papalık, 1243-1300, Van  1995, s. 35. (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi)
[5] Dickran Kouymjian, “Visual Percpektions of Van Through Travel Accounts”, içinde Armenian Van/ Vaspurakan, California 2000, s. 153-170; Hüsamettin Yıldırım, “Rusların Van Üzerindeki Emelleri”, Yakın Tarihimizde Van Uluslararası Sempozyumu, Van 1990, s. 244. 
[6] Kardeş katli ile ilgili son derece çarpıcı bir çalışma için bakınız, Mehmet Akman, Osmanlı Devletinde Kardeş Katli, İstanbul 1997.
[7] Mustafa Akdağ, Türk Halkının Dirlik ve Düzenlik Kavgası, (Celali İsyanları), Ankara 1999.
[8] Türkiye’deki Amerikan Protestan misyonerlerinin faaliyetleri için bakınız, Uygur Kocabaşoğlu,  Kendi Belgeleriyle Anadolu’daki Amerika, İstanbul 1989;George E. White, Bir Amerikan Misyonerinin Merzifon Amerikan Koleji Hatıraları, İstanbul 1995; Bu misyonerlerin Ermeni meselesindeki rolü için bakınız, Seçil Akgül, “Amerikalı Misyonerlerin Ermeni Meselesindeki Rolü, Atatürk Yolu, Ankara 1988, sayı 1,
[9] Anahide Ter Minasyan, “Ermeni Kaynaklarına Göre Yüzyılın Başında Van”, Modernleşme Sürecinde Osmanlı Kentleri, İstanbul 1999, s. 121.
[10] Kemal Beydilli, “1828–29 Osmanlı-Rus Savaşında Doğu Anadolu’dan Rusya’ya Göçürülen Ermeniler”, Türk Tarihi Belgeleri Dergisi,  Ankara 1987, XIII/17, s370–382; Celile Celil, XIX. Yüzyıl Osmanlı İmparatorluğunda Kürtler, Ankara 1992; Garo Sasuni, Kürt Ulusal Hareketleri ve 15. Yüzyıldan Günümüze Ermeni-Kürt ilişkileri, İstanbul 1992; Avrianof, XIX. Asırda Rusya-Türkiye-İran Muharebeleri, Türk-İran-Rus Kürtlerini Vaziyet-i Hazıraları, Ankara 1926. 
[11] Ermeniler Van’da 21 okul açmışlardır. Azmi Süslü, Ermeniler ve 1915 Tehcir Olayı,  Ankara 1990, s. 48. Bu okullarda 1323 erkek, 554 kız öğrenci 59 öğretmen tarafından okutulmaktaydı. 
[12] Cevdet Küçük, Ermeni Meselesinin Ortaya Çıkışı, İstanbul 1984, s. 100.
[13] M. Kalman, Batı-Ermenistan (Kürt İlişkileri) ve Jenosid, İstanbul 1994, s. 40–41.
[14] Osman Karabıyık, Türk-Ermeni Münasebetleri, İstanbul 1984, s. 58; Türkkaya Ataöv, “Ermeni Terörizminde Silah Sağlanması: Osmanlı Belgelerine Dayalı Gerçekler”, Uluslararası Terörizm ve Uyuşturucu Madde Kaçakçılığı, Ankara 1984, 163–171.
[15] Cevdet Küçük, age, s. 101. Karahaç cemiyeti tam bir gizli tedhiş örgütü olarak çalışmış, gerçekleştirdiği eylemler oldukça kanlı ve gizli olmuş, düşmanlarını ismi üzerine önce bir kara haç işareti basıp sonrada öldürdükleri için bu ismi aldıkları ileri sürülmektedir.
[16] M. Kalman, age, s. 41.
[17] Hratch Dasnabedıan, History of the Armenian Revolutionary Federation Dashnaktsutiun 1890/1924, s. 205. (İstanbul doğumlu olan Mıgırdıc Portakalcıyan Van’da öğretmenlik yaparken (1878–1881) oluşturduğu Ermeni ayrılıkçı grubu Van isyanlarında oldukça etkili olmuşlardır. Marsilya’ya yerleşen Mıgırdıc orada Ermeni milli duygularını geliştirebilmek için bir edebiyat dergisi çıkarmıştır. 
[18] Van’daki Armenakan hareketinin incelenmesi açısından son derece önemli bir çalışma için bakınız, Aardak  Darbininian, Hay Azadakragan, Charjman Areren, houcher (1890-1940) Paris 1947.
[19] Anahide Ter Minassian, “1876–1923 Döneminde Osmanlı İmparatorluğunda sosyalist hareketin doğuşunda ve gelişmesinde Ermeni topluluğun rolü”, Osmanlı İmparatorluğunda Sosyalizm ve Milliyetçilik, derleyen M. Tunçay, Erich Jan Zürcher, İstanbul 1995, s. 167.
[20] M. Kalman, age, s. 41.
[21] Nejat Göyünç, Van, İ.A., XIII, s. 504.
[22] Kemal Beydilli, “1828–29 Osmanlı-Rus Savaşında Doğu Anadolu’dan Rusya’ya Göçürülen Ermeniler”, Türk Tarihi Belgeleri Dergisi,  Ankara 1987, XIII/17, s. 370–382.
[23] Salim Cöhçe, “Büyük Ermenistan Kurma Projesi”, Ermeni Araştırmaları, Ankara 2001, I, s.92.
[24] Hasan Oktay, Revan Hanlığı, Malatya 1995. ( Yayınlanmamış doktora tezi)
[25] Ali Aslan, “Rusların Güney Kafkasya’da Yayılmasında Ermeni Ecmiadzin Katogigosluğu’nun Rolü”, Kafkas Araştırmaları, İstanbul 1996, II, 19–38; Ali Aslan, “Ecmiyazin Ermeni Katogigosluğu’nun Osmanlı ve Rus Kontrolündeki Statüsü”, Kafkas Araştırmaları, İstanbul 1996, II, 39–51; Davut Kılıç, “Rusya’nın Doğu Anadolu Siyasetinde Ecmiyazin Kilisesinin Rolü, (1828–1915)”, Ermeni Araştırmaları, Ankara 2001, II, 49–64.
