| Title: Turkish-Armenian Ascent Association and its Regulation
Abstract: The Turkish-Armenian Ascent Association is one of the organizations emerged at the second half of 19th century as a result of the political atmosphere after 1877–1878 Ottoman-Russian War. The Turkish-Armenian relations totally transformed after this war despite the fact that many Armenians were not involved in such revolutionary organizations.
Keywords: Turkish-Armenian Ascent Assocatiation, 1877–1878 Ottoman Russian War, the Imperialist Powers, Armenians, Regulation
Türk ve Ermeni halkının 4. yüzyıldaki ilk temaslarından[1] itibaren iki toplum arasında ilişkiler hızla gelişmiştir. Türkler, İslamiyet’i kabul ettikten sonra da Ermenilere karşı insani ölçüler[2] içinde politikalar uygulamayı temel ilke olarak benimsemişlerdir. İster yazılı ister fiili hukukta olsun bu ölçü esas alınmıştır. Bu durum yerli ve yabancı yazarlar tarafından defalarca dile getirilmiştir.[3]
İki toplum arasındaki olumlu ilişkiler, Büyük Selçuklu Devleti, Anadolu Selçuklu Devleti ve Osmanlı Devleti döneminde de devam etmiştir. İlişkiler öyle boyutlar kazanmıştır ki iki toplum karşılıklı olarak birbirlerine kültürel açıdan büyük katkılarda bulunmuşlardır. Örneğin Anadolu’da Hıristiyan Gregoryan Ermeniler Türkçe konuştukları gibi, dini ayinlerini bile Türkçe yapmaktaydılar. Hıristiyan tebaa, gerek dini gerekse kültürel eğitimlerini özgürce yapıyor, sosyal ve ticari hayatlarını serbestiyet içinde organize ediyorlardı. Ticari akitlerinde, evraklarında ve “kıymetli kağıt” düzenlerken Ermenice’yi kullanabiliyorlardı. Resmi belgelerde Rumca, Ermenice ve İbranice mühürler hukuki açıdan geçerli sayılıyordu. Pek çok defin ruhsatı gayrimüslim azınlıklara ait çeşitli dillerde düzenlenmiştir. Bu belgelerin bir tarafında Osmanlıca diğer tarafında ise cemaate ait mühürler yer almıştır.[4] Bu hoşgörü ortamı içinde, Türk ve Ermeni toplumu arasındaki ilişkiler, zamanın şartlarına göre çok ileri seviyelere ulaşmıştır. Osmanlı Devleti, ilk dönemler ülkedeki gayri Müslimler arasında Rum halkı ile iyi ilişkiler kurulmuş olmasına rağmen Balkanlarda yaşanan Yunan isyanı sonrasında, Ermeni halkına daha büyük önem verilmiştir. Devletin en önemli görevlerine şüphesiz bir güvenle Ermeniler getirilmiştir.[5] Önemli görevlerde bulunanların dışında memur olarak çalışan pek çok Ermeni vardı. Osmanlı Devleti içinde salgın bir hastalık gibi yayılan isyanların da etkisi ile Ermeni halkı, gerek ticari, gerek sosyal, gerekse resmi kurumlarda en güvenilir tebaa olmuştur. Sadece II. Abdülhamit döneminde devletin merkez idaresinde çalışan Ermeni memurların sayısı 2.633 kişidir.[6] Önemli görevlere getirilenlere bir kaç örnek vermek gerekirse; Agop KAZAZYAN (Maliye Bakanı) (1880), Mikail PAŞA (Maliye Bakanı) (1891), Ohannes PAŞA (Maliye Bakanı) (1897),[7] Mareşal Garabet Artin DAVUT Paşa (P.T.T Bakanlığı ve Bayındırlık Bakanlığı), Andon Tıngır YAVER Paşa (P.T.T Bakanı), Oskan MARDİKYAN (P.T.T Bakanı), Bedros HALLACYAN (Bayındırlık Bakanı), Avukat Krikor SİNAPYAN (Bayındırlık Bakanı), Krikor AGATON (Bayındırlık Bakanı), Gabriel NORADUNKYAN (Bayındırlık Bakanlığı ve Dış İşleri Bakanlığı).[8]
