Anasayfaİletişim
  
English

Taner Akçam??n (A Shameful Act: The Armen?an Genoc?de And The Quest?on Of Turk?sh Respons?b?l?ty) ?Utanç Verici Bir Fiil: Ermeni Soyk?r?m? Ve Türk Sorumlulu?u Meselesi? ?simli Kitab?yla ?lgili Yay?nlanan ?nceleme Makalesinin Türkçe Çevirisi


ERMENİ ARAŞTIRMALARI, Sayı 26, 2007

 .&À €="justify">

Akçam, 13 Temmuz 1878’de imzalanan Berlin Antla?mas?’ndan 24 Temmuz 1923’teki Lozan Antla?mas?’na dek geçen süredeki Osmanl? ?mparatorlu?u ve Türk Kurtulu? Sava?? tarihini cüretkâr bir ?ekilde tekrar gözden geçirmekte ve bunu yaparken de Osmanl?’ya bir suçluluk miras? a??lamaya çal??maktad?r. Yazar 1915-16 Ermeni tehcirine odaklanmakta ve özellikle bu olayda meydana gelen insani kay?plardaki Osmanl? lider kadrosunun rolünü öne ç?karmaktad?r.  K?salt?lm?? önsözde Akçam üzerinde durmak istedi?i konular? ve kan?tlama arzusunda oldu?u iddialar? s?ralamaktad?r.  Ancak anla??lmas? güç bir ?ekilde eserde ne bir giri? bölümü ne de bir sonuç bölümü yer almaktad?r. Kitap birbiriyle pek de uyum içinde olmayan, her biri hem kendi içinde hem de birbirleriyle tart??mal? üç bölümden olu?maktad?r.

?lk üç k?s?m (1. Bölüm), 1915 öncesi Ermeni sorunundan bahseder ve Osmanl? Devleti ile onun gayrimüslim cemaatini, ?ttihat ve Terakki Cemiyeti dönemini (1908’den 1918’e dek Osmanl? ?mparatorlu?u’nda siyasi gücün sahibi olan örgüt) ve Türk Kurtulu? Sava??n? konu edinmektedir. ?kinci bölüm ise uzun zamand?r birçok ki?i taraf?ndan sorulmu? olan tehcire neyin sebep oldu?u sorusuna cevap aramay?, karar? ve sonras?ndaki olaylar? incelemeyi amaçlamaktad?r. Üçüncü bölüm sava? suçlular?n?n soru?turmalar? ve yarg?lanmalar?na odaklanmaktad?r.  Anlat?mda ço?u zaman kar??m?za ç?kan kuruluk ve soyutluk, konunun tabiat?ndan kaynaklan?yor olabilir.

Yazar birçok son notta ve metinde Vahakn Dadrian, Peter Gleichmann ve Zoryan Güncel ile Ermeni Ara?t?rmalar? ve Dokümantasyon Enstitü’sünden ald??? yard?mdan çokça bahsetmektedir (bkz. Örnek s.465). Ayr?ca bu aç?k beyanlar olmasa bile, Akçam’?n ad? geçen ki?i ve kurumlara olan minnettarl???, kitab?n bütününden ve özellikle de Birinci Dünya Sava?? tarihini kal?pla?m?? Ermeni perspektifi d???na ç?kmadan aktarmas?ndan kolayca saptanmaktad?r.

Seçici Haf?za, Unutulmu? Kaynaklar
 

Akçam’?n kulland???n? iddia etti?i etkileyici nitelikteki Türk, Alman ve ?ngiliz kaynaklar bütününden eserde izler bulmak mümkün olamamaktad?r. Her ne kadar son notlar yazar?n bu kaynaklara ula?t???n? gösterse de, temelde kitap Ermeni sosyolog Dadrian’?n yay?nlar? temelinde ?ekillenmi?tir. Yazar Dadrian’?n onun “ak?l hocas?” oldu?unu itiraf etmekte ve “Dadrian’?n otuz y?la yak?n bir zamanda toplad??? kaynaklar? kullan?m?na açt???n?” belirtmektedir (s.465). Bu ba?lamda Akçam’?n kendi ara?t?rma ve ele?tirme yetenekleri Dadrian’a ve onun dü?ünme ?ekline olan bu ko?ulsuz ba?l?l??? yüzünden sekteye u?ram??t?r. Dadrian da Akçam gibi ne bir tarihçi ne de bir hukuk uzman?d?r. Birinci Dünya Sava?? tarihine ve soyk?r?m iddialar?na Türk devletine dü?man bir sosyolog alg?lamas?yla yakla?maktad?r.