[26] Ali Karaca, Anadolu Islahatı ve Ahmet Şâkir Paşa, İstanbul 1993, s. 130.
[27] Hüseyin Nazım Paşa, Ermeni Olayları Tarihi, I-II,  Ankara 1994. (Bu eser BOA YEE, Kısım 36, evrak 131, zarf, 152, karton no 10 numarada kayıtlı iki ciltlik vesikaların aslına sadık kalınarak yapılan neşriyattı.)
[28] Ahmet Şakir Paşa’nın Anadolu ıslahatı projesi olarak uygulamaya koyduğu çalışmaları hakkında çok güzel bir çalışma için bakınız, Ali Karaca, Anadolu Islahatı ve Ahmet Şâkir Paşa, İstanbul 1993; Ayrıca Ermeniler bu tutumlarıyla tehcir sürecine nasıl gidildiğinin anlaşılması açısından bakınız, Ali Karaca, “Tehcire Giden Yolda Ermeni Meselesine Bir Çözüm Projesi ve Reform Müfettişliği, (1878-1915)”, Ermeni Meselesi Üzerine Araştırmalar, İstanbul 2001, s. 9-90; Ali Karaca, “ Türkiye’de Ermeniler İçin Yapılan Reformlar (Örtülü Bir İşgale Doğru) ve Tehcir Gerçeği, (1878-1915)” Uluslararası Türk-Ermeni İlişkileri Sempozyumu, İstanbul 2001, s. 107-170.   
[29] Hratch Dasnabedian, History of the Armenian Revolutionary Federation Dashnaktsutiun 1890/1924, s. 176. 
[30] Hratch Dasnabedian, History of the Armenian Revolutionary Federation Dashnaktsutiun 1890/1924, s. 176.
[31] Christopher, J. Walker, Armenia, The Survival of a National, London 1980, s. 206.
[32] Bogos Odabaşyan, Sarkis Porseghian, ve Sarkis Vana isimlerini kullanan Sarkis 1906-1908 yılları arasında Van ve civarında komitacılık yaptıktan sonra dünyanın bir çok şehrini Ermeni propagandası için gezdi 1915 de İstanbul’da öldü. Bakınız, Hratch Dasnabedıan, History of the Armenian Revolutionary Federation Dashnaktsutiun 1890/1924, s. 204.
[33] Doğu vilayetlerinden sık sık İstanbul Patriklik merkezine ve Ermeni gazetelerine olmamış olayları olmuş gibi gösteren haberler gönderiliyor, böylece doğu soronu canlı tutuluyordu.
[34] Van Valisi Bekir Sami Bey ile Şeyh Hamit paşa arasında geçen şu konuşma Osmanlı başkentinin Ermeni meselesine bakışıyla bizzat Ermenilerle beraber yaşayan ve Ermenilerin içine düştüğü son hali iyi görebilen bölge insanının tavrını göstermesi açısından son derece önemlidir: “Ermeniler sizden arazi değil istiklal istiyorlar ve siz de onları bu sevdadan vaz geçiremezsiniz, yakın bir atide bunlara cephe tutmak zorunda kalacaksınız. Ve Müslüman halkı fazla darıltmayın çünkü ancak bu halk vasıtasıyla Ermenileri bertaraf edebilirsiniz.” İbrahim Arvas, Tarihi Hakikatler, Ankara 1964, s. 6.
[35] Bkz.
http://www.ermenisorunu.gen.tr/turkce/makaleler/makale19.html
[36] BOA İrade-i Dahiliyye, 25.
[37] Hüseyin Çelik, Görenlerin Gözüyle Van’da Ermeni Mezalimi, Van 1996, s. 77. (Van'da Ermeni zulmünü yaşayarak görenlerle yapılan röportajlardan meydana gelen bu kitapta hatıralarını anlatan Hamit Camuşcu Ali Rıza Paşanın Mirmiranlık rütbesiyle Van’a tayin edildiğini söyler. Mirmiranlık hem askeri hem de mülki idarenin başı demektir. Bkz. M. Z .Pakalın, Osmanlı Tarih Deyim ve Terimleri Sözlüğü, II, 545.)
[38] BOA İrade-i Dahiliyye, 46/1
[39] BOA İrade-i Dahiliyye, 46/1
[40] BOA İrade-i Dahiliyye, 46/2
[41] Ermeni Komitelerinin A’mal ve Harekat-ı İhtilaliyesi, İstanbul 1332, s. 256; Faiz Demiroğlu, age,s 53.
[42] Faiz Demiroğlu, age, s. 53.
[43] Faiz Demiroğlu, age, s. 54.
[44] BOA İrade-i Dahiliyye, 55.
[45] BOA İrade-i Dahiliyye, 55.
[46] BOA İrade-i Dahiliyye, 35
[47] BOA İrade-i Dahiliyye, 72/1
[48] Hüseyin Çelik, age, s. 78.( Hamid Camuşcu'nun anlattıkları)
[49] Faiz Demiroğlu, age, s. 55.
[50] İsmine karahaç basmak gizli faaliyet yapan komitelerde faaliyetlerin açığa çıkmasını önlemek için komite mensuplarını ve ya komite için tehlike arz eden şahısları susturmak için öldürmeye karar vermektir.
[51] Hüseyin Çelik, age, s. 78.
[52] Ergünöz Akçora, “Yaşayanların diliyle Van ve Çavresinde Ermeni Mezalimi” Yakın Tarihimizde Van Uluslararası Sempozyumu Van 1990, s. 157.(Mehmed Reşid’in anlattıkları); Aram’ın bu çalışmaları semeresini vermiş olacak ki YYÜ yetkilileri Ermeni meselesinde araştırma yapmak isteyenleri binbir hile ile müstafi addederek bu meselenin aydınlığa kavuşmasının engelleyerek Ermenilere rüşvet karşılığı kolaylık sağlayan Van memurlarından pek farklı davranmamaktalar.
[53] Faiz Demiroğlu, age, s. 565.
[54] Ergünöz Akçora, age, s. 157. (Mehmed Reşid’in anlattıkları)
[55] BOA Y. MTV., 307/152, lef 4.