Osmanlı tarihinde 1878 yılından itibaren talihsizce yaşanan bir süreç var ki bu dönemde bazı Ermeniler, dış güçlerin de teşviki ile olumsuz tutum içinde bulunmuşlardır. Burada şunu da belirtmek gerekir ki; Emperyalist güçlerin emellerine ülkedeki tüm Ermeni yurttaşlarının alet olduğunu söylemek büyük haksızlık olur. Yalnızca geleceklerini başka alanlarda arayan, kan ve gözyaşı ile bir sonuca ulaşmayı hedefleyen ayrılıkçı Ermeni tedhiş örgütleri (Bunlara örnek olarak 1886 yılında kurulan Hınçak ve 1890 yılında da kurulan Taşnak Ermeni İhtilal örgütleri gösterilebilir.)[9] Anadolu’da terör estirmişlerdir. Bu terörist faaliyetler çoğu kez Ermeni kökenli yurttaşlar tarafından da kınanmış ve bu örgütler aleyhine protestolar yapılmıştır. Bu protestolardan biri, 29 Kasım 1890 tarihinde padişaha yazılmış olan mahzardır. Bu mektupta şu ifadeler yer almaktadır; “Sadık Ermeni cemaatinin selamet ve menfaatine zarar verecek bir fikre hizmet ederek Ermenilerin eskiden beri Osmanlı Devletine bağlılığını bozmak maksadıyla, bazı kişiler ötede beride bir takım gayr-i meşru neşriyat ve muamelelere cür’et etmektedirler. Ermeni cemaatinin çok küçük bir miktarını oluşturan bu kişilerin, cemaat adına hareket etmeye hiçbir sıfat ve salahiyeti olmadığı gibi bunların arasında tanınmış bir ferdin bulunmayışı da, Ermeni tebaasının onların fikirlerine tabi olmadığını açıkça göstermektedir. Ermeni tebaası beş yüz seneden beri Osmanlı Devletinde mezhep, lisan ve kavmiyetlerini muhafaza ile beraber refah ve saadete ulaşmışlardır. Karşılık olarak devlet-i aliyyeye gösterilmesi gereken sadakat, en kutsal vazife addedilerek devletin güven ve emniyetine mahzar olunmuştur. Ermeni tebaasının en önemli isteği Osmanlı Devletinin adalet ve şefkati altında emniyet içinde olmaktan ibarettir.”[10] Bu ifadelerden de açıkça görüleceği üzere Ermeni halkının büyük bir kısmı söz konusu terör faaliyetlerinden rahatsızlık duymakta idiler. Kaynağını dışarıdan alan bu terör faaliyetlerine bulaşanlar Osmanlı Devlet’ince belirlenen yöntemlerle cezalandırılmışlardır. Bölgede yaşayan Ermeniler, Osmanlı Devletinin sınırları içinde bulunan Suriye’ye göç ettirilmişlerdir. Anadolu coğrafyasında gerek ticari gerek siyasi gerekse askeri emelleri olan İngiltere, Fransa, Rusya ve Amerika, Ermeni meselesini ve tehcirde yaşanan talihsiz olayları büyüterek Türkiye’nin zor durumda kalması için gereken tüm çabayı göstermişlerdir. I. Dünya Savaşı ve sonrasında imzalanan Lozan Antlaşmasında da bu konu en üst düzeyde gündeme getirilmiştir.
Büyük devletler Ermeni meselesini böyle algılamasına rağmen, bazen savaş meydanlarında, bazen de müzakere masalarında karşılaşan Türk ve Ermeni, liderlerden bazıları olaylara daha sağduyulu yaklaşabilmekte idiler. Bunun örneklerinden biri İstanbulda yaşandı. İstanbul'da Türk ve Ermeni önde gelenleri tarafından, bir Türk-Ermeni dostluk derneği kuruldu. Lozan imzalanırken bu derneğe büyük destek veren Ermeni cemaati liderlerinden biri İngiliz gazetesine verdiği beyanatta, "Farklı ırklardan oluşan toplumlarda en önemli şey, bunlar arasında gerekli ahengi kurmaktır. Mutsuz geçmiş unutulmalıdır[11] diye demeçler vermiştir.
Esas itibariyle dünya kamuoyunda Ermeni meselesi gibi görülen mesele Ermenilerin bir sorunu olmaktan çıkmış büyük devletlerin çıkarları için bir araç haline getirilmiştir. Bu durumu Atatürk; “Ermeni sorunu denilen ve Ermeni milletinin gerçek olmayan isteklerinden çok, dünya kapitalistlerinin ekonomik yararlarına göre çözülmek istenilen sorun...” olarak izah etmiştir.[12]
Ermeniler ile Türkler arasındaki ilişkilerde belli bir dönem gerginlik yaşanmasına rağmen sağduyulu Türk ve Ermeni aydınlar sayesinde ilişkilerde oluşan tahribat azaltılmaya çalışılmıştır. Başka bir ifadeyle, dünya kapitalistlerinin etkisinde bulunan ve terör estiren Ermeni guruplarının yanında, kaderini Türk milletinin geleceğine bağlayan, TBMM ile olumlu ilişkiler kuran ve hiçte azınlıkta olmayan Türk dostu Ermeniler hep varlıklarını sürdürmüştür. Bu kişiler, geçmişte yaşanan olaylardan dolayı açılan yaraları sarmak için, çeşitli organizasyonlarla bu gidişe bir son vermeye çalışmışlardır.
