Anasayfaİletişim
  
English

Kitap Tahlili: Her Yönüyle Ermeni Sorunu

Doç. Dr. Yücel ACER*
ERMENİ ARAŞTIRMALARI, Sayı 5, Bahar 2002

 

Yavuz ÖZGÜLDÜR; Ali GÜLER; Suat AKGÜL ve Mesut KÖROĞLU.
Ankara, Kara Harp Okulu Yayınları, 2001. 370 s. Kaynaklar, Ekler (Fotoğraflar), ISBN yok.

Tarihleri boyunca çoğu zaman bir başka devletin yada imparatorluğun egemenliği altında yaşamış Ermenilerin, Osmanlı egemenliği altında 600 yıl boyunca durumlarından uzun süre memnun kaldıkları genelde kabul gören bir görüştür. Osmanlı da azınlık kavramı etnik esastan ziyade din ve mezhep esasına dayandırılmakta ve bu çerçevede azınlık gruplara (cemaatlere) hak ve ayrıcalıklar tanınmakta, hatta kendi içlerinde önemli oranda örgütlenmelerine ve kendi toplumlarına ilişkin işleri idare etmelerine izin verilmekteydi. Bu durumun Ermeni toplumu için tatminkar olduğunu gösterir önemli gerçeklerden birisi, bu toplumun kendilerine ‘sadık millet’ dedirtecek kadar Osmanlı devletine bağlılık göstermiş olmalarıdır.

Özetlenen bu pozitif tabloya rağmen Osmanlı da bir ‘Ermeni Sorunu’nun ortaya çıktığını görmek oldukça şaştırıcı bir durum olsa gerek. Daha şaşırtıcı olanı da, böyle bir milletin Türkiye Cumhuriyeti döneminde ve günümüzde de Dünya kamuoyunun gündemine sokulmaya çalışılan bir “Ermeni soykırımı” iddiası ve Ermeni terörü gibi birçok değişik yönüyle hala bir “sorun” olmaya devam ediyor olmasıdır.

Şüphesiz ki bu şaşırtıcı durumun gerisinde kendine özgü sebepler ve unsurlar bulunmakta ve sorunun anlaşılmasında bu unsurların incelenmesi büyük önem taşımakta. Ermeni sorununun çeşitli yönlerden günümüzde de devam etmesi, bu sebeplerin açıklanması ve tahlilinin günümüzde de öneminin devam ettiğini gösterir önemli bir kanıtıdır. Kara Harp Okulu’ndaki bir grup akademisyen tarihçi subay tarafından hazırlanmış “Her yönüyle Ermeni Sorunu” adlı çalışma bu açıdan şüphesiz önem taşımakta.

Göze çarpan ilk unsur, çalışmanın Ermeni tarihine fazla yer ayırmadığıdır. Bu konu, daha ziyade Ermeni tarihinin genel hatlarını özetleyen kısa ve genel bir bölüm olarak düzenlenmiştir. Bu çerçevede Ermenilerin kökenine ilişkin iddialar yansıtılmış ve Ermenilerin tarihi gelişimine ilişkin önemli noktalar sıralanmıştır. Aynı biçimde Selçuklu döneminde Ermenilerle ilişkiler ve bu dönemde Ermenilerin durumuna da çalışmada fazla yer ayrılmamıştır. Yine bu dönem Ermenilerle ilişkilere ve Ermenilerin Selçuklu egemenliği altında sahip oldukları konuma ilişkin özetleyici genel noktalar yansıtılmakta. Bu noktada vurgulanan, daha Selçuklular döneminde başlayan Ermeniler üzerinde Türk hakimiyetinin belirgin pozitif unsurlar taşıdığı ve Ermenilere çeşitli kültürel, dini ve sosyal haklar tanındığıdır. Zira, Selçuklular döneminde gayrimüslimlere gösterilen belirgin bir hoşgörünün olduğu bir gerçekti.