Akçam, Ermeni Ba??ms?zl?k Hareketi’ne ve onunla ili?kili isyan ve tehcir konular?na tarafs?z bir bak?? aç?s?na sahip de?ildir. Yazar seçici bir haf?zaya sahipmi? gibi hareket ederek kendi sonucunu destelemek amac?yla yine seçme kaynaklar yard?m?yla kan?tlar olu?turmu?tur. Akçam’?n (Dadrian’?n) kulland??? kaynaklar?n derinlemesine ve tarafs?z bir metin analizinin yap?lmas? zorunludur. Bu kaynaklardan elde edilen bilgilerin hangi metotlarla, nas?l kullan?l?p yorumland??? ve de ne kadar temsil edici niteli?e sahip olduklar? yararl? bir çaba olacakt?r.

Rus Kaynaklar?: Akçam çok ?a??rt?c? bir ?ekilde incelenen döneme ait (1878-1923) kamuya aç?k Çarl?k ve Sovyet dönemi Rus ar?ivlerini göz ard? etmi?tir. Sovyetler Birli?i’nin da??lmas?ndan 16 y?l sonra bugün Rusya hem kendi vatanda?lar?na hem de yabanc?lara ar?ivlerini açm??t?r. Kafkaslar ve Türkiye üzerindeki gayeleri ve faaliyetlerini de içerecek biçimde bu ülkenin tarihi hakk?nda derinlemesine bir ara?t?rma yapmak ?imdi her zamankinden daha çok önem kazanm??t?r. Kayda de?er orijinal belgeler Moskova’da Rusya Askeri Ar?ivleri’nde ve St. Petersburg’da Devlet Tarihi Ar?ivleri’nde yabanc? ara?t?rmac?lara aç?kt?r. Gerçekten tarihsel ara?t?rma disiplinine hâkim olan geç dönem Osmanl? tarihi ara?t?rmac?lar? Rus ar?ivlerine vazgeçilmez bir önem atfetmi?lerdir. Bu kaynaklardan yararlanan ço?u ara?t?rmac?, daha önce olu?turduklar? hipotezlerinin yeni ula?t?klar? bilgilerle de?i?ti?ini görmü?lerdir. Bu ar?ivler tarihçilere e?i benzeri görülmemi? yeni bilgiler sunmakta ve böylece Ermeni geçmi?i hakk?nda fikirlerimizi enginle?tirmektedir. Akçam bu kay?tlar? okuyucular?na sunmay? bir borç bilmeli ve analizine derinlik ile tarafs?zl?k katmal?yd?. 

Frans?z Kaynaklar?: E?it derecede ?a??rt?c? olan bir ba?ka durum ise Akçam’?n, Paris, Vincennes ve Nantes’da bulunan zengin ve engin Frans?z ar?ivlerinden yararlanmam?? olmas?d?r. Frans?z kay?tlar? Yak?n Do?u’da Birinci Dünya Sava?? öncesi ve sonras?ndaki geli?melere de?in detayl? bilgiler sunmas? aç?s?ndan son derece de?erlidir. Nitekim bu veriler Ermeni Ba??ms?zl?k Hareketi’ni daha geni? bir aç?dan ele almam?za olanak vermektedir. Ayn? zamanda Akçam’?n, Suriye ve Lübnan Yüksek Komiseri ve 1919-1923 tarihleri aras?nda Do?u Akdeniz Ordusu Ba?komutan? General Henri Gouraud’nun hat?ralar? gibi birçok Frans?z kaynaklar?n? göz ard? etmesi de bir o kadar dü?ündürücüdür. Frans?z gazeteleri ve o dönemin periyodik kaynaklar? da ayn? ak?bete u?ram??t?r. Di?er dillere çevrilmi? Frans?z kitaplar? ve ikincil kaynaklara ba?vurulmu?sa da, bu göstermelik bir çabadan ileri gitmemektedir. Dönemin Frans?z politikalar? isteyen her ciddi ara?t?rmac?ya aç?k ana ve birincil kaynaklardan ara?t?r?lm?? olmal?yd?. 

