Anasayfaİletişim
  
English

Ermenistan Sorunu ve Kafkasya'da İngiliz Uygulamaları

Yrd.Doç. Dr. İbrahim Ethem ATNUR*
ERMENİ ARAŞTIRMALARI, 29, 2008

 

 
Öz: Şubat 1918 de başlatılan askeri harekât ile Osmanlı kuvvetleri Kafkasya’ya ulaşıp, bölgede oluşan yeni dengeler çerçevesinde Gürcistan, Azerbaycan ve Ermenistan devletlerinin kurulmasına ciddi katkıda bulundu. Ancak I.Dünya savaşının Osmanlı ve müttefiklerinin aleyhine gelişmesi sonucu, Türk birlikleri Kafkasya’yı boşaltmak zorunda kaldı ve yerlerini İngiliz kuvvetleri aldı. Artık Kafkasya’da hâkim güç İngiltere’dir ve onun politikaları bölgeyi şekillendirecektir.  İngiltere’nin kendi menfaatleri ve hissiyatı doğrultusunda varlığına katkıda bulunmak istediği devlet elbette Ermenistan olacaktı. İngilizler, sınırlarını Türkler ve Almanların oluşturduğunu düşündükleri Ermenistan’ı büyüterek, kendilerince onu “yaşayabilecek” hale getirmeyi düşünmekte, böylece Türkleri tamamen etkisizleştirmeyi hesaplamaktaydı. Bu anlamda Türklerin müstakil hükümetler halinde yaşadıkları Nahçıvan ve Kars bölgeleri, İngiliz birlikleri tarafından işgal edilip, Ermeni yönetimine hediye edildi. “Yaşayabilecek Ermenistan” oluşturulmuş İngilizler ve tabiî ki Ermeniler bu işten gayet hoşnut kalmıştı. Ancak bölgede İngiliz gücüyle Ermeniler lehine bozulan dengeler, kısa süre sonra çoğunluğu oluşturulan Türkler tarafından yeniden eski haline getirilecekti. 

Anahtar Kelimeler: Türkler, Ermenistan, İngiltere, Nahçıvan, Kars 

Abrastract: With the beginning of millitary campaign in the February of 1918, the Ottoman forces reached Caucasus and they made serious contributions to the founding of Georgia, Azebaijan and Armenia according to new devolopments in the region. But, due to the failure of the Ottoman and its allies in the World War I, the Turkish forces had to draw back from the area and the English forces captured the area. Then, the English became the dominant power in the region, after that English politics would shape the future of the area.  Armenia would be the satate to whose existence England wanted to make contributions according to her own interests and policies. The English thought that by exponding the borders of Armenia whose borders had been formed by the Turks and Germans, they would transform Armenia into a “Permanent State” and so the Turks would become completely ineffective in the area. For this reason the areas of Nakhjivan and Kars, in which the Turks lived under independent goverments were invaded by the English and were given to Armenia as presents. “Permanent Armenia” now was founded and so the English and Armenians would be pleased by that. But the composures in the area which were changed for he advantage of Armenia by English power would be replaced by its former status by the Turks who held the majority in the area. 

Key Words: Turks, Armenia, England, Nakhjivan, Kars 

1914 de I. Dünya savaşının başlaması ile birlikte harbe Ekim sonu itibariyle dâhil olan Osmanlı Devleti için en önemli cephelerden biri Kafkasya oldu. Sarıkamış mağlubiyeti ardından Ocak 1916 da taarruza başlayan Ruslar, Türkiye’nin doğusunda büyük bir sahayı işgal etti. Ancak Rusya’da Şubat ve Ekim ihtilalleri sonucu sistemin değişmesi, savaşa hayır propagandası ile Rus askerlerinin Türk topraklarını ve Kafkasya’yı boşaltması, bölgede yeni oluşumların ortaya çıkmasını sağladı. Kafkasya’da Azeri, Gürcü ve Ermeniler Maverayı Kafkas Komiserliği’ni oluşturup yeni bir güç odağı halinde ortaya çıkarken, doğudan çekilen Rus askerlerinin yerini de Ermeni çeteleri almıştı. Bu son güç odağı, Erzincan’dan Kars ve Van’a oradan Nahçıvan’a uzanan geniş coğrafyada yaşayan Türk halkı için tam bir felaket oldu. Osmanlı Devleti ve müttefiklerinin Sovyet Rusya ile Brest Litovsk Barış görüşmelerini yürüttüğü dönemde, Türkiye’nin doğusundan, Ermeni çetelerinin katliamına maruz kalan Türk halkının feryatları yükselmekteydi. Türk Ordusu’nun da bu duruma kayıtsız kalması elbette mümkün değildi. 