[56] Hüseyin Çelik age, s. 78.
[57] BOA Y. MTV., 307/152, lef 2
[58] BOA Y. MTV., 307/152, lef 3
[59] BOA Y. MTV., 307/152, lef 4
[60] BOA Y. MTV., 308/2, lef 2; BOA Y. MTV., 307/164, lef 1.
[61] BOA Y. MTV., 307/164, lef 1.
[62] BOA Y. MTV., 307/152, lef 1.
[63] BOA Y. MTV., 307/164, lef 2.
[64] BOA Y. MTV., 307/164, lef 2.
[65] BOA Y. MTV., 307/164, lef 2.
[66] Garo Sasuni, Kürt Ulusal Hareketleri ve 15.YY’dan Günümüze Ermeni Kürt İlişkileri, İstanbul 1992, s. 214;Yakalananlar arasında Rus uyruklu eylemcilerinde bulunduğu Rusya’nın Van konsolosu tarafından bir raporla Rus sefirine gönderilmiştir. Raporda “Dün aramalar başladı. Bütün ihtiyat tedbirleri alınmıştır. Muhbir (Davit) sayesinde 12 fedai mukavemetsiz yakalandı; yer altı su tesisatında saklanmışlardı. Bunlardan biri liderdir ve aynı zamanda Davit’in katili (Dacat) dir. Çok sayıda evrak bulundu. Makamların enerjik tedbirleri sayesinde tam olarak düzen sağlandı. Silahlar ve diğer üç lider ise henüz bulunamadı. Rivayete göre tutuklananlar arasında Rus tebaalılar da bulunmaktaymış. Onlara karşı nasıl hareket edeceğim. Hürmetle direktiflerinizi beklemekteyim.”  Diyerek durumu büyük elçiden sormaktadır. Rusya Dış politika Arşivi, Siyasi Kısım, nr. 113, 7/20 Mayıs 1908, s. 51 den naklen Yusuf Halaçoğlu, Ermeni Tehciri ve Gerçekler/ 1914–1918) Ankara 2001, s. 37.
[67] Aykut Kansu, 1908 Devrimi, İstanbul 1995, s. 79–80.
[68] Akut Kansu, age, s.67–80.Kansu Adliyeci Ali bey ile Ali Rıza Paşayı karıştırmıştır.
[69] Faiz Demiroğlu, age, s. 54.
[70] Hüseyin Çelik age, s. 77; Ergünöz Akçora, age, s. 157.
[71] Cumhuriyetin Ellinci Yılında Van, İstanbul 1973, s. 116.
[72] Aydın Talay, age, s. 120.
[73] Hüseyin Çelik “Ali Paşayı Vurdular”, İhlâl Finans Van Turizm ve İş Rehberi, İstanbul 1998, s. 59. (Ali Paşanın komiteciler tarafından öldürüleceğini bile bile Van’dan ayrılması onun görevden alınmasına karşı gizli bir tepkisi olarak değerlendirebiliriz. Zira Ermeni komitecileri kendilerine karşı sert tedbirler alan eski Van Valisi Bahri Paşaya Trabzon’da suikast düzenleyerek öldürmeye çalışmışlardır.2 Ekim 1893. BOA YEE; 36/131/152 lef127; BOA YEE, 36/131/152 lef 231.)
[74] Abdulkerim Abdulkadiroğlu, “Ermeni Katliamını Sergileyen bir Belge Daha”, Türk Kültürü, Ankara 1991, S. 329, s. 432; Van Kütüğü, Ankara 1992, s. 571. (Ölümünden çok sonra dikilen ve bugün okunamayacak derecede silinen mezar taşındaki Latin harfleriyle yazılan kitabenin tarihi yanlışlıkla 1907 yazılmış olması lazımdır.  Zira Ali Paşa’nın yerine atanan Ferit Paşanın atanma tarihi 20 Ekim 1908 dir. Ali Paşa yeni vali şehre gelmeden buradan ayrıldığına göre 20–30 Ekim tarihleri arasında Van’dan ayrılmış olmalıdır. Batum’a ise en iyimser tarihle Kasım ayının sonlarına doğru ulaşması gerekir.  Mevsimin kış olduğu geminin 15 günde ancak Sinop önlerine gelmesinden bellidir. Dolayısıyla Ali Paşa’nın öldürülme tarihi 1908 Kasım ayının son günleri ile Aralık ayının ilk günleri içerisinde aramak daha uygundur. Van Valiliğinin bu mütevazı mezarı bir anıt mezar haline getirmelidir. Zira geçenlerde mezarı ziyarete gittiğimde mezar tanınamayacak hale geldiği müşahede edilmiştir.)
[75] Ragıp Memişoğlu, “Van’da Ermeni Mezalimi” İki Nisan Gazetesi Van 12 Nisan 1974
[76] Anahide Ter Minassian, “1876–1923 Döneminde Osmanlı İmparatorluğunda sosyalist hareketin doğuşunda ve gelişmesinde Ermeni topluluğun rolü”, Osmanlı İmparatorluğunda Sosyalizm ve Milliyetçilik, derleyen M. Tunçay, Erich Jan Zürcher, İstanbul 1995, s. 189–90.
[77] H. H. Huşabadum, Daşnakzutyun 1890–1950,  Boston 1950, s. 572–579.
[78] Anahide Ter Minassian, “1876–1923 Döneminde Osmanlı İmparatorluğunda sosyalist hareketin doğuşunda ve gelişmesinde Ermeni topluluğun rolü”, Osmanlı İmparatorluğunda Sosyalizm ve Milliyetçilik, derleyen M. Tunçay, Erich Jan Zürcher, İstanbul 1995, s. 189–90.
[79] Osman Karabıyık, Türk-Ermeni Münasebetleri, İstanbul 1984, s. 74; Patrik Nerses’in faaliyetleri için bakınız, Erdal İlter, Ermeni Kilisesi ve Terör, Ankara 1999.
[80] Bu çalışmalara bir örnek olarak, Hayri Mutluçağ, İzmir Ermeni İhtilal Komitesi ve Terör, İstanbul 1986.