Amerikan Kaynaklar?: Akçam’?n kaynaklara seçici bir ?ekilde yakla?t???n?n bir ba?ka göstergesi de Amerikan yetkililerinden yapt??? al?nt?lar? kullanma ?eklidir. ?stanbul’daki Amerikan büyükelçisi Henry Morgenthau’dan birçok kere al?nt? yap?lm?? (s.105-106, 111, 120-121, 126-127, 142, 144-145, 155-156, 170 ve 214), ancak raporlar? Morgenthau’nunkilerin güvenilirli?ini sarsan bir ba?ka Amerikal? Tu?amiral Mark Bristol, bir kez hariç (s.374), genelde göz ard? edilmi?tir. Morgenthau’nun söylentivari raporlar? abart?l?rken, Bristol’ün tan?k oldu?u olaylar arka plana itilmi?tir. Morgenthau Washington’a hakk?nda bilgi verdi?i Do?u Anadolu’yu hiç ziyaret etmemi?, bunun yerine Amerikan büyükelçili?inde tercümanl?k ve hukuki dan??manl?k yapan Arshag Schmavonian adl? bir Ermeni eylemciye güvenmeyi seçmi?tir.  Schmavonian büyükelçinin Osmanl? yetkilileriyle yapt??? bütün toplant?larda haz?r bulunmu? ve Washington’a yaz?lan raporlar?n haz?rlanmas?nda büyükelçiye yard?mc? olmu?tur. Morgenthau, her zaman Amerikan ç?karlar?n? gözeten ya da Amerikan fikriyat?n? destekleyen tav?rlar içinde olmayan Ermeni görevlilerin büyük ölçüde etkisinde kalm??t?r[1]. Tam aksine, Bristol bizzat Do?u Anadolu’ya gönderilmi? ve hem Müslümanlar?n hem de Ermenilerin i?ledi?i suçlar hakk?nda dengeli bir rapor sunmu?tur. Tarafs?z bak?? aç?s?na sahip bu amiral-diplomat, Do?u Sorunu’nun çözümü ve Türkiye hakk?nda çok belirli ve kesin fikirlere sahipti[2].
 

Bu ba?lamda Bristol’ün rolü incelenmelidir. Yak?n Do?u’daki Amerikan siyaseti ve Ermeni sorununun çözümü konusunda Morgenthau’nun yerine Bristol etkili bir rol üstlenmi?tir. Washington’daki Amerikan yetkililer için onun do?u Anadolu’ya yapt??? yolculuklar önemli bir bilgi kayna??yd?. Bu yolculuklar, Morgenthau dâhil, birçok ç?kar grubu taraf?ndan Birle?ik Devletler ve Avrupa’da yürütülen yo?un Türk kar??t? propagandan?n etkisini tersine çevirecek bilgiler sunmu?tur[3].

Akçam ayn? zamanda Amerikan dü?ünce ?eklini desteklemeyen akademik çal??malar? da göz ard? etmektedir: Osmanl? ?mparatorlu?u’nun son y?llar?n? ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk zamanlar?n? derinlemesine çal??an ?ngiliz ara?t?rmac? Gwynne Dyer’?n Türk ve Ermeni eserleri ele?tirel olarak inceledi?i bibliyografik çal??mas?n? sadece Ermenilerin soyk?r?m iddialar?yla ba?da?mamas? aç?s?ndan görmemezlikten gelmi?tir.

Benzer ?ekilde, Akçam Ermeni sorunu ve soyk?r?m konusunda belli ba?l? Amerikan otoriteleri olan Justin McCarthy, Guenter Lewy, Heath Lowry ve Robert Zeidner’?n ç???r açan ara?t?rmalar?na da kay?ts?z kalm??t?r. Konuyla alakal? olarak Feridun Ata’n?n “??gal ?stanbul’unda Tehcir Yarg?lamalar?” çal??mas?na da ilgi göstermemi?tir.