Şubat 1918 de başlatılan ileri harekât ile Osmanlı Devleti, 1828 ve 1914 sınırlarını aşarak bir taraftan Güney Azerbaycan’a, diğer yandan Dağıstan içlerine ulaştı.[1] Ancak savaş sonucu oluşan şartlar, Osmanlı Devleti’nin Kafkasya’dan geri çekilmesini gerektirmekteydi. Yerini İtilaf Devletleri adına İngiltere alacaktı. İngilizler bu anlamda beklenilenden daha hızlı davrandı. Osmanlı kuvvetlerinin tahliyesi sona ermeden önemli merkezler işgal edildi. 17 Kasım 1918 de Bakü ve sonra 22 Aralık’ta Batum İngiliz kontrolüne alındı[2]. İngilizler artık siyasi ve askeri açıdan Güney Kafkasya’nın hâkim gücü idi ve onlar başlangıçta problemlere insancıl bir yaklaşım sergileme kararlılığındaydı. Problemli bölgelerde bulunacak İngiliz askerleri, farklı din ve etnik yapıdaki insanlar arasındaki kin tohumlarını elinden geldiğince kurutma azminde idi. Bu noktada, üzerinde durulacak en önemli konulardan birisi mülteciler meselesi idi ve tabiî ki İngilizlerin ilk düşüneceği, mazlum rolü oynayan Ermeniler olacaktı.  

İngilizlerin, Ermenistan ve Ermeniler hususunda önemli kararları Londra’da şekillenecekti ve bu amaçla savaşın sona ermesinden itibaren, üst düzey devlet adamları arasında tartışmalar yapılmaktaydı. Hedef Ermenistan olsa da, bunun yanında İngiliz menfaatlerinin ön planda tutulacağı aşikârdı. 30 Mayıs 1918’de bağımsızlığını ilan eden ve Erivan merkezli kurulan Ermenistan[3] İngilizler için yeterli değildi[4]. Yeni bir Ermenistan kurulmalıydı. Bu, parçalanmış Avrupa’ya, ABD’ne ve hatta Hindistan’a kadar yayılmış Ermeni ırkı için milli bir ev, Doğu ve Ortadoğu devletleri için ciddi tehlike içeren Türk ideali yani Turancılık için bir set oluşturacaktı[5]. Şayet büyük bir Ermenistan kurulamazsa Türkler, Kafkasya ve Anadolu arasında doğrudan bir bağa sahip olacaktı[6]. Lord Robert Cecil’in ifadesi ile Kafkasya’dan Akdeniz ve Karadeniz’e büyük bir Ermenistan kurulması düşünülürken, bu da İngiltere için bir zorunluluk iken[7] böyle bir ihtimal İngiliz planlarına vurulmuş darbe demekti.  Paris Barış Konferansı’ndaki İngiliz delegasyonu açıkça “Büyük Ermenistan”ı destekliyordu.                              Sınırlar, Osmanlı Devleti’nin altı vilayeti ve Kilikya ile birlikte, doğuda Oltu, Kars, Gümrü, Erivan, Culfa ve Ordubad’ı kapsıyordu[8]. Kafkas Devletleri’nden Ermenistan, İngiliz önerisini tabii olarak içten desteklerken[9], Gürcistan, Azerbaycan ve hatta İran, Kafkasya anlamında benzer, dolayısıyla çatışan isteklerde bulunuyordu. Gürcistan, Lazistan üzerinde hak iddia ediyor, bu arada sorunlu kentler Borçalu ve Ahılkelek konusunda Ermenistan ile çatışıyordu[10]. Azerbaycan tarihi akışta Türklerle meskûn Kars, Batum, Nahçıvan, Şerur-Dereleyez ve Sürmeli ile Eçmiadzin ve Gümrü’nün bazı kısımlarını talep ederek, Ermeni ve Gürcü politikalarına karşı çıkıyordu[11]. İran heyeti ise Kazamzadeh’in ifadesi ile garip ve hayali isteklerde bulunuyordu. Azerbaycan ve Ermenistan sahası önceden beri dini, ırkî, coğrafi ve ekonomik anlamlarda İran’a aitti[12]. Dağılan Çarlık Rusyası’nın toprakları anlaşmazlıklara sebep olmuştu ve bölüşülemiyordu. İngiltere ise bu duruma bir çözüm bulmaya çalışıyordu.  

Kafkasya’daki mevcut İngiliz otoritesi, Tiflis ve Bakü’de bulundurduğu askeri yetkilileri ile Azerbaycan ve Gürcistan’ı siyasi ve askeri açıdan kontrol ediyordu. Gürcistan’ın stratejik konumu ve nispeten yapılandırmasını sürdüren güçlü devlet yapısı, Azerbaycan’ın petrolü, bu ülkeleri önemli kılıyordu. Ermenistan bu haliyle ne stratejik ve ne de ekonomik açıdan hiçbir değer ifade etmiyordu[13]. Ancak İngilizler için, Trans Kafkasya jeo-politiği açısından Ermenistan önemliydi. İngilizler, güçlü komşularına karşı korumak için bu ülkede bulunmak istiyordu. Ermenistan yalnızca İngiliz gücü ile ayakta duracak bir yapıda olmamalıydı. Kendine yeter bir cumhuriyet olması da sağlanmalıydı[14]. Bölgede bulunan Fransız gözlemci A.Poidebard’ın ifadesi ile İngilizlerin hedefi “yaşayabilecek bir Ermenistan” oluşturmaktı[15]. Azerbaycanlı bir yetkili, Tiflis’te İngiliz Generali William Henry Beach’e, Azerbaycan’ın sınırlarını ifade edince, onun “yaşayabilecek bir Ermenistan kalmadığı”ndan şikâyet etmesi de[16] bu politikanın bir ifadesi olsa gerektir. 