Çalışmada, Ermeni tarihine ve Selçuklu dönemi Ermenilerin statülerine ayrıntılı yer verilmemesi aslında çalışmanın maksadı ve içeriği açısından bakıldığında bir eksiklik olarak değerlendirilmemeli. Çalışmanın isminin de yansıttığı gibi incelemeye tabi tutulan her yönü ile Ermeniler değil fakat Osmanlı ve Türkiye açısından bir “sorun” olarak her yönü ile Ermeniler dir. Dolayısı ile amaç, özellikle Osmanlılar ve Türkiye Cumhuriyeti açısından Ermeni sorununu, önemli yönleri ile inceleme konusu yapmak olarak algılanmalıdır. Bu doğrultuda doğal olarak, Osmanlı döneminde Ermeniler çalışmada önemli bir yer tutmakta ve hemen her önemli unsur yansıtılmakta. Bu açıdan bakıldığında çalışmanın içeriği, ismi ile vaat ettiği geniş kapsamı yansıtır gözükmekte.

Çalışmanın Osmanlı dönemi ile ilgili olarak yer verdiği ilk meseleler, Osmanlı da gayrimüslimlerin hukuki durumları, Ermenilerin bu bağlamda dini, eğitsel, ve diğer kültürel hakları olmakta. Öte yanda, özellikle Ermenilerin günümüzde ön plana fazlaca çıkarmadıkları bir Osmanlı siyasi hayatında ve devlet hizmetinde Ermenilerin rolü gerçeği incelenme konusu yapılmış ve örneğin Osmanlı Mebussan Meclisinde Ermenilerin önemli sayıda vekil bulundurdukları da belirtilmiştir. Türk ve Ermeni toplumları arasında bu yakın ve iyi münasebetlerin sonuçta Türk kültürünün Ermeniler üzerinde önemli izler yarattığına da bir kısım ayrıntı ile değinilmiştir.

Çalışmada değinilen bir diğer konu, Ermenilerin Osmanlı döneminde ekonomik ve demografik durumlarıdır. Ekonomik durumları ile ilgili olarak oldukça ayrıntılı bilgiler verilmekte, Ermenilerin iç ve dış ticarette, tarım, sanayii, ve madencilikte ve para, kredi ve faiz alanlarında Osmanlı ekonomisi içerisindeki ne denli bir yere sahip oldukları belirtilmekte. Ermenilerin vergi ve meslek konularında da durumları bu çerçevede inceleme konusu olmakta.

Öte yandan, bugün bile Ermeni soykırımı iddiaları nedeni ilse sık sık gündeme gelen Osmanlı Ermenilerinin nüfus durumu ayrı bir inceleme konusu olarak ayrıntılı bir biçimde incelenmekte. Bu çerçevede, birçok dönemler boyunca Osmanlı Devleti’nin nüfusunu, nüfusun dinlere ve cemaatlere göre dağılımını yansıtan birçok tablo ve rakamlar sunulmakta ve Osmanlı Ermenileri spesifik olarak incelenmekte. Ermeni soykırım iddiaları açısında önemi nedeni ile özellikle 1914 yılı nüfus durumu ve dağılımı birçok kaynağa referans yapılarak yansıtılmakta. Yine bu çerçevedeki önemi nedeni ile Batı Anadolu vilayet ve sancakları nüfus durumu ayrıca inceleme konusu yapılmakta. Sadece Osmanlı kaynaklarına değil, aynı zamanda Kirkor Zöhrap (takma adıyla, Marcel Leart) gibi Ermeni tarihçilerinin ve Ermeni Patrikhanesi’nin istatistiklerine de yer verilmekte.