Osmanl? Kaynaklar?: Akçam’?n Osmanl? ar?ivlerine verdi?i referanslar birçok aç?dan yanl??larla doludur. En basit olarak bahsi geçen belgenin bir mektup mu, iç yaz??ma m?, toplant? tutanaklar? m? oldu?u bilgisini eksik b?rak?rken, daha büyük bir hata olarak bazen belgenin tarihi dahi eksiktir. Bu gibi hatalar da Akçam’?n, daha do?rusu Dadrian’?n ar?ivsel ara?t?rmas?na gölge dü?ürmektedir. Bir belgeye sadece “BA?DH/FR., 51-215, 1333CA 20” olarak at?f yapmak hiçbir ?ey ifade etmemektedir (s.414 son not 21). Bu gibi bir notland?rma sisteminden ancak yazar?n Osmanl? belgelerine at?fta bulunurken kendi alfabetik ve say?sal sistemini olu?turdu?u ve bu sistemi okuyucunun k?saltma listesine bakarak de?ifre etmek zorunda kald??? dü?ünülebilir. Do?ru bir ?ekilde yap?lan al?nt?lar, bir belgenin, orijinalinde olmasa bile bir ba?l?kla beraber an?lmas?n? gerektirir.
 

Akçam genellikle, Osmanl? belgelerine verdi?i referanslarda, bu dokümanlar?n içeri?ini tam incelememi? ve böylece de bir kez daha ara?t?rmas?n?n güvenirlili?ini sarsm??t?r. Akçam bu hatas?n? Osmanl? ar?ivlerini “ara?t?rmac?lar taraf?ndan kolayca ula??lamayan” belgeler olarak niteleyerek telafi etmek istemektedir. Bu noktada yazar?n sözleri gerçeklikten uzak olmamakla beraber, nitelikli ara?t?rman?n da kolay bir çaba olmad???, aksine me?akkatli bir u?ra? oldu?u hat?rlanmal?d?r. Ar?ivlere ula??m, o ar?ivin nas?l bir sistemde düzenlendi?inin anla??lmas? ve kendi ara?t?rmam?z? da ona göre düzenlemekten geçmektedir. Ayn? anda, hem Türk hem yabanc? birkaç yüz ara?t?rmac? ?stanbul’da Osmanl? ar?ivlerini incelemektedir. Ar?iv bölümü kataloglama ve kurtarma ve genel yard?m görevleri için e?itimli bir görevli kadrosu sunmaktad?r.  Ar?ivler, bakanl?k ve bakanl?k birimlerini içeren genel ve özel bölüm ile altbölümlere ayr?lm??t?r. Ermeni Ba??ms?zl?k Hareketi, buna ba?l? isyan ve tehcir gibi baz? konulara teknolojik öncelik verilmekte ve bu ba?l?klardaki belgeler hem mikrofilm hem de orijinal olarak incelenebilmektedir. Ar?ivler istendi?inde fotokopi, ç?kt? ve ciltleme hizmetlerini sa?lamaktad?rlar.

Burada dikkat çeken bir husus da Türk ara?t?rmac?lar?n, Boston’daki Zoryan Enstitü’sünde, ?stanbul’daki Ermeni Patrikhanesi’nde ve Eçmiyadzin’deki Ermeni Kilisesi’ndeki, Ermeni Devrim Federasyonu ve di?er milliyetçi cemiyetlere dair ar?iv belgelerine ula?ma talebi de sonuçsuz b?rak?lm??t?r[4].

 

Kan?tlarla Oynamak, Örnekler
 

Böylece, kitap kapa??ndaki eserin geni? ve titiz bir ara?t?rma sürecini esas ald??? iddias?, yanl?? yönlendirici de?ilse, en iyi ihtimalle bir iyi niyet dile?i olabilir. Akçam ço?u zaman kaynaklar? farkl? göstermekte, al?nt?lar?n orijinalli?ini bozmakta ve önemli içeriksel/ba?lamsal bilgileri göz ard? etmektedir. Yazar kaynaklar? kötüye kullanarak makul ölçülerde gerçekle?tirilecek bir ara?t?rman?n s?n?rlar? d???na ç?kmaktad?r. Ele?tirel yakla??mlar iddias?nda olan bu mutasyonlar genellikle Osmanl? ?mparatorlu?u ve Türk Ba??ms?zl?k Hareketi’ne verilen gerçekten uzak referanslardan ileri gelmektedir. Kaynaklarla bu denli aç?k oynamak ara?t?rman?n do?rulu?una sekte vurmaktad?r. Son tahlilde metnin büyük bir bölümü yanl?? ve adil olmayan yarg?larla ve tek tarafl? sonuçlamalarla doludur.  A?a??da verilen örnekler okuyucular? Akçam’?n beyanlar?n? sorgulamaya yetecektir.