Ermenistan, askeri ve ekonomik açıdan hızla ve sağlamca kalkındırılmalıydı. Bunun anlamı, Ermenistan’ı Ermeni istekleri doğrultusunda büyütmekti. Katılacak topraklar sayesinde Ermenistan stratejik ve ekonomik açıdan oldukça güçlenecekti. Üstelik Ermenistan’a dâhil edilecek arazi Türklerin kontrolündeydi. Dolayısıyla Ermenistan güçlendirilirken, tabii olarak İngiliz hedefleri için ciddi tehlike içeren Türkler, etkisizleştirilmiş olacaktı. Bu program işler hale getirilirken petrolünden yararlanılan Azerbaycan da küstürülmemeli, adaletli davranıldığı hissi Türk ahaliye verilmeliydi. 

Kafkasya’daki İngiliz otoritesi, bu anlamda gündemine ilk olarak Ermeni mültecileri meselesini aldı. Hedefte, bağımsız yaşayan Cenub-i Garbi Kafkas Hükümeti ve Nahçıvan Şura Hükümeti vardı. Bu bölgelere ait Ermeni muhacirler yerlerine dönmeliydi. Bu amaçla, ilk planda Zengezor’da yaşayan Nahçıvanlı Ermenilerin evlerine dönme işini çözme görevi W.D.Gibbon’a verildi. Fakat Nahçıvanlılar, Ermeni hücumları önünden kaçarak, Nahçıvan ve İran’a sığınan onbinlerce Müslüman mültecinin acıklı durumu ortada iken, bu teklifi çok sert bir şekilde reddetti[17]. Aynı durum, Kars için de geçerli idi. Onlar da geçmişin acı hatıraları ortada iken bu talebi kabul etmediler. İngiliz subayların bu anlamdaki faaliyetleri netice vermedi[18]. Müslüman mültecilerin yaşadığı dramın İngiliz makamlarınca hemen hemen hiç gündeme getirilmemesi de cidden enteresandı.  

Yaşayabilecek Ermenistan yaratma konusunda Kafkasya’daki İngiliz otoritelerinin ikinci ve en ciddi projesi, Türklerin hâkim olduğu bölgeleri askeri kontrol altına alma girişimi oldu. Tiflis’teki İngiliz subayı General George T.Forestier Walker 8 Ocak 1919’da Ermenistan Dışişleri Bakanı Sirakyan F. Tigranyan ile Kars’ın sivil yönetimi hakkında bir antlaşma imzaladı. Buna göre, Kars Ermenilerin nüfuzu altında olacaktı.[19] Fakat Türkler bu antlaşmayı tanımadı ve Kars’a gelen heyete de ret cevabı verildi[20].  Ancak 13 Ocak 1919’da Albay Clive Erignton Temperley’in askeri vali olarak Kars’a gelmesi önlenemedi. Temperley siyaset gereği halka iyi davranıyordu[21]. Vali, hükümet yetkilileri ile konuşuyor, Ermeni mültecilerin kabul edilmesini istiyordu. Ancak baskı yapacak güçten de yoksundu. Hükümetle yumuşak ilişkilerinden dolayı da az sonra görevinden alındı. Yeni Vali General Verney Asser’di[22]. Asser’in valiliği esnasında Kars’a yeni İngiliz birlikleri gelmekteydi[23] ve yeni vali bir öncekine göre oldukça sertti[24]. 

Güney Kafkasya’da Ermenilerin elde etmeyi en fazla istediği, bu anlamda da devamlı savaştığı fakat başarı gösteremediği Nahçıvan toprakları, İngilizlerin ikinci hedefi oldu. 19 Ocak 1919’da bir İngiliz askeri heyeti Nahçıvan’a geldi. 20 Ocak’ta Milli Şûra Üyeleri ile görüşülüp, birtakım kararlar alındı. 26 Ocak da bir araya gelen üst düzey İngiliz askeri yetkililer, Nahçıvan’da sömürgelerindeki idari yapılanmaya benzer bir İngiliz Valiliği kurmayı kararlaştırdı. Paris Barış Konferansı bölge ile ilgili karar verene kadar, kanun ve düzen korunacaktı. Vali Yüzbaşı F.E.Laughton idi ve o ilk başlarda Ermeni saldırılarına karşı sert davranıyordu. Nahçıvan-Ermenistan sınırında tarafsız saha oluşturup, Türkleri Ermeni hücumlarından kurtarıp kendi idaresine aldı. Onlar için Ermenistan ve Nahçıvan hükümeti arasında bir fark yoktu. Yerli halka gayet iyi davranıyorlardı[25]. Böylece Nahçıvan’da nüfuz kazanmayı düşündükleri bir gerçekti. Zira askeri yapılanmaları Nahçıvan’ı tam olarak kontrole alacak kapasitede değildi. Türk ve Ermeniler arasında eşit davrandıklarını iddia etmeleri aslında tam bir aldatmaca idi. Tarafsız saha kurdukları alan zaten Türklerin kontrolündeydi ve Ermeniler mağlup edilerek bu bölgeden atılmıştı. Ermeni işgali altında bulunan ve Türklerin çoğunluğu teşkil ettiği Iğdır, Aras’ın kuzeyindeki Kamerli ve Uluhanlı ile ilgilenmemeleri aslında onların siyasetini göstermesi açısından ilginçti. 