[81] Ermeni Komitelerinin A’mal ve Harekat-ı İhtilaliyesi, İstanbul 1332, s. 262. Akdamar Kilisesi katibi olan bu Oseb aynı zamanda muallim olarak görev yapmakta olup, sonraki yıllarda yine faaliyetlerine devam ettiğinden tekrar tutuklama kararı çıktığında Gevaş bölgesinde Ermeniler arasında isyan çıkmış ve 2. Van isyanı denilen ve sonuçta Van’ın Ermeniler tarafından işgal edilmesine sebep olan gelişmeler olmuştur.
[82] Anadolu’dan İstanbul’da Ermenice yayınlanan bir çok Ermeni gazetesine bu meyanda haberler gelmekteydi. Bu haberlerin doğruluğu incelenmeden neşredildiğinden istenmeyen bazı olaylar oluyordu. Bunu üzerine Bab-ı Ali yazışmaları kontrol altına alabilmek için önce nahiye müdürlüğüne, oradan kazaya ve oradan da vilayet yoluyla Bab-ı Aliye bir meratip yoluyla gelmesini ve oradan doğruluk derecesi incelendikten sonra neticelendirilmesine karar vermiştir. Tasvir-i Efkâr, 29 Mart 1909 tarihinde bu konu ile ilgili geniş bir yazı yayınlanmıştır.
[83] Artık Ermeniler sıkı bir şekilde örgütlenerek işi ihtilal boyutuna getirmişlerdir. Ali İhsan Gencer, “İhtilalci Ermenilerin Kaza İhtilal Teşkilatı Talimatnamesi”, Tarih Enstitüsü Dergisi İstanbul 1987, XIII, 577–596. Bu talimatname 1909–1910 yıllarında Van’da görev yapmış olan Miralay Mehmet Fuad Bey tarafından Bitlis’te ele geçirilmiştir. Hayri Mutluçay, İzmir Ermeni İhtilal Komitesi ve Terör, İstanbul 1986; Hasan Oktay, “Taşnak Partisi Van Şubesinin 5i Kongresi”, Yeni Türkiye, Ankara 2001,  Yıl 7, sayı (Mart-Nisan) 38, s. 822–831. Ayrıca Ermenilerin Osmanlı coğrafyasında çıkardığı isyanlar için bakınız, Belgelerle Ermeni Sorunu, Ankara 1992.
[84] Ermeni komitecilerinin isteklerine cevap vermeyen ve Taşnak komitesinin kilise üzerindeki baskılara boyun eğmeyerek kilisenin asli ve tarihi vazifesi ile varlığını sürdürmesi konusundaki ısrarı üzerine Rahip Arsin Gevaş’ta Ermeni komitecileri tarafından öldürülmüştür.
[85] İhtilali gerçekleştirebilmek için komite her türlü yola başvurduğu gibi ilk uygulama zorla para toplamak şeklinde gerçekleşmiştir. Komitacılara para vermeyen Ermeni zenginlerinden öldürülenlerin listesi bir hayli yekûn tutmaktadır.
[86] BOA DH MUİ, 55-1/54-2 Gevaş kaymakamı Ali Rıza beyin Van Valiliğine 26 Mayıs 1909’da gönderdiği fezleke suretidir.
[87] BOA DH MUİ, 55-1/54-4. Van vali vekili ve kumandanı Mirliva Mehmet Beyin 30 Mayıs 1909 tarihli yazısı.
[88] BOA DH MUİ, 55-1/54-5.
[89] BOA DH MUİ, 55–1/54–8.
[90] BOA DH MUİ, 55–1/54–6.
[91] BOA DH MUİ, 55–1/54–8.
[92] BOA DH MUİ, 55–1/54–14.
[93] BOA DH MUİ, 55–1/54–15.
[94] Vaspurakan Ermeniler tarafından Van’a verilen isimdir.
[95] Taşnaksutyun Ermeni ihtilal cemiyetleri ittifakı manasına gelir. Altan Deliorman, Türklere Karşı Ermeni Komitacıları, İstanbul 1975, s. 23.
[96] Taşnak komitesinin neşrettiği gazete, dergi ve risaleler için bakınız, H. H. Huşabadum, Daşnakzutyun 1890–1950, Boston 1950, s. 572–579; Anahide Ter Minassian, “1876–1923 Döneminde Osmanlı İmparatorluğunda sosyalist hareketin doğuşunda ve gelişmesinde Ermeni topluluğun rolü”, Osmanlı İmparatorluğunda Sosyalizm ve Milliyetçilik, derleyen M. Tunçay, Erich Jan Zürcher, İstanbul 1995, s. 189–90.
[97] BOA DH MUİ, 55-1/54-13.
[98] Bkz.
http://www.ermenisorunu.gen.tr/turkce/makaleler/makale13.html
[99] Teotik Salnamesi, İstanbul 1911, s. 253; Türk belediyeciliğinin tarihi gelişimi hakkında bakınız; İlber Ortaylı, Tanzimattan CumhuriyeteYerel Yönetim Geleneği, İstanbul 1985, s. 9;  Mehmet Ali Gökaçtı, Dünyada ve Türkiye’de Belediyecilik, İstanbul 1996; İlhan Tekeli, Türkiye’de Belediyeciliğin Gelişimi, Ankara 1982.
[100] BOA DH MUİ, nr. 23–2/23–1
[101] Kapamacıyan efendiye 2 Şubat 1908 de ihsanda bulunulmuştur. BOA İrade Taltifat, 1325. Za/ 111.
[102] Teotik Salnamesi, İstanbul 1911, s. 253;Y. Çark, Türk Devleti Hizmetinde Ermeniler, İstanbul 1953, s. 175; M. Sadi Koçaş, Tarihte Ermeniler ve Türk Ermeni İlişkileri, İstanbul 1990, s. 124.