İşte bu amaçlarla emperyalist güçlere karşı yürütülen mücadele yıllarında 28 Eylül 335 (28 Eylül 1919) tarihinde “Karabetyan Mezunları Cemiyeti” adında bir cemiyet kurulmuş ve 24 Kanunıevvel 338 (24 Ekim 1922) tarihinde yapılan genel toplantısında bu cemiyetin ismi “Türk Ermeni Teali Cemiyeti”ne çevrilmiştir.[13]
Ermeni asıllı yurttaşların kurduğu cemiyet, gerek kurtuluş savaşı sürecinde gerekse Lozan Konferansı sürecinde Türkiyede yaşayan ermeniler olarak kaderlerini ilgilendiren konularda TBMM lehine tavır oluşturmayı yeğlemişlerdir. Cemiyet üyeleri önce Mustafa Kemal Paşaya bir telgraf göndererek Türk Ermenilerinin "harici ve dahili bütün teşvikata bigane kalarak Türk vatandaşlığına en samimi hislerle rapt-i kalp" ve "her türlü müşkülata rağmen azminde sebat ederek hükümeti milliyemize arz-i bi'at ve sadakat eylediklerini" arz etmişlerdir. ikinci bir telgrafı İsmet Paşa'ya gönderen dernek üyeleri, "Türkiye Ermenilerinin mukadderatıyla alakadar olan Lozan Konferansı'nda Ermeni hukukunun ancak devlet-i efhamileri ile müdafaa edilmesinin mecburiyetini" tasdik ediyor ve kendisinin de bu görevi yerine getirmeyi kabul buyurmalarından dolayı şükran duygularını dile getirmişlerdir.[14]
Cemiyet çeşitli vesilelerle verdiği muhtıralarla TBMM hükümeti, Ermeni ihtilal örgütleri ve emperyalist devletler hakkındaki görüşlerini kamuoyuna açıklamıştır. Bu muhtıralarda çarpıcı bilgiler yer almaktadır. Mıgırdıç Agop imzasıyla yazılan muhtıranın birinde; gayelerinin "Türk ve Ermeni unsuruna faydalı olmak" olduğunu belirttikten sonar ayrılıkçı bir Ermenilere karşı, Türkiye Ermenilerinin tavrını ortaya koyarken; "Bir komiteci Ermeni yi bir Türk vatanperveri ne gözle görürse, Türk Ermeni si de o gözle görür. Türkiye'nin menafii aleyhindeki mesaiyi doğrudan doğruya Türk vicdaniyle telin eder".ifadesini kullanmışlardır.[15]
Türk-Ermeni Teali Cemiyeti ikinci başkanı Doktor Yahoyeyan ile Katib-i Umumisi Ömer Aziz, 1339/1923 yılında Atatürk’e tekrar bir telgraf göndererek; “...her manası ile halis bir Türk olmak arzusunda bulunduklarını” ifade etmektedir.[16]
Cemiyetin tüm bu olumlu açıklamalarına rağmen bazı basın yayın organlarının bu yaklaşıma temkinli bir şekilde yaklaştığı görülmektedir. Hakimiyet-i Milliye gazetesi 3 Kanunısani 1922 tarihinde konu ile ilgili bir haber neşretmiş ve bu bağlılık ifadelerinden şüphe ettiklerini ifade etmiştir. On yıldır dost sanılan her milletten görülen nankörlük karşısında bu gün izhar edilmekte olan dostluklardan, şüphe ve tereddüt ile irkildiklerini ifade ettikten sonra; “Ermeni milleti dünkü siyaseti af ettirmek istiyorsa (Lozan’daki) kardeşlerini sustursunlar. Ve bir an samimi anlar ve tecrübeler görelim. Ve sonra yaraları tedaviye kalkalım.” tavsiyesinde bulunmaktadır.[17] Tüm bu şüphelere rağmen Cemiyetin gerek faaliyetleri bakımından gerekse hazırladıkları nizamname bakımından Türk ve Ermeni dostluğuna çok büyük katkıları olduğu ortadadır.
Türk-Ermeni Teali Cemiyeti hazırladığı nizamnamede Türk ve Ermeni dostluğunun en üst seviyede tutulması gerekliliğini defalarca vurgulamıştır. Neşredilen nizamnamede belirledikleri hedefe uygun olarak çeşitli mezheplere mensup olan Ermenilerden ve Türk aydınlardan oluşan yönetim, ilk faaliyet olarak bir dergi çıkarmıştır.
Elimizdeki nizamnameden anlaşıldığına göre, cemiyetin ilk kuruluşu Osmanlı Devletinin mütareke yıllarına ve Türk Kurtuluş Savaşı’nın hazırlık safhasına rastlamaktadır. Kuruluş tarihi bu açıdan oldukça önemlidir. Bilindiği üzere bu tarihte, yurt dışında ve yurt içinde Türk topraklarında, “Erivan Ermenistanı” dışında Anadolu’nun büyük bir kısmını kapsayacak bağımsız bir “Büyük Ermenistan” kurulması konusunda yoğun propagandalar yapıldığı gibi, sözde, azınlıkların haklarını korumak amacıyla İtilaf Devletleri İstanbul’u işgal etmişlerdir.[18] Böyle bir hengamede ve rüzgarın Ermeni tedhiş örgütleri lehine estiği bir ortamda bu cemiyetin kurulması oldukça manidardır. Cemiyetin tüm faaliyetleri hakkında fazlaca bir bilgiye sahip olmasak da, Türk Kurtuluş Savaşı sonrasında Mustafa Kemal Atatürk’e yazdıkları tebrik ve bağlılık ifadelerini taşıyan belgeler elimizde mevcuttur. Bunun ötesinde hazırlamış oldukları nizamnameden ve kurulduktan sonra çeşitli vesilelerle gönderdikleri telgraf ve belgelerden cemiyetin, amaçları, hedefleri ve faaliyetleri hakkında önemli ip uçları elde etmek mümkündür.
Cemiyetin Kurucuları; Ömer Aziz ve Nubar Tozan ve Karabetyan Sultanisinin müdürü Bedros Zeki Karabetyan,[19] olup bunlara ek olarak, gerek Ermeni cemaati içerisinde gerekse memlekette tanınmış olan Osmanlı Bankası Müdürlerinden Keresteciyan Efendi, Türk dili çalışmaları ile dikkati çekmiş Prof. İstepan Gurdikyan, Eczacı Feyzullah Vasi, Mihram Bayauyan, Ömer Azmi Beyler bulunmaktadır.[20]
Cemiyetin Nizamnamesi’ne göre en baştaki amaç olarak; Türk ve Ermeni halkları arasındaki samimiyet ve dostluğu tesis etmenin yanında Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetine bağlı hakiki Türk Ermenileri yetiştirmek ve TBMM Hükümetinin menfaatlerine hizmet edecek bir nesil teşkil etmek olarak belirlenmiştir. Cemiyet ilmi fenni, iktisadi ve edebi alanlarda çalışmalar yapmanın yanında, gençliğin gelişmesi için yayınlarda bulunmak, okul, hastane, öğrenci yurtları kurmak ve bilumum öğrencilere yardım etmeyi benimsemiştir. Bu yardımlara ek olarak, yapılan kötü propagandaları ortadan kaldırıp, iki millet arasında hakiki dayanışmayı tesis etmek için Türk ve Ermeni milletinden eşit sayıda seçilen gençler, eğitimleri için cemiyetçe Avrupa’ya gönderilmiştir.[21]
Yayınlanan nizamnameden ve eldeki belgelerden anlaşıldığına göre, Türk Ermeni Teali Cemiyeti mütareke yılları boyunca, Anadolu hareketini desteklemiş olduğu ve vatanın bütünlüğünü savunduğu anlaşılmaktadır. Cemiyet zaferden sonra da faaliyetlerini devam ettirmiş, Mustafa Kemal Atatürk'e, TBMM'ye tebrik ve bağlılıklarını ve iyi dileklerini bildirmişleridir.