İngilizlerin Nahçıvan’da bulunması, Kars’ta müstakil bir cumhuriyetin varlığı bu dönemde Ermenileri hayli rahatsız etmekteydi. Dolayısıyla, onlar hem Avrupa’da ve hem de Kafkasya’daki İngiliz makamları nezdinde harekete geçti. Ermenistan yöneticileri, Türklerin Kars’tan Nahçıvan’a kadar organizeli bir hareket içerisinde olduğunu, Ermenistan’ı tehdit ettiklerini, onların Enver Paşa zamanındaki gibi Pan- Turanist hayalini gerçekleştirme amacı güttüklerini ifade etmekteydi. İngiliz güçleri dahi Ermenistan’ı Türklere karşı koruyamazdı. Türkler, İngiliz askeri üzerinde kendi hâkimiyetlerini oluşturmuştu. Ermenistan’ın toprakları elinden alınmakta idi[26]. Ermeniler her zamanki gibi mazlum rolü oynuyor, sürekli olarak olayları abartıyor, çarpıtıyordu. Oysa Kars ile Nahçıvan arasında bir irtibat olması mümkün değildi. Arada Ermenistan vardı. Her iki bölgedeki Türkler de yalnızca mevcudiyetlerini korumaya çalışıyordu. Ne Anadolu’daki ve ne de Kafkaslardaki Türklerin Turan idealini gerçekleştirecek durumu vardı. 

İngilizler Ermeni şikâyetlerini abartılı da bulsa, etkilendikleri bir gerçekti. Onlar da Turancı hareketin yükseleceğinden korkuyordu[27]. İngilizler artık Türklerin Kars’tan Nahçıvan’a yayılmacı politikalarının farkına varmıştı ve bu işte Türk ajanlarının da rolü vardı[28]. General William M.Thomson’un 28 Mart’ta Tiflis’ten Erivan’a gelişi ve Ermeni isteklerine yumuşak bakışı[29], aslında İngiliz askeri makamlarının Ermeni başvuruları doğrultusunda ciddi tedbirler alacağı ve yaşayabilecek Ermenistan’ın artık gerçekleşmek üzere olduğunun işaretiydi. 

Bir paylaşım yapılacaktı ve adil davranıldığı hissinin verilmesi şarttı. Aslında bu anlamda da ilk adım atılmıştı. Paris Barış Konferansı kararına kadar Azerbaycan’ın kontrolünde olan Karabağ ve Ermeni hâkimiyetinde olan Zengezor Azerbaycan’a terk edildi. Ardından Kars, Sürmeli, Şerur ve Nahçıvan Ermenistan’a verildi[30]. Yerasimos’a göre, Thomson, Ermenilere, Karabağ ve Zengezor’u Azerbaycan’a bırakırlarsa, Kars ve Nahçıvan’ın işgalinde onlara yardımcı olmayı vaad etmişti[31]. Ermeniler, kendi kontrollerinde olan Zengezor’u teslim etmedikleri gibi, Karabağ’ın Azerbaycan’a devrine de çok sert tepki gösterdi[32]. 

Kafkasya’daki İngiliz askeri makamları[33] kendi yetkileri doğrultusunda yaptıkları bölüşümü gerçekleştirme görevini General Davie’ye verdi. İşlem 30 Nisan’a kadar bitirilmiş olacak, kontrol Ermenilere devredilince İngilizler çekilecekti[34]. İlk hareket, Kars merkezli Cenub-i Garbi Kafkas Hükümeti için yapılacaktı. General Thomson bu amaçla Kars’ın İngiliz askeri valisini değiştirdi. Vali Preston olmuştu[35]. Ardından Thomson halka yönelik bir beyannâme neşretti. İngilizler Kafkasya’ya asayişi temin için gelmişti ve Cenub-i Garbi Kafkas Hükümeti bu işi gerçekleştirememişti[36]. Aynı gün yani 12 Nisan 1919’da İngilizler Kars’ı resmen işgal edip Cenub-i Garbi Kafkas Hükümeti’ni ortadan kaldırdı[37]. Hükümet üyeleri, bazı mebuslar tutuklandı[38]. Hâkimiyet tam olarak sağlandıktan sonra bölge Ermenilere devredildi[39].