[103] Taşnaksutyun örgütü, Ermeni ihtilal cemiyetleri ittifakı olarak Balkanlardaki ayrılıkçı çeteleri örnek alarak 1890 da Tiflis’te kuruldu ve kısa zamanda İstanbul, Erzurum ve Van’da şubeler açarak faaliyete başladı. L. Nalbantyan, The Armenian Revolutionary Movement: The Development of Armenian  Political Parties Through The Nineteenth Century Los Angeles 1963, s. 442; Firuz Kazemzadeh, Russia And Britain in Persia 1864-1914, a Study in Emperialism, London 1968, s. 527;  Nejat Göyünç, Osmanlı İdaresinde Ermeniler, İstanbul 1983, s. 65; Mim Kemal Öke, Ermeni Meselesi, İstanbul 1986, 95; Cevdet Küçük, Ermeni Meselesinin Ortaya Çıkışı, İstanbul 1984, s. 100; M. Sadi Koçaş, Tarihte Ermeniler ve Türk Ermeni İlişkileri, İstanbul 1990, 153; Komitenin siyasi yönü için bakınız Anahide Ter Minassian, “1876-1923 Döneminde Osmanlı İmparatorluğunda sosyalist hareketin doğuşunda ve gelişmesinde Ermeni topluluğun rolü”, Osmanlı İmparatorluğunda Sosyalizm ve Milliyetçilik, derleyen M. Tunçay, Erich Jan Zürcher, İstanbul 1995, s. 163-238;
[104] 1873 de Vanlı Khrimian Hairik İstanbul patriği olarak tayin edildikten sonra Ermeni meselesini taşradan İstanbul’a oradan da Avrupa elçilikleri nezdine taşıyabilmeyi hedeflemişti. Böylece başlayan tertip ve kundaklamalar hızla Anadolu’ya yayılmış olduğundan bu olaylardan en fazla nasibini Van almış oldu. Bakınız Frederic Macler, Autour de L’Armenie, Paris 1917, s. 183 den naklen Yves Ternos, Ermeni Tabusu, İstanbul 1993, s. 58; ayrıca Patrik Khrimyan’ın faaliyetleri için bakınız, Esat Uras, Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi, Ankara 1996; Kamuran Gürün, Ermeni Dosyası, Ankara 1988; Erdal İlter, Ermeni Kilisesi ve Terör, Ankara 1999.
[105]  BOA DH SYS 109/2–1.
[106]  BOA DH SYS 109/2–1.
[107] BOA DH SYS 109/2–3 (Genelde ihtilalci örgütlerde bu tip kararlara oldukça sık rastlanmakta olup Ermeni tedhiş örgütlerinde ise uygulama isim üzerine kara haç basılarak infaz süreci başlatılıyordu. Bunun yanında Van’da ilk kurulan Ermeni tedhiş örgütlerinden birinin ismi de “Karahaç”tır.
[108] Ermeni Komitelerinin Amal ve Hareketi İhtilaliyesi, Ankara 1983, s. 250; Ermeniler Anadolu’da faaliyetlerini sürdürürken bir taraftan da İstanbul’da kendilerine yüz vermeyen dindaşı Ermenileri katlediyorlardı. Avukat Haçik, Gedikpaşa kilisesi başpapazı Dacad Vartabet, tüccar Karagözyan, kandilci Onnik, Apik Uncuyan, polis memuru Markar, Meclis-i ruhani üyesi Mampre Vartabet, Hacı Dikran Mıgırdıc Tütüncüyan Ermeni çeteciler tarafından katledilen yüzlerce Ermeni’den sadece birkaçıdır. Altan Deliorman, Türklere Karşı Ermeni Komitecileri, İstanbul 1975, s. 31.
[109] BOA DH SYS 109/2–2.
[110] Anahide Ter Mınassıan, “Ermeni Kaynaklarına Göre Yüzyıl Başında Van”, Modernleşme Sürecinde Osmanlı Kentleri, İstanbul 1999, s. 118.
[111] Anahide Ter Mınassıan, age, s. 118; Bağlar mahallesi şehrin doğusunda 7 km uzunluğunda 3 km genişliğinde bağlık bahçelik bir alanı oluşturuyordu. Evleri bahçe içerisinde kalın ve yüksek duvarlar çeviriyor, evleri birbirine bağlamak için bahçeleri sulamada kullanılan Urartulardan kalma sulama kanallarıyla rahatlıkla evler ve bahçeler arasında gizli geçitler oluşturuluyordu. Bu bölge daha sonra Van isyanında kale gibi kullanılarak direniş noktasının oluşturmuştur. Bakınız, M. Kalman, Batı-Ermenistan (Kürt İlişkileri) ve Jenosid, İstanbul 1994, s. 116; La Defense Heroigue de Van (Anonyme) Geneve 1916; Yves Ternos, age, s. 268. Van’da Ermenilerin isyanı esnasında Türk kuvvetlerinde görevli Venezuella uyruklu Nogales Mendez’in anlattıkları için bakınız; Kaymakam Hakkı, Hilal Altında dört Yıl ve Buna Ait Bir Cevap, İstanbul 1931; Mehmet Necati Kutlu, Türkiyede Bir Gezgin Şövalye Nogales Mendez, İstanbul 2000.
[112] BOA DH SYS 109/2–2.
[113] Avrupa devletlerinin vilayet-i sitte ve genel valilik heves ve uygulamaları için bakınız. Ali Karaca, “Türkiye’de Ermeniler İçin Yapılan Reformlar ( Örtülü Bir İşgale Doğru) ve Tehcir Gerçeği (1878–1915), Uluslararası Türk-Ermeni İlişkileri Sempozyumu, İstanbul 2001, s. 152.
[114] Ergünöz Akçora, Van ve Çevresinde Ermeni İsyanları, 1896–1916, İstanbul 1994.