Ayrıca cemiyet, yapılan yeniliklere ve inkılâplara oldukça olumlu yaklaşmış ve 1926 yılında "Medeni Kanun" un kabulünden sonra, kanunla verilen kişilik, aile, miras, ve diğer özel hukuk ilişkilerine dayanan hakları amaçlarına en uygun ve yeterli bularak bu kanunun kabulünden duydukları memnuniyeti beyan etmişler ve yayınlamışlardır.[22]
Türk Ermeni Dostluk Cemiyeti, Milli mücadeleye destek olmaları, Gazi Mustafa Kemal'e olan hayranlıklarını dile getirmeleri bakımından önemli olduğu gibi, Osmanlı Devleti’nin son döneminden kalan sosyal problemleri ortadan kaldırmayı hedefleyen açıklamaları açısından da ayrıca önemlidir.
Osmanlıca orijinali 15 sayfa olan Türk-Ermeni Teali Cemiyeti Nizamnamesi 14 bölümden oluşmaktadır. Bu bölümler; Cemiyetin Tarihi Te’sisi, Cemiyetin Müessisleri, Cemiyetin Maksadı ve Gayesi, Azalık, Azâlık Şeraiti, Reisi-i Fahriler, Müfettiş-i Umumiler ve Müfettişler, Teşkilat-ı İdare, Heyet-i Umumiye, Heyet-i İdare Heyetinin Vazifeleri, Tahsil Memuru, Cemiyetin Varidatı, Şuabât, Cemiyetin Hükümet ile Münasebeti.
Türk-Ermeni Teali Cemiyeti Nizamnamesi’nin tamamının transkripti aşağıda okurlara ve bu konu ile ilgili tüm araştırmacıların dikkatine sunulmaktadır;
Türk Ermeni Teali Cemiyeti Nizamname-i Esasiye, İstanbul Cihan Beradlar Matbaası, İstanbul (1341-1339)
Cemiyetin Tarihi Te’sisi
Madde 1
Cemiyet; Bidayet-i meşrutiyette küşâd olunarak Türk ve Ermeni unsuruna mensup binlerce evlad-ı vatanı bir bina altına cem’ edip orada ciddi ve samimi bir mühadenet tesisine çalışan Karabetyan Sultanisi mezunin-i kadimesinin teşebbüsüyle 28 Eylül 335 tarihinde “Karabetyan Mezunları Cemiyeti” namı tahtında teşkil etmiş ve 24 Kanunıevvel 338 tarihinde akd olunan ictima-ı umumiide unvanı “Türk Ermeni Teali Cemiyeti”ne tebdil edilmiştir.
Cemiyetin Müessisleri
Madde 2
Cemiyetin müessisleri Karabetyan Sultanisi Mezunin-i kadimesinden Ömer Aziz ve Nubar Tozan Beylerdir. Uzun senelerden beri Türk Ermeni unsuru arasında münasebat-ı samîmenin te’sis ve bekasına vakf-ı hayat edip Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümetine hakiki Türk Ermenileri yetiştirilmeye muvafık ve bunlara “Türk Ermeni Teali Cemiyeti” nin vücuda gelmesine sebep olan Karabetyan Sultanisi müessis ve müdürü Bedros Zeki Bey Efendi cemiyetin müessis-i tabiisidir.
Cemiyetin Maksadı ve Gayesi
Madde 3
Cemiyet: İlmî, Fennî, İçtimaî, İktisadî, ve edebî bir muhadenet mahfilidir. Maksat ve mesleği Türk ve Ermeni unsuru arasında samimiyet-i hakikiyenin bekasına çalışıp hususât-ı ilmiye ve fenniye uğrunda sarf-ı mesai ederek Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümetinin menafiine hadim bir nesl-i atî vücuda getirmektir.
Cemiyet, gençliğin terakki ve inkişafı zımnında neşriyatta bulunmak, mektep, hastane ve talebe pansiyonu küşad etmek. Bilumum muhtac-ı meavenet-i mekatib müdavimlerine yardım etmek, her sene Avrupa’ya her iki unsurdan müsavi miktarda talebe izam eylemek gibi ilmî ve içtimai tariklerle Türk ve Ermeni milletleri arasında muhadenet-i hakikiyenin temini ve bekasına çalışacaktır.
Azâlık
Madde 4
Azay-ı Cemiyet: Azay-ı hamiye, azay-ı müessise, azay-ı amele olmak üzere üç kısımdır.
a) Azay-ı Hamiye: Cemiyetin inkişaf ve terakkisi uğrunda hidemât-ı fevkalade iraz eden veya mahiye iki lira itisasına taahhüd etmek sureti ile cemiyetin tealisinde amil-i mühim olan ihtiyacat-ı maddiyeyi temin eyleyen zevat-ı kiramdır.
b) Azay-ı Müessise: Kadim ve cedit bilumum Karabetyan Sultanisi mezunlarıyla bila istisna müessese-i mezkürenin heyet-i talimiye ve mensubininden bulunmuş zevattır.
c) Azay-ı Amele: Cemiyete şehri muayyen miktarda muavenet-i naktiyede bulunan zevattır.