İngiliz plânının ikinci kısmı Nahçıvan’dı. İngiliz Valiliği, Nahçıvan’da olabilecek karşı koymalara karşı halkı silahsızlandırmaya, askeri yapılanmayı dağıtmaya başlamıştı. Bölgeye sevk edilen yeni İngiliz birlikleri de stratejik mevkileri tutuyordu. Bu arada İngiliz askeri makamları ile Ermeni yetkililer Nahçıvan’a Ermeni askeri sevki ve bölgenin Ermenistan’a bağlanma şartlarını kararlaştırdı. Halkın ve Azerbaycan yetkililerinin tepkisi bir netice vermedi. Kars’ta olduğu gibi Nahçıvan’da da halka 3 Mayıs 1919’da bir beyannâme neşredildi. Ardından Ermeni birlikleri Nahçıvan’a yürüdü. Sonuçta 15 Mayıs 1919 tarihi itibariyle bölge Ermenistan’a bağlanmıştı[40]. 

İngiliz taksimatı tamamlanmış, Kafkasya’da Ermeni idealleri, İngiliz süngüsü ile gerçekleşmişti. Her ne kadar İngiliz askeri makamları adaletli davrandıklarına inansalar da gerçek böyle değildi. Azerbaycan’a terk edilen Karabağ zaten Türklerin elinde idi. İngilizlerin bu gerçeği tanıması çok da önemli değildi. Taksimata göre, Ermeni milislerinin kontrolünde olan Zengezor’un Azerbaycan’a bağlanması ise birkaç yazışma dışında, hiç gündeme gelmedi. Kendi silahlı gücü ile Kars ve Nahçıvan’ı Ermeni idaresine terk eden İngiliz makamları, Zengezor konusunda Ermeniler aleyhine harekete geçmedi. Zira böyle bir eyleme niyetleri de yoktu. Onlar hedefleri olan “yaşayabilecek Ermenistan”ı gerçekleştirmiş, Kafkasya ile Anadolu birbirinden koparılmıştı. Türkler artık etkisizdi. Hak, hukuk, demokratik sistemler ile iş başına gelen hükümetlerin ortadan kaldırılması önemli değildi. Ermenistan’a terk edilen bölgelerin nüfus çoğunluğunun Türkler de olması da dikkate alınmadı[41]. Dolayısıyla bu haksız uygulama Türk ahalinin ciddi tepkisi yanında, müttefiklerin hoşnutsuzluğuna da sebep oldu[42]. Ermeni makamları gelişmelerden oldukça memnundu[43]. Nitekim Ermenistan Başbakanı Aleksandr Hatisyan, parlamentoda yaptığı konuşmada, bu memnuniyetini ifade etmekteydi[44]. 

Kafkasya’da “Büyük Ermenistan” gerçekleşmişti. Fakat Amiral Webb’in de düşündüğü ve çekindiği gibi[45] İngilizler çekilince Ermeniler, çoğunluğun Türklerin elinde bulunduğu bölgeleri idare edebilecek miydi? Bu sorunun cevabı kısa zamanda aşikâr oldu. İngilizler çekilme kararı aldı[46]. Kısa sürede İngiliz birlikleri Batum hariç olmak üzere Güney Kafkasya’yı terk etmeye başladı[47]. Ermeni yetkililer çok telaşlanmıştı. Ermenistan’ın zayıflığı ve savunma yetersizlikleri aşikârdı. Türkler her an bu yeni oluşan ortamdan yararlanabilirdi[48]. Bundan dolayı, Ermeni makamları İngiliz çekilmesini engellemeye çalıştı. Uluslararası kamuoyunu da kullanarak Ermenistan’a güç gönderilmesi istendi. Onlara göre, İngiliz çekilmesi Türklere cesaret vermişti ve dolayısıyla Ermenistan korunmalıydı[49]. Avrupa basını da Ermenilere destek verdi. Saygın gazetelerden Times’e göre, Ermenilere milli emellerinin yerine getirileceği vaad edildikten ve onların üzerine Türk milliyetperverlerinin gazabı çekildikten sonra bölge nasıl terk edilebilirdi?[50]  Ancak artık dönüş yoktu. İngilizler, İtalyan ve Amerikalıların bölgeye gelmesini sağlama hususunda gayret sarf edecek ise de bir netice alınamayacaktı.  

Ermeniler kendi hâkimiyet sahalarını kontrol etmek, “yaşayabilecek Ermenistan”ı ayakta tutmak zorundaydı. Ancak bu Türk ahalinin çoğunluğu teşkil ettiği bölgelerde cidden zordu. Nitekim İngilizlerin çekilişinin ardından, Nahçıvan bölgesi ahalisi 20 Temmuz’da Ermenistan’a karşı ayaklandı. Kısa sürede Ermeniler mağlup edildi. Nahçıvan yeniden bağımsızlığını kazanırken, Türk milisler Erivan’a yaklaşıyordu. Hatisyan’ın İngilizlerden asker talebi az da olsa gerçekleşti. Müttefik temsilcileri çok telaşlıydı. Türkleri yatıştırma, arabulma çabaları büyük tepki ile karşılandı. Nahçıvanlılar İngiliz oyununa bir kez aldanmıştı, ikinci olmayacaktı[51]. Artık Nahçıvan bölgesi hürdü ve “yaşayabilecek Ermenistan”ın ciddi bir parçası kopmuştu. Türkler Kafkasya ile iletişim sağlayacak bir koridora sahip olmuş, İngiliz planı yara almıştı.  