a. Ziya Gökalp: Akçam’?n iddias?n?n aksine, Türk milliyetçili?i köklerini ?rkç?l?ktan de?il, Bat? sömürgecili?ine kar?? benimsenmi? Osmanl?’n?n kendi kaderini tayin hakk?ndan ve liberalli?inden ileri gelen vatanseverlikten alm??t?r (s.52-53). Türk milliyetçili?i 1913’teki Balkan Sava??’n?n ard?ndan yükseli?e geçmi?tir. Osmanl? topraklar?n?n di?er milliyetçi hareketlere kar?? kaybedilmi? olmas? ve Anadolu’nun da yabanc? güçler taraf?ndan i?gal tehdidi alt?nda olmas? bu durumu tetikleyen unsurlar olmu?tur. Türk milliyetçili?i esasen ?mparatorlu?un kurtulu?u için zemin haz?rlamas? öngörülen siyasi bir eylem plan?yd?. Akçam, Diyarbak?r do?umlu sosyolog ve e?itimci Ziya Gökalp’ten bahsederek onun “Türk milliyetçili?inin yay?lmac? bir versiyonunun temellerini att???n?” (s.53) iddia etmi? ve temelde Türk milliyetçili?inin ?rkç? ve yay?lmac? oldu?u öne sürmü?tür. 

Ancak Gökalp’in yegâne amac? Türk kültürünü ?ereflendirmekten ba?ka bir ?ey de?ildi. Frans?z ve Alman liberallerden etkilenen Gökalp, Türk milletinin ?rk veya etnik kimlik esas?nda de?il, ortak de?erler, ortak kültür ve sosyal dayan??ma temellerinde ele al?nmas? gerekti?ini belirtmi?tir[5].

Gökalp’i siyasi dü?üncelerinden dolay? hapis alt?nda tutan Osmanl? ?mparatorlu?u’ndan çok, yeni Türkiye Cumhuriyeti’ni kurma fikri, Gökalp’in dü?üncelerini uygulamaya geçiren Türk milletinin lideri Mustafa Kemal Atatürk’ündür[6].

Konuyu daha da kar??t?racak ?ekilde Akçam Gökalp’in Ermeniler hakk?ndaki çal??malar?yla “Ermeni tehcirleri” aras?nda bir ba?lant? oldu?unu ima etmektedir (s.89). Asl?nda Gökalp, 1909’dan beri üyesi oldu?u ?ttihat ve Terakki Cemiyeti’nin merkezi kurul toplant?lar?nda 1915’teki Ermeni tehcirine olan itirazlar?n? dile getirmi?ti. Gökalp’in as?l önemi 1923’ten itibaren siyaset sahnesine ç?km?? Türkiye Cumhuriyeti ve Atatürk üstündeki etkisinden ileri gelmektedir.

b. Osmanl? Te?kilat-? Mahsusas?: Akçam birçok yerde Te?kilat-? Mahsusa’n?n “Ermeni soyk?r?m?n?n” hayata geçirilmesinde do?rudan bir rolü oldu?unu ileri sürmektedir (ör. bkz. s. 59). 1913 Kas?m’?nda kurulmu? olan Te?kilat-? Mahsusa Kafkaslar, M?s?r ve Mezopotamya gibi ayr?l?kç? isyanlar?n ba? gösterdi?i bölgelerdeki özel askeri operasyonlarda kullan?lm??t?r. Ayr?ca Suriye’de Arap ayr?l?kç?lar? durdurmak için de kullan?lm??, bunun d???nda Ermeni ?syan?’na kar?? ya da Ermeni tehcirinde hiçbir ?ekilde rol oynamam??t?r. Lakin 1919’daki askeri mahkemelerin tutanaklar? detayl? bir ?ekilde incelendi?i takdirde görülecektir ki Ermeni katliamlar?ndan sorumlu tutulan tüm Te?kilat-? Mahsusa askerleri bu suçlamalardan beraat etmi? ve aklanm??lard?r. San?klar Te?kilat-? Mahsusa’n?n rolünü Osmanl? s?n?rlar?ndansa Rus s?n?rlar?nda birtak?m gizli operasyonlar yürütmek olarak belirtmi?lerdir.  Asl?nda o zamanki Te?kilat-? Mahsusa zaman?m?z?n “Özel Kuvvetlerine” benzemekteydi. Böylece Akçam’?n Te?kilat-? Mahsusa ve Ermeni katliamlar? aras?nda kurdu?u ili?ki do?rulanamayacak bir iddia olmaktan öteye gidememektedir[7].