[115] Belediye başkanının oğlu da Taşnak komitesine sempati besliyordu. Dolayısıyla komitenin gönderdiği şahısları tanıma ihtimali fazladır, bunun yanında komite bütün gizli çalışmasına rağmen reisin oğlu babasına karşı yapılan bu suikastı deşifre ederek komiteyi ele vermiştir. Hatta başkanın oğlu tarafından öldürüldüğü ile ilgili bilgiler olayın olduğu esnada küçük yaşta olanlarla yıllar sonra yapılan röportajlarda anlatılmış, fakat olayın dehşeti karşısında derin hissiyata kapılan halkın kulaktan kulağa bu olay anlatılırken hadisenin içerisine destansı halkıyat karışmasından ibarettir. İşin gerçeği yukarıda anlatıldığı gibidir.  “Bunlar kendilerine hizmet etmeyen Ermenileri de yaşatmıyorlardı. Mesela burada Ermenilerden bir belediye başkanı vardı. İsmi yanılmıyorsam Kafanaciyan olacak, bu onlara pek taraftar olmadığından onu oğluna öldürttüler.” Ergünöz Akçora, “Yaşayanların Diliyle Van ve Çevresinde Ermeni Mezalimi” Yakın Tarihimizde Van Uluslararası Sempozyumu, Van 1990, s. 151. “Belediye başkanının oğluna içki içirterek babasının üzerine gönderip öldürttüler”, Hüseyin Çelik, Görenlerin Gözüyle Van’da Ermeni Mezalimi, Van 1996, s. 70.
[116] BOA DH SYS 109/2–2.
[117] BOA DH SYS 109/2–3.
[118] BOA DH SYS 109/2–11.
[119] BOA DH SYS 109/2–15,16.
[120] Hasan Oktay, “Valiler Eskiden de Hedefti”, Tarih ve Medeniyet, İstanbul 1999, sayı 62, s. 60–63.
[121] BOA DH SYS 109/2 (II. Meşrutiyetin ilanından sonra devletin şahsına karşı işlenen siyasi suçlardan idam cezası almış olmasına rağmen salıverilmeleri kolluk kuvvetlerinin şevkini kırdığı gibi çetecilerin cesaretini arttırmıştır.)
[122] BOA DH SYS 109/2–15. Van on birinci kolordu kumandanı Cabir paşa İstanbul’a çektiği bir telgrafta adı geçen şahısların şu an yakalanmasının herhangi bir fayda sağlamayacağını bildirip münasip zaman beklemesi Van’da gelişen Ermeni ihtilalci Taşnak mensuplarını adeta cesaretlendirmiş ve olayları körüklemiştir.
[123]  BOA DH SYS 109/2–15,16.
[124] BOA DH SYS 109/2–12–13–14.
[125] BOA DH SYS 109/2–10/1
[126] Belgelerle Ermeni Sorunu, Genelkurmay ATASE yayını, Ankara1992, s. 125.
[127] Belirli bir ideolojik kesimin tarihe ne gibi yön vermek istiyorsa ona göre bilgi sunulması hakkında bakınız, Tamer Akçam, Türk Ulusal Kimliği ve Ermeni Sorunu, İstanbul 1994, s. 220.
[128] Halk nezdinde daha evvel bu tür olaylara karışanlara gerekli cezanın verilemediği kanaati oluştuğundan Kapamacıyan olayına karışanlar için de gerekli cezanın verilemeyeceği görüşü hakimdi. Hatta bu kanaat Van’da görev yapan resmi zevat için de geçerlidir.  BOA DH SYS 109/2–11.
[129] BOA DH SYS 109/2–4.
[130] BOA DH SYS 109/2-7a
[131] BOA DH SYS 109/2–6
[132] BOA DH SYS 109/2–8
[133] BOA DH SYS 109/2-7b.
[134] Edgar Granville, Çarlık Rusyasının Türkiyedeki Oyunları, Ankara 1967, 75.
[135] Osmanlı Mebusan Meclisi Reisi Halil Menteşe’nin Anıları, (Yayına hazırlayan İsmail Arar) İstanbul 1986, s. 169.
[136] Halil Menteşe’nin Anıları, s. 167–172; Ali Karaca, “Türkiye’de Ermeniler İçin Yapılan Reformlar (Örtülü Bir İşgale Doğru) ve Tehcir Gerçeği, (1878–1915)” Uluslararası Türk-Ermeni İlişkileri Sempozyumu, İstanbul 2001, s. 154.   
[137] Edgar Granville, Çarlık Rusyasının Türkiyedeki Oyunları, Ankara 1967,65.
[138] Ali Karaca, “Türkiye’de Ermeniler İçin Yapılan Reformlar (Örtülü Bir İşgale Doğru) ve Tehcir Gerçeği, (1878–1915)” Uluslararası Türk-Ermeni İlişkileri Sempozyumu, İstanbul 2001, s. 155.   
[139] Ali Karaca, “Türkiye’de Ermeniler İçin Yapılan Reformlar (Örtülü Bir İşgale Doğru) ve Tehcir Gerçeği, (1878–1915)” Uluslararası Türk-Ermeni İlişkileri Sempozyumu, İstanbul 2001, s. 156.   
[140] Matteos Eblighation, A Life Within the Life of My Nation, Beyrut 1987, s. 113–114.
[141] Halil Menteşe’nin Anıları, s. 169; Ali Karaca, “ Türkiye’de Ermeniler İçin Yapılan Reformlar (Örtülü Bir İşgale Doğru) ve Tehcir Gerçeği, (1878–1915)” Uluslararası Türk-Ermeni İlişkileri Sempozyumu, İstanbul 2001, s.158.
[142] BOA HR SYS, 2284/1,lef. 87.
[143] Aram Turabyan, Les VolotairesArmeniens Sous Les Drapeaux Francais,  Maseille 1917, s. 6 dan naklen Kamuran Gürün, Ermeni Dosyası, İstanbul 1988, s. 257; Ermeniler Van olaylarında kendilerinin masum olduğunu ve Ruslarla kesinlikle işbirliği yapmadıklarını hiçbir zaman kabule yanaşmadıklarından bu konuları kendileri dile getirir ise pek inandırıcı olamayacaklarını da iyi bildiklerinden çeşitli milletlerden yazarlara bu konular hakkında kitaplar yazdırmaktadırlar bunlardan birisi Fransız Yves Ternon’dur. Ternon, Ermeni Tabusu, isimli kitabında “Rus ordusunda Ermeni gönüllülerinin varlığı iddiasıyla birlikte, sözde Van isyanı, Türklerin kendilerini aklamada öne sürdükleri en sarsıcı kanıtı oluşturmaktadır. Oysa bu kanıt bütün yönleriyle uyduruktur” s. 267; Ermeniler şimdi de bir Türkiyeli olan Tamer Akçam’ı kullanmaktadırlar.