28 Eylül 1920 sabahı Türk Ordusu’nun Ermenistan’a yönelik başlattığı harekât, İngiliz planı ve Ermeni ideallerine indirilen ikinci ve son darbe oldu. Kısa sürede Sarıkamış, Göle, Kağızman, Kars, Iğdır ve Gümrü ele geçirildi[52]. 2 Aralık’ı 3 Aralık’a bağlayan gece, Gümrü Antlaşması imza edildi[53]. İngilizler artık siyasi ve askeri sahnede yoktu ve onların süngüleri ile yapay bir şekilde oluşturdukları “yaşayabilecek Ermenistan” ortadan kalkmıştı. Dengelerin yerine oturması tabii olarak İngilizleri üzdü. Nitekim Amiral Sir J.De Robeck, Lord Curzon’a gönderdiği 10 Kasım 1920 tarihli yazıda; “Kemalistler Ermenistan’ı aldılar. Bu bölge bizler için kaybolmuş sayılır. Batum’da da aynı tehlikeye uğramak üzereyiz. Kemalist-Bolşevik başarısından sonra Milliyetçiler Sevr Antlaşması’nı tamamen kabul etmeyeceklerdir” demekteydi[54].  Amiral haklıydı. Zira Kafkasya’da olduğu gibi Anadolu’da da dengelerin yerine oturması, “Büyük Ermenistan” planlarını tamamen ortadan kaldıracaktı. 

--------------------------------------------------------------------------------

*          Makale, 30 Mayıs 1918’de bağımsızlığını ilan eden ve Erivan merkezli oluşan Ermenistan ve İngiltere’nin bu ülkeyi “yaşayabilecek” hale getirme çabaları konusundadır. Kafkasya’dan Kilikya’ya uzanan ve daha sonra Sevres’e yansıyacak İngiliz uygulamaları konu dışı tutulmuştur.  

[1]    Konu hakkında ayrıntılı bilgi için bakınız: Akdes Nimet Kurat, Türkiye ve Rusya, Ankara: Kültür                                                                                                                Bakanlığı Yayınları, 1990; Enis Şahin, Trabzon ve Batum Konferansları ve Antlaşmaları (1917-1918), Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, 2002; Selami Kılıç, Türk-Sovyet İlişkilerinin Doğuşu Brest-Litovsk Barışı ve Müzakereleri (22-Aralık 1917-3 Mart 1918), İstanbul: Dergâh Yayınları, 1998; Erol Kürkçüoğlu, “1918-1920 Türkiye-Azerbaycan İlişkileri”, Yayımlanmamış doktora tezi, Atatürk Üniversitesi, 1994; W.E.D. Allen ve Paul Muratoff, Caucasian Battlefields, A History of the Wars on the Turco-Caucasian Border 1928-1921, London: Cambridge University Press, 1953. 

[2]          Gotthard Jaeschke, “Der Freiheitskampf Des Turkischen Volkes Ein Beitrag Zur Politischen Geschicte Nachkriegszeif” Die Welt Des İslam, Band 14, Brill (Berlin 1932) s. 9, dn. 47; Akaby Nassibian, Britain and the Armenian Question 1915-1923, Newyork: S T Martin’s Press, 1984, s. 153-154; Firuz Kazemzadeh, The Struggle For Transcaucasia (1917-1921), Newyork: Philosophical Library, 1954, s. 165.

[3]          Jean Pierre Alem, L’Armenie, Paris: Presses Universitaires de France, 1962, s.64-65; Sergei Afanasyan, L’Armenie, L’Azerbaidjan Et la Georgie de L’İndependence a’l’instauration du Pouvar Sovietique (1917-1923), Paris: Editions L’ Harmattan,1981, s. 57.

[4]          Lord Robert Cecil’e göre bu devlet, düşmanlar tarafından yaratılmıştı (Tuncer Çağlayan, British Policy Towards Transcaucasia 1917-1921,yayımlanmamış doktora tezi, Edinburg University, 1997, s.171. Dönemin İngiliz politikalarındaki etkili isimlerden Arnold Toynbee de, varlığını Türk ve Almanlara borçlu olan Erivan Cumhuriyetinin tanınmaması gerektiğini öne sürmekteydi (Tolga Başak, İngiltere’nin Ermeni Politikası (1830-1923) Yayımlanmamış doktora tezi, Atatürk Üniversitesi, 2006, s. 223).

[5]          Tuncer Çağlayan, British Policy…, s.171.

[6]          Akaby Nassibian, Britain and…, s.145.

[7]          Tuncer Çağlayan, British Policy…, s.173.