c. Adana ?syanlar?, 1909: Akçam, 1909 Adana olaylar?n? her aç?dan mant?kl? bir çerçevede tart??may? ba?aramam??t?r. Yazar “Türk yetkililerin Tarsus Amerikan Koleji’nin müdürüne Ermenileri öldürme emri verdi?ini” belirtmektedir (s.70). Amerikan Protestan e?itimci misyoner ve Tarsus’taki St. Paul Enstitüsü Ba?kan? Thomas Christie Beyrut’taki Amerikan Konsolu’na yapt??? ziyaretlerde birçok Gregoryen Kilisesi’nin birçok Ermeni dini ve siyasi liderinin yeni Anayasal Hareket’e taban tabana z?t hareketler içinde olmas?n?n üzüntü verici oldu?unu belirtmi?tir. Christie raporunda yap?c? bir ?ekilde Anayasal Hareket’in getirdi?i özgürlüklerden yararlanmak yerine Ermeni liderlerin Osmanl? reformlar?n? ellerinin tersiyle ittiklerini ve silahl? bir isyan için haz?rland?klar?n? söylemi?tir. Anayasal Hareket taraf?ndan vatanda?lara silah sat?m?n?n yasalla?t?r?lmas?n?n büyük oranda silahlanmaya yol açt???n? belirten Christie, ço?u zaman, kampusta bile, tabanca ya da hançer ta??yan Amerikan ö?rencileriyle sorun ya?ad???ndan yak?nm??t?r. Ayr?ca Christie yine raporlar?nda, sert bir mizaca sahip olan Adana Gregoryen Ermeni Piskoposu Musheg Seropian’?n kendi bölgesi içinde yapt??? ziyaretlerde gizli örgütleri övdü?ünü, Ermenilerin silahlanmas? ve Akdeniz’den Do?u Anadolu’ya dek siyasi ve etnik olarak saf bir Ermeni devletini kurmak için sava?malar? gerekti?ini öne sürdü?ünü belirtmi?tir. Seropian’?n önde gelen yanda?lar?ndan biri de, pek de ünlü olmayan 12 y?l hapis yatm?? mahkûm Adanal? Karabet Geukderelian idi[8].

d. Mara? Katliamlar?, 1920: Akçam’?n 1920 Ocak ve ?ubat’?nda Mara?’ta meydana gelen olaylar hakk?nda söyledikleri tamamen gerçekten uzakt?r. Yazar bölgede Türklerin Ermenileri katlettiklerini söylerken (s. 300 ve 309) i?in asl? bu iddian?n tam tersidir.  Türkler sadece Ermeniler ?ehrin Türk mahallerine sald?rmaya ba?lad?ktan sonra me?ru müdafaa alt?nda direni?e geçmi?lerdir. Mara?’?n kontrolünü ele geçirmek isteyen Frans?z i?gal güçleri ve içlerindeki Ermeni isyanc?lar Ermeni sald?r?lar?n? Türk mahallelerini top at???na tutarak desteklemi?tir. Baz? Türk mahalleleri yak?l?p y?k?l?rken orada ya?ayan Türkler de katledilmi?lerdir. Silahl? direni? sokaklara ta??n?rken, Türk mahalleleri Frans?z askerleri ve onlar?n Ermeni yanda?lar? taraf?ndan i?lenen ?rkç? cinayetlere ve kanl? katliamlara sahne olmu?tur.

Osmanl? hükümeti Ermeni isyanc?larca desteklenmi? Frans?z i?gal güçlerinin, yerel Ermeni halk? silahland?rmas?n? ve bölgedeki Türklere kar?? zulüm uygulatmas?n? protesto etmi?tir. Ayr?ca hükümet bu zalim i?gale ve karde?lerinin katledilmesine seyirci kalamayacak Türk toplumunun, Ermenilere kar?? de?il, bu sald?r?y? planlayan ve ba?latan Frans?z askerlerine kar?? silahland???n? belirtmi?tir.   ?tilaf devletlerinden kar???k bir komisyon toplanmas? ve Mara? olaylar?n?n derinlemesine incelenmesi de istenmi?tir. Osmanl? güçlerinin ve Türk vatanda?lar?n?n katliamlar? gerçekle?tirdi?i yönündeki suçlamalar?ndan son derece rahats?z olan Osmanl? Mebusan Meclisi, 6 Mart 1920’de oybirli?iyle geçirdi?i bir kararda, Birle?ik Devletler’den tarafs?z bir komisyon göndermesini ve Anadolu’daki ko?ullar ile Mara? olaylar?n? ara?t?rmas?n? istemi?tir.