[144] BOA DH ŞFR, 44/68, Dahiliye Nezareti Emniyet-i Umum Müdürlüğünden Van Vilayetine 28 Ramazan 1332 tarihli çekilen telgraf.
[145] BOA DH ŞFR, 45/166,
[146] BOA DH ŞFR, 46/37; 29 şevval 1332 tarihinde Emniyet-i Umum Müdürlüğünden Van valiliğine gönderilen şifre.
[147] BOA DH ŞFR, 46/107, 8 zilkade 1332 tarihli Emniyet-i Umum Müdürlüğünden Van valiliğine gönderilen şifre.
[148] BOA DH ŞFR, 45/115.
[149] BOA DH ŞFR,45/114.
[150] BOA DH ŞFR, 40/119, 11 zilkade 1332 tarihli Emniyet-i Umum Müdürlüğünden Van valiliğine gönderilen şifre.
[151] BOA DH ŞFR, 46/20, 12 zilkade 1332 tarihli Emniyet-i Umum Müdürlüğünden Van valiliğine gönderilen şifre.
[152] BOA DH ŞFR, 46/152, 14 zilkade 1332 tarihli Muhaberat-ı Umumiye Dairesinden Van valiliğine gönderilen şifre.
[153] Belgelerle Ermeni Sorunu, s. 206–207.
[154] BOA DH ŞFR, 47/60.
[155] Kamuran Gürün, age, s. 262.
[156] Belgelerle Ermeni Sorunu, s.207.
[157] Belgelerle Ermeni Sorunu, s.207.
[158] BOA DH ŞFR, 45/170. Tahsin bey daha önce Makedonya’da valilik yaptığından Eşkıya hareketleri konusunda oldukça tecrübelidir.
[159] BOA MM İrade, 7385/1 Enver Paşanın eniştesi olan Cevdet bey de Tahsin bey gibi Makedonya’da görev yapmış oldukça tecrübeli bir devlet adamıdır. Ermeniler Cevdet beyin almış olduğu tedbirler yüzünden rahat hareket edemediklerinden Cevdet Bey hakkında türlü iftiralar üretmişlerdir.
[160] BOA DH ŞFR, 48/7.
[161] BOA DH ŞFR, 48/85;  Belgelerle Ermeni Sorunu, s. 208.
[162] BOA DH ŞFR, 48/166, 8 Safer 1333 tarihli şifre. (Van’da halâ Ermenilerin bütün eziyet, zulüm ve katliamlarına rağmen Ermeni muhibbanı bulunması oldukça düşündürücüdür)
[163] BOA DH ŞFR, 48/188
[164] Ergünöz Akçora, age, s. 157.
[165] Belgelerle Ermeni Sorunu, s.208.
[166] Aydın Talay, Yıkılan Bir Şehrin Anatomisi, Van 1996, s. 119.
[167] Gayrimüslim Osmanlı vatandaşlarının askerlik serüvenleri için bakınız, Ufuk Gülsoy, Osmanlı Gayrimüslimlerin Askerlik Serüveni, İstanbul 2000. 
[168] Chrıstopher, J. Walker, Armenia, The Survival of a National, London 1980, s. 206.
[169] Ahmet Rüstem Bey, Cihan Harbi ve Türk-Ermeni Meselesi, İstanbul 2001, s. 125; Ufuk Gülsoy, age, s. 67.
[170] Chrıstopher, J. Walker, Armenia, The Survival of a National, s. 205
[171] Hratch Dasnabedıan, Hıstory of the Armenıan Revolutıonary Federatıon Dashnaktsutıun 1890/1924, s. 211; La Defense Heroigue de Van (Anonyme) Geneve 1916, s. 29;Dikran Baghdasarian, “ The Self-Defense of Shadakh” Hırenık 1931,yıl 9, cilt 11, sayı 3, sayfa 56.
[172] Hovhannes Ter Martirosian, Mets Depkere Vaspurakanum 1914–1915 Tvakannerim, Erivan 1917, s. 166–167; Ermeniler bu olayı Vali Cevdet bey in planladığını ileri sürerek taşkınlıklarını iyice ileri seviyeye taşıdılar. Hratch Dasnabedıan, Hıstory of the Armenıan Revolutıonary Federatıon Dashnaktsutıun 1890/1924, s. 202. Cevdet Bey olaylar yatışsın diye bölgeye heyet gönderip yolda onları öldürtecek kadar basiretsiz olabilir mi bu konu şimdiye kadar Türk araştırıcılar tarafından hiç gündeme getirilmemiştir. Ermeniler önce bir yalan uyduruyorlar sonra da buna kendileri inanarak bütün iddialarını bunun üzerine bina ediyorlar. Van ile ilgili yazdıkları bütün senaryolar bu şekildedir. 
[173] Aydın Talay, Yıkılan Bir Şehrin Anatomisi, Van 1996, s.121; Ergünöz Akçora, Ermeni İsyanları, s. 170.
[174] Van civarındaki manastırların konumu ve durumları hakkında bakınız, M. Thıery, “Manısteres Armenıens du Vaspurakan”, Revue de Armenia, Paris 1969, cilt II-VI, Ayrıca Dir manastırının kale gibi düşünülen ek inşası konusunda Osmanlı devleti ile İran arasında diplomatik görüşmeler sonucu durdurulmuş, daha sonra gizlice yeniden bu inşaat bitirilmiştir. Bu konudaki yazışmalar için bakınız, BOA Yıldız Hususi, 264/170; 265/136.
[175] Onnik Mkhıtaryan, Vani Herosamarte, Sofya 1930, s. 29.
[176] Onnik Mkhıtaryan,  age, 48. Bu toplantı 18 Nisanda yapılmıştır dolayısıyla Ermenilerin iddia havada kalmaktadır. Yani Tehcir kararıyla Ermeniler isyan etmemiş,  isyan neticesinde tehcir kararı çıkmıştır. Hratch Dasnabedıan, Hıstory of the Armenıan Revolutıonary Federatıon Dashnaktsutıun 1890/1924, s. 111.