Madde 5
Cemiyet azası cemiyete hinin-i duhullerinde hüviyet varakası olarak yirmi kuruş te’diyesiyle mükelleftirler.
Madde 6
Azay-ı hamiye müstesna olarak azayı müessise ve ameleden şehri muntazaman asgari yirmi beş kuruş itasını taahhüd edenler heyet-i umumiyede sahibi rey olurlar.
Madde 7
Cemiyet azası her sene taksid-i şehrisini tezyid veya tenkısda muhtar ise de senevi itası taahhüt olunan hissa-i ianenin miktarı cemiyetler kanununun sekizinci maddesi mucibince yirmi dört lirayı tecavüz edemeyecektir.
Madde 8
Arzu eden zevat taahhüdât-ı şehriyesinin bir senelik miktarını defaten tesviye edebilir.
Madde 9
Taahhüt altına girmeksizin her zat cemiyete istediği kadar ianât ve teberrüatta bulunabilir.
Azâlık Şeraiti
Madde 10
Cemiyete dahil olmak arzusunda bulunan zevatın şerait-i atiyeyi haiz olması şarttır.
a) Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti tebaasından olmak.
b) Menafi-i memleket aleyhinde ki cereyanlara hadim olmadığı müspet bulunmak.
c) Hüsn-ü hâl erbabından olmak ve cemiyet azasından iki şahsın tavsiyesine haiz olmak.
Madde 11
Cemiyete onuncu maddede ki şerâite haiz zükur-ü enâs her şahıs dahil olabilir.
Reisi-i Fahriler
Madde 12
Cemiyetin bir Türk bir Ermeni olmak üzere iki reis-i fahriyesi mevcuttur.
Madde 13
Reis-i Fahriyeler: Her sene umumî içtimada mevcut aza meyanında rey-i hafi ve ekseriyet-i âra ile intihab olunur.
Madde 14
Reis-i Fahrîler: Cemiyetin manevi şahsiyesini temsil edip “Türk Ermeni Teali Cemiyeti” reis-i fahrisi unvanına haizdirler.
Madde 15
Heyet-i idarece lüzum görülen makamat-ı aliye ile şifahi veya tahriri vuku bulacak temas reis-i fahrilerin şahsı veya imzası vasıtasıyla icra olunur.
Müfettiş-i Umumiler ve Müfettişler
Madde 16
Teftiş-i Umumiler: Cemiyetin bilumum muamelat-ı tahririye ve hesabiyesini teftiş ve kontrole selahiyettar olup her sene umumi içtimada mevcut aza meyanında rey-i hafi ve ekseriyet-ı âra ile intihab olunurlar.
Madde 17
Müfettiş-i Umumiler: Her ay merkez-i umumi muamelatını teftiş ve şuebât müfettişlerinin raporlarını tetkik ederler.
Madde 18
Müfettiş-i Umumiler: Heyet-i idarenin muamelatında nizamname-i esasiyeye muhalif harekata tesadüf edildiği taktirde fevkalade olarak heyet-i umumiyi içtimaya davet hakkına haizdirler.
Madde 19
Müfettiş-i umumiler beynlerinde tasnif ve vezaifinde serbest iseler de bilumum hareketlerinden heyet-i umumiyeye karşı müştereken mesuldürler. Münferit surette yapılan icraat makbul addolunamaz.
Madde 20
Şuebât Müfettişleri: Gayr-i muayyen zamanlarda deruhte ettikleri şubelerin muamelat-ı umumiyesini nizamname-i esasinin bilumum mevâddını ehemmiyetle nazar-ı dikkate alarak teftiş ve kontrol edip tanzim eyleyecekleri raporları müfettiş-i umumuye takdim ederler.
Madde 21
Şuebât müfettişleri heyet-i idare tarafından ve kendi azaları meyânından intihab ve tayin olunup doğrudan doğruya müfettiş-i umumilere merbutturlar.
Madde 22
Vazife esnasında her müfettişe heyet-i idarece tayin edilecek miktarda harcırah ita’ olunur.
Teşkilat-ı İdare
Madde 23
Cemiyetin iki heyeti vardır. Heyet-i Umumiye, Heyet-i İdare.
Heyet-i Umumiye
Madde 24
Heyet-i umumiye her sene kanun-ı sani ayınde umum azânın iştirakiyle içtima eder. Bununla beraber lazım gelirse fevkalade olarak idare heyetinin kararıyla içtimaya davet olunur.
Madde 25
Şuebât; Mukayyet-i azasının yüzde onu nispetinde murahhas azası suretiyle umumî ictimâlara iştirak ederler.
Madde 26
Umumi heyetinin muayyen bir reisi yoktur. Binaen aleyh her içtimada reis ve katiplerini rey-i hafi ekseriyet-i âra ile muvakkaten intihab eder.
Madde 27
Umumi Heyet; heyet-i idarenin rapor ve bilanço suretinde arz ettiği bir senelik icraat ve hesabatını istima ve müzakere ve cemiyetin bütçesini tetkik ve tasdik eyler. İcabında cemiyetin nizamnamesini tadil ve muhasebatını rü’yet eder. Cemiyetin seney-i atiye tarafından tespit edeceği icraatını badelmüzakere taht-ı karara alır. Cemiyetin terakkisine hadim aza tarafından verilecek takrir üzerine karar ittihaz eder. Arzu ettiği taktirde sabık heyet-i idareye beyan-ı itimad veyahut yeni heyet-i idareyi intihab ve tayin eyler.