Osmanlı’nın özellikle Batılı devletlerin zorlaması ile giriştiği ıslahat hareketleri çalışmada doğal olarak önemli bir yer tutmakta. Bu çerçevede Misyonerler ve Emperyalizm ile Osmanlı Ermenileri arasındaki bağ ön plana çıkarılmakta. Dolayısı ile, Osmanlıda bir Ermeni meselesinin ortaya çıkmasında, bu unsurlar ve Ermeni kilisesinin rolü vurgulanmakta ve çeşitli Ermeni patriklerinin şahsi faaliyetlerine ayrıca yer verilmekte. Tabi ki Ermeni okulları ve cemiyetlerinin rolü de geniş yer bulmakta.

Temelde ortaya bu güçlerce çıkarılmış Ermeni sorununun devamında geniş yer tutan bir Ermeni terörü ve bunları gerçekleştiren Hınçak, Daşnak (Taşnaksutyun) gibi terör örgütleri çalışmada da önemli yer bulmakta. Daha da ötesi, çeşitli isyan, ayaklanmak, ve şiddet olayları ile Ermenilerce çok çeşitli yörelerde yaşayan Osmanlı halkının nasıl ve ne çapta bir kıyıma ve katliama uğratıldığına da değinilmekte.

Doğal olarak 1915 tehcir kararı ve gerisindeki ve uygulanmasındaki gerçekler oldukça ayrıntılı bir biçimde ortaya konmakta. Tehcire tabi tutulmuş Ermenilerin ihtiyaçlarının karşılanması, malları ve mülkleri, nüfusları, tehcir sonrası durum ve geri dönüş kararnamesi, tehcir karşısında Ermenilerin ve Batılıların tutumları gibi önemli konulara bu çerçevede yer verilmekte.

Ermeni sorununun Osmanlı ile birlikte sona ermediği gerçeği ile paralel olarak, çalışma, Milli Mücadele döneminden başlayarak Ermenilerin ve Ermeni sorununun durumunu incelemeye almakta. Bu bağlamda, Lozan Konferansı sırasında “Ermeni yurdu” gibi Ermeni iddiaları ve Ermeni meselesine ilişkin tartışmalar, Lozan Antlaşmasından günümüze Ermeni sorunu gibi konular gündeme getirilmekte.

Günümüzde Ermeni sorununun önemli yönleri çalışmanın son kısmında ayrıntısı ile ele alınmakta. İkinci Dünya Savaşı esnasında Ermeni faaliyetleri, sözde soykırımı Dünya kamuoyuna yayma çabaları, Ermeni terör örgütlerince gerçekleştirilen eylemler, bu terör örgütlerine verilen destekler ve Ermeni terörü ve Japon Kızıl Ordusu (JRA) ve PKK bağlantıları son kısımdaki önemli alt başlıkları olarak ortaya çıkmakta. Nihayet, günümüzde Ermeni sorununun Türkiye-Ermenistan ilişkilerine nasıl yansıdığı Ermeni sorununun bir diğer yönü olarak incelenmekte.

Ermeni sorununun bütün önemli yönlerini değişen ayrıntılarda yansıtan bu çalışma aynı zamanda geniş bir kaynak da kullanmış gözükmekte. Saygın Türk ve yabancı tarihçilerin çalışmaları ve arşiv belgeleri bunlar arasında önemli yer tutmakta. Belki de eleştirel açıdan yaklaşıldığında belirtilebilecek bir eksiklik birincil nitelikte kaynakların nispeten az olması olabilir. Fakat, çalışmanın asıl işlevinin Ermeni sorununun önemli bütün yönlerini toplu bir biçimde sunmak olduğu kabul edilirse, yinede bunun önemli bir eksiklik olmayacağı düşünülebilir. Sonuçta okuyucu, güvenilir kaynaklardan derlenmiş bir Ermeni sorunu anatomisi ile buluşmanın kolaylığı ile karşı karşıya bulunmakta.

 ----------------------
* Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Öğretim Üyesi,Çanakkale -
- ERMENİ ARAŞTIRMALARI, Sayı 5, Bahar 2002
            Tavsiye Et

   «  Geri
Yorumlar