[177]Hratch Dasnabedıan, Hıstory of the Armenıan Revolutıonary Federatıon Dashnaktsutıun 1890/1924, s. 111. Armenak Ekaryan (Yekarian) Ramkavar partisine mensup bir ihtilalcidir. Chrıstopher, J. Walker, Armenia, The Survival of a National, s. 205
[178] Ermeni Komitelerinin A’mal ve Harekat-ı İhtilaliyesi, İstanbul 1332, s.208. (Bu bilgiler Ermeniler geri çekilirken Van’da bıraktıkları evraklardan elde edilmiştir.)
[179] Anahida Ter Minasyan, “Van 1915”, Armenian Van/Vaspurakan, Californiya 2000, s.227–228.Görüldüğü gibi bu hazırlıklar sistematik bir şekilde yapılmaktadır. Dolayısıyla Ermeniler günümüzde yapmış oldukları neşriyatta ve çevirdikleri Ararat filminde iddia ettikleri olaylar tamamen propagandaya yönelik uydurma iddialardır. Ermeniler Van’da Rusların desteği ile kurmayı planladıkları devletin alt yapısını oluşturmuşlar ve Osmanlı devletinin içinde bulunduğu durumdan en iyi istifade etme yolunu seçip isyan etmişlerdir. 
[180]- Hovhannes Ter Martirosian, Mets Depkere Vaspurakanum 1914–1915 Tvakannerim, Erivan 1917, s. 167–168.
[181] Haykakan Sovetagan  Hanragitaran, cilt 11, s. 55-56.
[182] Hovhannes Ter-Martirosyan, (A-Do), Metz Depkere Vaspurakanum 1914–1915, Tvakannerin, Erivan 1917, s. 224.
[183] Anahida Ter Minasyan, age, s. 230. (Bu çarpışmalarda Ermeniler istedikleri diplomatik skandalı gerçekleştiremeyince Amerikan Konsolosluğunu kendileri yıkmışlar ve bu binanın çektikleri fotoğrafını Van ile ilgili yaptıkları bütün neşriyatlarda boy boy yayınlamışlardır.)
[184] Anahida Ter Minasyan, age, s. 230
[185] Ermeni Komitelerinin Amal ve Hareketi İhtilaliyesi, s.206–207.
[186] Belgelerle Ermeni Sorunu, s. 214–215.
[187] Anahida Ter Minasyan, “Van 1915”, Armenian Van/Vaspurakan, s. 238.
[188] Mkrtich H. Nersisian, Genotsid Armian v Osmanskoi İmperii, Erevan 1982, s. 280–281.
[189] Hovhannes Ter Martirosian, Mets Depkere Vaspurakanum 1914–1915 Tvakannerim, Erivan 1917, s. 171; Onnik Mkhıtaryan, Vani Herosamarte,  s. 47; A. Do, s. 261.
[190] Clarence D. Ussher, An American Physican in Turkey, Boston 1917, s. 239.
[191] Clarence  D. Ussher, An American Physican in Turkey, 244.
[192] Rafael de Nogales, Hilal Altında Dört Sene, İstanbul 1931, s. 24
[193] Rafael de Nogales, Hilal Altında Dört Sene, s. 32
[194] Anahida Ter Minasyan, age, s. 234
[195] Clarenve D. Ussher, An American Physican in Turkey, s. 240; La Defense Heroigue de Van (Anonyme) Geneve 1916, s. 132; Onnik Mkhıtaryan, Vani Herosamarte, s. 65; Chrıstopher, J. Walker, Armenia, The Survival of a National, s. 208.
[196] Rafael de Nogales, Hilal Altında Dört Sene, s. 32. Nogales bu olay karşısında şaşkınlığını gizlemeyerek gayrı bu muameleden bir Hıristiyan sıfatıyla çok hiddetlendim bu gayrı insani adamlar(İhtilalci Ermeniler) yiyeceklerini bunlara taksim etmemek için kendi ailelerini ve çocuklarınıkurşunla öldürmekten korkmuyorlardı. Bunun üzerine ben de Ermenilere (Aygestan’a) ateş açtırdım. Ermenilerin sığındıkları binalar tarumar oluncaya kadar ateşe devam ettim.
[197] Defanse Heroique de Van, s. 45.
[198] Taşnak, Hınçak ve Ramkavar Ermenilerinin Van’da Müslüman ahaliye yaptığı eziyet, işkence ve zulümler için bakınız, Arşiv Belgelerine Göre Kafkaslar’da ve Anadolu’da Ermeni Mezalimi, I-IV, Ankara 1995; Faiz Demiroğlu, Van’da Ermeni Mezalimi, Ankara 1995; Ergünöz Akçora, Van ve Çevresinde Ermeni İsyanları, 1896–1916, İstanbul 1994; Ergünöz Akçora, “Yaşayanların Diliyle Van ve Çevresinde Ermeni Mezalimi” Yakın Tarihimizde Van Uluslararası Sempozyumu, Van 1990;  Hüseyin Çelik, Görenlerin Gözüyle Van’da Ermeni Mezalimi, Van 1996; Kaymakam Hakkı, Hilal Altında dört Yıl ve Buna Ait Bir Cevap, İstanbul 1931; Van olaylarının Ermeni perspektifi açısıyla anlatımı için bakınız, M. Kalman, Batı-Ermenistan (Kürt İlişkileri) ve Jenosid, İstanbul 1994, s. 116; La Defense Heroigue de Van (Anonyme) Geneve 1916; Yves Ternos, Ermeni Tabusu, İstanbul 1993; Tamer Akçam, Türk Ulusal Kimliği ve Ermeni Sorunu, İstanbul 1994; Tamer Akçam, İnsan Hakları ve Ermeni Sorunu, İstanbul 1994.
[199] Ergünöz Akçora, age, s. 198.
[200] Garo Sasuni, Kürt Ulusal Hareketleri ve 15.YY’dan Günümüze Ermeni Kürt İlişkileri,  s. 246

 ----------------------
* Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tarih Bölümü,Van -
- ERMENİ ARAŞTIRMALARI, Sayı 5, Bahar 2002
            Tavsiye Et

   «  Geri
Yorumlar