Türkiye’yi de içeren Yak?n Do?u gezisinden dönen bir Amerikan subay? olan Charles Furlong 23 Mart 1920’de Ba?kan Woodrow Wilson’a yazd??? mektupta ?stanbul ile çevresi ve Anadolu’nun içlerinde yapt??? gözlemlerde Ermeni sorunuyla ilgili ?u sonuçlara vard???n? anlatm??t?r: “Türklerin Ermenilere kar?? yapt??? katliamlar çok bilindik olmas?na ra?men Ermenilerin Türklere kar?? gerçekle?tirdi?i katliamlar?n çok az? bilinmektedir ya da hiçbiri bilinmemektedir”. Kilikya bölgesinde Frans?z komutas? alt?nda Amerikan askerleri me?ru olmamas?na ra?men Türk topraklar?n? i?gal alt?nda tutuyorlard?.  Bu i?gal alt?nda Türkler çaresizdi ve kendi güvenliklerini ya da hayatlar?n? tehlikeye atmadan Frans?z üniformas?n?n korumas? alt?nda olan herhangi bir Ermeni’ye el dahi süremezlerdi. Furlong sözde Mara? katliamlar?n?n durumun fark?nda olanlar için gerçek olmad???n? ve asl?nda sorunun Türklerin Ermenilerin mi yoksa ?ehri ve çevresini i?gal alt?nda bulunduran Frans?zlar?n m? elinde öldükleri üstünde belirdi?ini söylemi?tir[9].

Olaylar?n birinci elden bu yöndeki aç?k ve dürüst anlat?mlar? asl?nda Akçam d???ndaki birçok tarafs?z tarihçinin konuyla alakal? belgeleri inceledikten sonra vard??? sonuçtur. Furlong kendini, bu zor zamanlarda Türklerin dü?tü?ü durumun dikkatli bir gözlemcisi olarak göstermi? ve sava? sonras? Kilikya’daki Frans?z politikas?n? her yönüyle ortaya ç?kartm??t?r.

e. Detaylardaki yanl??lar: Akçam’?n ara?t?rmas? ve sonuçlar? birçok fiili hata içermektedir; bu durum tarihsel gerçekleri yans?tt???n? iddia eden bir kitab?n güvenirlili?ini sarsmaktad?r.  Bu konudaki baz? örnekler a?a??da verilmi?tir: (1) Osmanl? ?mparatorlu?u 1830’lar de?il, 1844’ten sonra “Avrupa’n?n Hasta Adam?” olarak nitelendirilmi?tir (s.27). Bu lakap ilk olarak Rus Çar? I. Nikolas taraf?ndan St. Peterburg’da 1844’te ?ngiliz Büyükelçisi Sir Hamilton Seymour ile yapt??? bir konu?mada kullan?lm??t?r. Bu tan?mlama dönemi göz önüne al?nd???nda çok da sa?l?kl? bir saptama olmam??t?r, çünkü ?mparatorluk asl?nda toparlanmaktayd?; (2) Sason Kilikya bölgesinde de?il, Do?u Anadolu’dad?r; (3) Yusuf Kemal Tengir?enk Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci D??i?leri Bakan? de?il, 1921-1922 y?llar? aras?nda TBMM hükümetinin ikinci D??i?leri Bakan?’d?r, yani Cumhuriyetin 29 Ekim 1923’teki ilan?ndan çok önce görev yapm??t?r (s.46); (4) 1911-1917 y?llar? aras?nda görev yapan Rus D??i?leri Bakan?’n?n ad? Sazanov de?il, Sazonov’tur (s.98-99 ve 213): (5) Bahattin ?akir hiçbir zaman Te?kilat-? Mahsusa’n?n komutanl???n? yapmam??t?r (s.149). Yürüttü?ü tek kamu görevi 1912-1918 y?llar? aras?nda ?ttihat ve Terakki Cemiyeti merkez kurul üyeli?idir; (6) Pozant? Adana’ya 30-40 km de?il, 70 km uzakl?ktad?r (s.158); (7) 31 A?ustos 1915’te Ali Münif Bey Müfetti? de?il, ?çi?leri Bakanl??? Müste?ar?yd? (s.169); (8) ?çel ad?nda bir Osmanl? vilayeti 1915’te mevcut de?ildi (s.193); (9) Hovhannes Kachaznuni ba??ms?z Ermenistan’?n ilk Cumhurba?kan? de?il, ilk Ba?bakan?’yd? (s.198); (10) Van’?n ?ubat 1915’teki valisi Cevdet Pa?a de?il, Cevdet Bey idi (s.201); (11) ?skenderun’un eski ismi Alexandria (M?s?r’dad?r) de?il, Alexandretta idi (s.209), ve Osmanl? ?mparatorlu?u’nun kolonileri de?il, merkeze ba?l? eyaletleri vard? (s.227); (12) ?zmir Yunanl?lar taraf?ndan 16 May?s 1919’da de?il, 15 May?s 1919’da i?gal edilmi?ti (s.279 ve 294); (13) Hüsamettin Ertürk ate?kes döneminde Te?kilat-? Mahsusa’n?n faaliyetlerini Ankara’dan de?il, ?stanbul’dan yönetmi?tir (s.316); (14) 1918’de Alman subay? Baron Friedrich Freiherr Kress von Kressenstein general de?il, albayd? (s.325); (15) May?s 1919’da Albay ?smet Sava? Bakanl???’na dan??man olarak de?il, Bakanl?k Müste?ar? olarak hizmet etmi?tir (s.420 sonnot 140).