Madde 28
Heyet-i umumiye içtimaında isbat-ı vücut etmeyenlerin reyleri sakıttır.
Madde 29
Heyet-i İdare; reis, reis-i sâni, katip, umum-ı muhasebe ve veznedarla dokuz azadan ibaret olmak üzere on üç kişiden mürekkep olup her sene heyet-i umumiye tarafından ve mukayyet aza meyanından altısı Türk ve yedisi Ermeni olmak suretiyle rey-i hafi ve ekseriyet âra ile intihab olunur.
Madde 30
Heyet-i idare azalarından dördünün azay-ı müessiseden ve dokuzunun azay-ı hamiye ve ameleden olması şarttır.
Madde 31
Heyet-i idare “Türk Ermeni Teali Cemiyeti” idare eder. Cemiyetin maksatlarını birer birer meydana getirmeye çalışır. Bütün teberrüat ve taahhüdatı toplar. Cemiyetin bütçesini tetkik eder. Cemiyetin teşkilat ve icraatı için lazım gelen memurları tayin ve istihdam eyler.
Madde 32
Mesarifatın suver-i icraiyesi heyeti idarenin kararına tabidir. Masraf senetleri bütçeye muvafık olacak reis ile muhasebe ve veznedarların imzasını havi bulunacaktır.
Madde 33
İdare heyeti, bütün muamelelerinde “Türk Ermeni Teali Cemiyeti”ni temsil eder.
Madde 34
İdare heyeti, haftada bir defa içtima eyleyeceği gibi icabı halinde fevkalade olarak reis tarafından davet olunabilir. İçtima gününde azadan lakal yedisi mevcut olmadıkça müzakereye ibtidar edilemez. Kararlar mevcut azanın ekseriyeti ile ittihaz olunur.
Madde 35
Muayyen içtimalarda meşru bir özre müstenid olmaksızın üst üste dört defa mevcut olmayan idare heyeti azası müstefi ad olunur.
Madde 36
Heyet-i idare azasından birinin infikak veya istifası vukuunda münhal olan azalığa heyet-i umumiye içtmaında ekseriyet kazanamayan azalar meyanından en fazla rey ihraz eden zevat tayin olunur.
Madde 37
İdare heyeti tarafından karar altına alınan maddeler katib-i umumi marifetiyle aynen mukarrerât defterine kayıt edilerek müzakerâtın hitamında zir-i mevcut bulunan aza tarafından imza edilir. Muhalefette bulunan aza muhalefeti esbabını imzası altında şerh ve tahrir eder.
Madde 38
İdare heyeti bir sene tarafından vuku bulan kararlarını varidat ve mesarifatını mübeyyin rapor ve bilançosunu umumi heyete arz eder.
Madde 39 (37)
Heyet-i idare azalarının memuriyeti fahrî olup yalnız cemiyetin umurm ve muamelatını bilfiil idare ederek daimi surette ifa ve vazife edenler heyet-i idare kararıyla şehri muayyen bir tahsisat alırlar.
Heyet-i İdare Erkanının Vezaifi
Madde 40
Reis: evvelce tanzim edilen ruzname mucibince muzakeratın hüsn-ü cereyanını temin eder.
Madde 41
Bilcümle mukarrerat ve muhaberat reisin tasdikine arz olunur.
Madde 42
Reis, cemiyetin maksad-ı esasiyesini mevki-i fiile koymayı temin ile mükelleftir.
Madde 43
Türk Ermeni Teali cemiyeti namına gelen evrakın açılması reise aittir. Gelen evrak behamehal reis tarafından heyet-i idareye tebliğ olunur. İcabı halinde heyet idaresinin kararıyla heyet-i umummiye de arz olunur.
Madde 44
Reis, heyet-i idareyi fevkalade olarak içtimaya davet edebilir.
Madde 45
Reis, heyet-i idare mukarreratının infaz ve icrasını temin ve mesalih-i cemiyeti bizzat takip eder.
Madde 46
Reis, heyet-i idare mukarreratının tatbik ve icrasını teshil için icabı halinde heyet-i mezkurenin muvafakat reyiyle heyet-i idare ve heyet-i umumiye azaları meyanından komisyonlar teşkil edebilir. İşbu komisyonların suret-i teşkiliyle vazife ve selahiyetleri heyet-i idarece tespit olunur.
Madde 47
Reis-i sani: Reisin gaybubetinde aynı selahiyetle vekaleten ifay-ı vazife eyler.
Madde 48
Katib-i Umumi: Cemiyetin her nev’ umur ve muamelat-ı tahririyesinden bütün kararlar, muhaberat ve tebligatın azay-ı cemiyete mahsus kanun ve esas defterlerinin zabt ve tahriririnden mes’uldür.
Madde 49
Katib-i Umumi: Cemiyete ait muharrerat ve muhaberata reis ile beraber vaz-ı imza eyler.
Madde 50
Muhasebe ve veznedar: Türk Ermeni Teali Cemiyeti azalarının teberrüatıyla taahhüt ettikleri taksitlerini vesair varidatı ahz ve tahsilde cemiyetin resmi mührüyle ve kendi mühür veya imzasıyla mahtum veya mahz-ı makbuz ilmühaberi ita ederek defter-i mahsusuna kaydeder.
Madde 51
Muhasebe ve veznedar: Cemiyetin bilcümle hesâbâtını ve varidat ve mesârıfât-ı vakayı muntazaman tanzime memur ve cemiyetin umur-ı hesabiye ve naktiyesinden mesuldür.