[8]          Akaby Nassibian, Britain and…, s.149.

[9]          Tevfik Bıyıklıoğlu, Osmanlı ve Türk Doğu Hudut Politikası, İstanbul: Harp Akademileri Basımevi, 1958, s.27.

[10]        Tevfik Bıyıklıoğlu, Osmanlı ve…, s.27; Akaby Nassibian, Britain and…, s.155.

[11]        United States of America (USA), National Archives (NA), Paris Peace Conferance, 184.021/10.0263; “Paris’deki Sulh Konferansı’nda Kafkas Azerbaycanı Sulh Heyeti’nin Talebleri”(Çev. Vilayet Guliyev), Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti Makaleler Toplusu, Bakü: Elm,1992, s.176-178; Firuz Kazamzadeh, The Struggle…, s.268.

[12]        Firuz Kazamzadeh, The Struggle…, s.267; Nesib Nesibzade, Azerbaycan Demokratik Respublikası, Bakü: Elm,1990, s.27.

[13]        Akaby Nassibian, Britain and…, s.155.

[14]        Tuncer Çağlayan, British Policy…, s.221, 223.

[15]        A. Poidebard, İran Yolları Mültekasında Seyahat (Çev. Binbaşı Nazmi ve Emin), İstanbul: Matbaa-i Osmaniye,1341, s.112.

[16]        Azerbaycan Cumhuriyeti Milli Devlet En Yeni Tarih Arşivi (MDEYTA), Font.970, Opis.1, Delo.42, List.3-4; İzvestiya, Akademi Nauk Azerbaydjanskoy SSR, İstoriya, Filosofiya, Provo, Bakü: Elm Neşriyyatı, 1990, No:2, s.61.

[17]        Mirza Bağır Aliyev, Kanlı Günlerimiz (1918-1920 Nahçıvan). (Haz.Terlan Guliyev), Bakü: Azerbaycan Devlet Neşriyyatı, 1993, s.104-105; Richard G.Hovannisian, The Republic of Armenia, Vol:I, The First Year, 1918-1919, Berkeley-Los Angeles-London: University of California Press, 1971, s.190.

[18]        Genelkurmay Başkanlığı Askeri Tarih Stratejik Etüd Dairesi Başkanlığı Arşivi (ATASE), İstiklal Harbimiz (İSH)2, 32/130-1; Azerbaycan, 11 Nisan 1919; Fahreddin Erdoğan, Türk Ellerinde Hatıralarım, Ankara: Yeni Matbaa, 1954, s.177; Aydın Hacıyev, Kars ve Aras Türk Respublikalarının Tarihinden, Bakü: Azerbaycan Devlet Neşriyyatı, 1994, s.29-30.

[19]   Antlaşma ile ilgili belge üzerine düştüğü notta Tyonbee, Avetis Aharonyan ve Boghos Nubar’ın bu                                                                                                                                                                uygulamadan oldukça memnun olduğunu ifade etmektedir (Tolga Başak, İngiltere’nin Ermeni Politikası…, s.261).

[20]   ATASE, İSH-1, 9/68-4; Fahreddin  Erdoğan, Türk Ellerinde Hatıralarım, s.179-181; Tuncer Çağlayan, British Policy…, s.263.

[21]        Ahmet Ender Gökdemir, Cenub-i Garbi Kafkas Hükümeti, Ankara: Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü, 1989, s.131; Richard Hovannisian, The Republic I, s.204-209.

[22]     ATASE, İSH-3.80.76-1; Ahmet E. Gökdemir, Cenub-i Garbi…, s.132-133.

[23]        ATASE, İSH-2, 32/140-1

[24]        ATASE, İSH-1, 10/78-1.

[25]        İbrahim Ethem Atnur, Osmanlı Yönetiminden Sovyet Yönetimine Kadar Nahçıvan (1918-1921), Ankara: Türk Tarih Kurumu, 2001, s.153-155.

[26]        USA, NA, Paris Peace Conferance, 184.021/7; The Trans-Caucasian Post, 26 Mart 1919; Richard Hovannisian, The Republic I…, s.233,235; Tuncer Çağlayan, British Policy…, s.255.

[27]        Tuncer Çağlayan, British Policy…, s.255.

[28]        Richard Hovannisian, The Republic I…, s.235-236.

[29]        İbrahim E. Atnur, Osmanlı Yönetiminden…, s.162.

[30]        USA, NA, Paris Peace Conferance, 184.021/126; Temaşacı “Nahçıvan Mektubatı II”, Azerbaycan, 14 Temmuz 1919; Akaby Nassibian, Britain and…, s.156.

[31]        Stefenos Yerasimos, Milliyetler ve Sınırlar Balkanlar, Kafkasya ve Ortadoğu, İstanbul: İletişim Yayınları, 1994, s.320.

[32]        USA, NA, Paris Peace Conferance, 184.021/10;İsmail Musayev, Azerbaycanın Nahçıvan ve Zengezor Bölgelerinde Siyasi Vaziyyet ve Harici Devletlerin Siyaseti (1917-1921-ci iller),Bakü: Bakü Üniversitesi Yayınları, 1998, ss.138,151-152,155.