Madde 52
Muhasebe ve veznedar: Cemiyetin nukudını hıfz ile mükellef olup heyet-i idare tarafından emr-i itaya iktiran eden mebalığı sarf ve defter-i mahsusuna kayd eder.
Madde 53
Muhasebe ve veznedarlar tahsil olunan meblağın yekunu iki yüz lirayı tecavüz eylediği taktirde fazlasını idare heyetinin kararıyla tayin eden bir bankaya “Türk-Ermeni Teali Cemiyeti” namına hesab-ı cari dairesinde tevdi eyler.
Madde 54
Bankaya tevdi olunan paraya ihtiyac his edildiği taktirde heyet-i idare kararıyla reis ve muhasebe ve veznedar ve reis-i fahriyelerden birinin imzalarıyla alınabilecek. Banka ve çek defterleri cemiyet kasasında hıfz olunacaktır.
Madde 55
Cemiyetin muamelat ve teşkilatında istihdamına lüzum görülen memurin ve müstahdemin heyet-i idare tarafından tayin olunacak bir maaşla tavzif olunurlar.
Tahsil Memuru
Madde 56
Cemiyetin muvazzaf bir tahsil memuru olacak ve bu tahsil memuru azanın vereceği taahhüdat-ı şehriyeyi ve eshab-ı servet tarafından ita olunacak ianat nakdiyeyi ve ihda edilecek eşyayı cemiyetin mühr-ü resmiyesi ve kendi imza veya mührüyle mahtum ve mahzi matbu makbuzlar mukabilinde ahz ve kabz nukud-ı mevcudeyi muhasebe ve veznedara teslim edecektir.
Madde 57
Tahsil memuru suver-i muhtelife ile cemiyet namına teslim edeceği meblağın iki misli nispetinde kefalet-i nakdiye veya şahsiye ibrazına mecburdur.
Cemiyetin Varidatı
Madde 58
Cemiyetin varidatı azay-ı cemiyetin taahhüdat-ı şehriyeleriyle eshab-ı servet ve hamiyet tarafından vuku bulan teberrüat ve ianat ve teşebbüsat-ı iktisadiye dolayısıyla cemiyetin temin edeceği varidat. Cemiyet menfaatına tertib olunacak konser, balo, müsamere, tiyatro vesaire hasılatıdır.
Şuebât
Madde 59
Cemiyet: Türk Ermeni unsuru arasında samimiyet-i hakikenin bekasını temin için muhtelif mahallerde mahfil şeklinde şubeler küşad edecektir. İşbu mahfillerde edebi ve içtimai bir şekilde olup cemiyet azalarının mahfiller vasıtasıyla daimi surette yekdiğerine teması mümkün olacaktır.
Madde 60
Mahfillerde gece dersleri, ilmi ve sıhhi konferanslar, aile konserleri tertip edilecektir.
Madde 61
Mahfillerde her sene kendi azaları meyanında reis-i hafi ve ekseriyet-i arayla intihab olunmak üzere müdür, katip ve veznedarla dört azadan mürekkep yedi kişilik bir idare heyeti bulunacaktır. İşbu idare heyetinin vazifesi fahridir.
Madde 62
Mahfiller kendi namlarına cemiyete aza kaydetmek suretiyle varidat temin ederler.
Madde 63
Mahfiller kendi mevkilerinde tertip edecekleri konser, balo, müsamere, tiyatro vesaire suretiyle dahi varidat temin edebilirler.
Madde 64
Mahfiller merkez-i umuminin bilcümle teşebbüsâtının kuvveden fiile gelmesine medar olmak (olmak) üzere her ay hasılat-ı gayri safiyelerinin yüzde yirmi beşini merkez-i umumi veznesine irsal ve teslim ederler.
Madde 65
Mahfiller neşriyatta bulunmak, mektep, hastane ve talebe pansiyonu küşad etmek, Avrupa’ya talebe göndermek gibi ve buna mümasil icraat-ı mühimmede bulunmaya selahiyetdar değildirler.
Madde 66
Mahfillerde vucuduna ihtiyaç görünen memurin ve müstahdemin kendi idare heyetleri tarafından tayin ve istihdam olunacaklardır.
Madde 67
Mahfil idareleri icrasına teşebbüs edecekleri mesail hakkında evvelce merkez-i umumiyi haberdar eylemeleri ve teati-i efkar kabilinden müzakeratta bulunmaları lazımdır.
Cemiyetin Hükümet ile Münasebeti
Madde 68
Cemiyet Türkiye Büyük Millet Meclisince musaddık bir nizamname-i esasiyeye tevfikan ifay-ı vazife eder. Hükümet, Dahiliye Vekaleti vasıtasıyla istediği vakit cemiyetin kuyudât-ı esasiye ve hesabiyesini teftiş ve tetkik ettirmeye selahiyetdardır.
Madde 69
Cemiyet azasından hiçbir kimse hey’et-i idare tarafından memur edilmedikçe hiçbir yerde Türk Ermeni Teali Cemiyeti namına bir teşebbüste bulunamaz.
Madde 70
İşbu nizamname heyet-i umumiye azasının nısfı (yarısı) tarafından verilecek takrir ve heyet-i umumiyenin kararı ile tebdil olunabilir.
[1]Azerbaycan-Ermeni Edebi Elegaları, Baskı 1976'dan naklen, Prof. Dr. Fikret Türkmen, Türk Halk Edebiyatının Ermeni Kültürüne Tesiri, (İzmir: Akademi Kitabevi, 1992), s.1.
[2] Simeon, (Çev. Hrand D. Andresyan), Tarihte Ermeniler (1608-1619), (İstanbul, 1999), s.146.