[33]        13 Şubat 1919’da Lord Curzon, Kafkasya’daki generallerin yani Thomson ve Walker’in yaptığı faaliyetlerden duyduğu rahatsızlığı dile getirdi. Onlar mahalli hükümetlerin toprak tartışmalarına katılmamalıydı (Tuncer Çağlayan, British Policy…, s.217-218.). Ancak bu beyanattan sonra Kafkasya’da İngiliz politikalarının hatta bölüşümler, işgaller anlamında ve Ermenistan lehine artarak devam etmesi ilginçtir.

[34]        Richard Hovannisian, The Republic I…, ss.215, 237.

[35]        Ahmet E. Gökdemir, Cenub-i Garbi…, s.147.

[36]        Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Arşivi (TİTE), Kutu No:24, Belge No:31; Ahmet E. Gökdemir, Cenub-i Garbi…,ss.158-159.

[37]        Ayrıntılı bilgi için bkz. Ahmet E. Gökdemir, Cenub-i Garbi…, ss.146-156.

[38]        USA, NA, Paris Peace Conferance, 184.021/10; Ahmet E. Gökdemir, Cenub-i Garbi… , s.156-158.

[39]        ATASE, İSH-3, 9/70-3; Azerb. Cum. MDEYTA, F.894, Op.10, D.94, L.9-15; Richard Hovannisian, The Republic I…, 219-220; Akaby Nassibian, Britain and…, s.157; Ahmet E. Gökdemir, Cenub-i Garbi…, s.168. Azerbaycan Cumhuriyeti Kars’ın Ermenilerin eline geçmesini protesto etti (Azerbaycan Belgelerinde Ermeni Sorunu (1918-1920), Ankara: Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Cumhuriyet Arşivi Daire Başkanlığı Yayınları, 2001, s.57).

[40]        Ayrıntılı bilgi için bkz. İbrahim E. Atnur, Osmanlı Yönetiminden…,s s.166-186.

[41]        İstanbul’daki İngiliz Amiralı Richard Webb, dışişlerine gönderdiği bir yazıda, bu durumu teyit ederken (Tolga Başak, İngiltere’nin Ermeni Politikası, ss.268-269),  Kafkasya’da bulunan Fransız Askeri Misyon Başkanı Albay Chardigny de, “Rus Ermenistan” ı olarak adlandırılan bölgede Ermenilerin hiçbir yerde çoğunluk teşkil etmediğini ifade etmekteydi (Documents On British Foreign Policy 1919-1939,  IV, London: H. M. Stationery Office, 1952, s.965.)

[42]        A. Poidebard, İran Yolları…, s.112.

[43]        Akaby Nassibian, Britain and…, s.157; Tolga Başak, İngiltere’nin Ermeni Politikası, s. 268.

[44]        Albayrak, 28 Ağustos 1335/1919, Daha sonra bu konuşma metni, Türk ahali tarafından General Harbord’a verilen raporda yer alacaktı (Kazım Karabekir, İstiklal Harbimiz, İstanbul, Merk Yayıncılık,  1988, s.283- 286 ).

[45]    Tolga Başak, İngiltere’nin Ermeni Politikası,  ss. 268-269.

[46]        Richard Hovannisian, The Republic of Armenia 1919-1920, II, Berkeley-Los Angeles-London: University of California, 1982, s.119; Akaby Nassibian, Britain and…, s.164.

[47]        Azerbaycan, 10 Haziran 1919; Richard Hovannisian, The Republic …I, ss.246-247.

[48]        Akaby Nassibian, Britain and…, s.163; Richard Hovannisian, The Republic II…, s.62.

[49]        USA, NA, Paris Peace Conferance, 184.021/109; Akaby Nassibian, Britain.and…, s.164; Tuncer Çağlayan, British Policy…, s.292.

[50]        Hâkimiyet-i Milliye, 29 Temmuz 1336/1920.

[51]        İbrahim E. Atnur, Osmanlı Yönetiminden…, ss.206-215.

[52]        ATASE, Arşiv 6/6686, Klasör 924, Dosya 4-8, Fiş.3-10; Hâkimiyet-i Milliye, 5 Teşrin-i evvel 1336/5 Ekim 1920; Albayrak, 1 Teşrin-i sani 1336/1 Kasım 1920; Kazım Karabekir, İstiklal Harbimiz, ss.848-849, 856-857, 861.

[53]        İskender Yılmaz, Gümrü Antlaşması, Ankara: Atatürk Araştırma Merkezi, 2001, s.92-102; İbrahim E. Atnur, Osmanlı Yönetiminden…, s.401.

[54]        Erol Ulubelen, İngiliz Gizli Belgelerinde Türkiye, İstanbul: Çağdaş Yayınları, 1982, ss.270-271.

 ----------------------
* Atatürk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi,Erzurum -
- ERMENİ ARAŞTIRMALARI, 29, 2008
            Tavsiye Et

   «  Geri
Yorumlar