[3] Azmi SÜSLÜ, Atatürk’e Göre Ermeniler, (Ankara: TTK, 1994), XI. Türk Tarih Kongresinden Ayrı Basım, s. 1972.
[4] Ergun Hiçyılmaz, Beni Toprağıma Gömün -İstanbul Azınlıkları-, ( İstanbul: Altın Kitaplar Yay., 1993), s.130
[5]Bir ülkenin en önemli makamı olan bakanlıklara Ermeni yurttaşların getirilmesi bu görüşümüzün en büyük göstergesidir. Bu bakanlıklarda binlerce Ermeni, memur olarak görev yapmış ve devletin en gizli yazışmalarında Ermeni tercümanlar kullanılmıştır.
[6] Arzu Tozduman Terzi, “Osmanlı Maliyesinde Söz Sahibi Üç Ermeni Nazır: Agop, Mikail ve Ohannes Paşalar”, Uluslararası Türk Ermeni İlişkileri Sempozyumu, (İstanbul: İst. Üniv. Rekt. Yay., 2001), s. 21.
[7] Agop Kazazyan, Mikail Paşa ve Ohannes Paşalar hakkında daha geniş bilgi için bakınız; Arzu Tozduman Terzi, “Osmanlı Maliyesinde Söz Sahibi Üç Ermeni Nazır: Agop, Mikail ve Ohannes Paşalar”, Uluslararası Türk Ermeni İlişkileri Sempozyumu, (İstanbul: İst. Üniv. Rekt. Yay., 2001), ss. 23-26.
[8] Bu konuda daha geniş bilgi için bakınız;Y.G. Çark (Y. Gordimos Çarkçıyan), Türk Devleti Hizmetinde Ermeniler 1453-1953, (İstanbul, 1953); Esat Uras, Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi, (İstanbul: Belge yay., 1987); M. Sadi Koçaş, Tarihte Ermeniler ve Türk Ermeni İlişkileri, (İstanbul: 1990); Torkom İstepanyan, Atatürk'ün Doğumunun 100. Yılında Türk Ermeni İlişkileri, (İstanbul, 1984).;http://www.ermenisorunu.gen.tr/ turkce/ iliskiler/gorevli_ermeniler.html
[9] Esat Uras, Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi, (İstanbul, 1987), ss. 156-173.
[10] Belgenin orjinali ve tam metni için bakınız; Arzu Tozduman Terzi, “Osmanlı Maliyesinde Söz Sahibi Üç Ermeni Nazır: Agop, Mikail ve Ohannes Paşalar”, Uluslararası Türk Ermeni İlişkileri Sempozyumu, (İstanbul: İst. Üniv. Rekt. Yay., 2001), ss. 29-34.
[11] Eliot Grinnell Mears, Modern Turkey, s.531 (New York, 1924). 24 Temmuz 1923 tarihli Manchester Guardian Waeekly den aktaran Taner Timur, Türkler ve Ermeniler -1915 ve Sonrası- (Ankara: İmge yay., 2000), s. 87.
[12] Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, 1.3.1922 TBMM'nin Üçüncü Toplanma Yılını Açarken, (Ankara: Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi yay., 1989), C. I, s.248
[13] Türk-Ermeni Teali Cemiyeti Nizamname-i Esasiyesi,1341-1339, (İstanbul: Cihan Beradler Matbaası; Cengiz Kürşat,Türk Ermeni Teali(Dostluk)Cemiyeti, Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, C.13, Şubat-Mart, Sayı 77-78, s.17.
[14] Mim Kemal Öke, Ermeni Sorunu 1914-1923, (Ankara: TTK yay, 1991), s. 194.
[15] Mim Kemal Öke, Ermeni Sorunu 1914-1923, (Ankara: TTK yay, 1991), s. 196.
[16] Cumhurbaşkanlığı Arşivi IV-17-d. 71, 42’den nakleden Türkiye’de Gayri Müslimler -20 yy. Başlarının Askeri ve Stratejik Dengeleri İçinde, (Ankara: Gen. Kurm. Başk. Yay., 1996), s. 154
[17] Haberin tam metni için bkz. Hakimiyeti Milliye, 3 Kanunısani 1922, No: 733, s. 2.
[18]İtilaf Devletlerinin yaptıkları işgal gerekçeleri ve azınlıklar adına ortaya koydukları talepler için bakınız, M. Cemil Bilsel, Lozan, (İstanbul: Sosyal yay., Tarih yok), C.II, ss.270-280
[19] Okulun müdürü olan Bedros Zeki Karabetyan İstanbul’un işgalini görünce göz yaşlarını tutamamıştır. Etrafında bir hayli Türkiye'ye bağlı Ermeni arkadaşını toplayan Karabetyan kısa zamanda bir cemiyet kurarak, bir milli direniş teşkilatı olan "Karakol Cemiyeti" ile işbirliği yapmaya başlamıştır. Ermeni komitecilerin tehdidine rağmen Karabet yan Cemiyeti, Anadolu'daki milliyetçilere silah, para ve cephane kaçırma işlerine yardim etmiştir. (Mim Kemal Öke, Ermeni Sorunu 1914-1923, (Ankara: TTK yay, 1991), ss. 194-195.
[20] Türk-Ermeni Teali Cemiyeti Nizamname-i Esasiyesi,1341-1339, İstanbul Cihan Beradler Matbaası, s.1.
[21] Türk-Ermeni Teali Cemiyeti Nizamname-i Esasiyesi,1341-1339, İstanbul Cihan Beradler Matbaası, s.1.
[22] Bu konuda gönderilen dilekçeler için bakınız; Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, Şubat-Mart, Sayı 77-78, s.17
| |