Akçam’?n gerçekleri yans?tmaktaki hatalar? çevirilerde ve imlada da kendini göstermektedir.  Örnek olarak Türkçe Ba?bakanl?k’?n ?ngilizce kar??l??? Prime Minister’s Office’tir, Ba?kanl?k veya Cumhurba?kanl??? Ofisi anlam?na gelen President’s Office de?il (s.471 son not 65). Türkçe isim ve soy isimlerde imlada tutars?zl?klar görülmektedir: Kaz?m/Kazim ve Biyiklio?lu/Biyiko?lu gibi ikililikler bazen ayn? sayfada bile yer almaktad?r (s.426). Yaz?ma ait yanl??lardan ele?tirmen 120’den fazla yaz?m hatas? tespit etmi?tir ki, bu yazar?n yaz?ma her zaman gereken özeni göstermedi?ine i?aret etmektedir. Bu duruma verilebilecek üç örnek a?a??dad?r: Türk diplomat Söylemezo?lu’nun göbek ad? Kemal de?il, Kemali’dir  (s.1 17), Damar Ar?ko?lu’nun hat?ralar? eserinin Türkçe ba?l??? “Hat?ralar?m” de?il, “Hat?rat?m”d?r. (s.451 son not 92), ve Türk tarihçi Öztoprak’?n ismi ?smet de?il, ?zzet’tir (s.463 son not 1).

Akçam’?n ara?t?rmac?l???na, eserini en temel konular?nda bile tablo ve grafiklerden mahrum b?rakmas? hususu dolay?s?yla gölge dü?mektedir. Kronoloji, resim, isimler ya da terimler listesi, kaynakça ya da ek k?s?mlar?n?n da olmamas? di?er eksiklikler olarak kar??m?za ç?kmaktad?r. Dizin bölümü metinde ad? geçen mekân ve ki?i isimlerini içeren geni? bir listeden olu?makta, ancak konu ba?l?klar? fazlaca genel, az say?dad?r ve yanl?? sayfalara referans vermektedir. Örne?in dizin ve metin ço?u yerde bir ?ngiliz temsilcisine “Frew” ad?yla referans vermektedir, ancak ço?u okuyucu bu ki?inin Anglikan misyoner, ?ngiliz Haber Alma görevlisi ve ?tilaf güçleri i?gali alt?nda olan ?stanbul’daki ?ngiliz Muhipleri Cemiyeti’nin önde gelen bir üyesi olan Robert Frew oldu?unu bilememektedir (s.312). Kaynakça k?sm?n?n olmamas?ndan dolay? dizin, yazarlar hakk?nda rehberlik yapamamaktad?r. 1819 tane son not dizinin yerini tutamazken, kitap sadece genel hatlarla çizilmi? bir tek harita sunmakta ve böylece de ilgili okuyucular?n ihtiyaç duyaca?? iyi bir Osmanl? ?mparatorluk haritas?n? sa?layamamaktad?r.

Osmanl? Askeri Mahkemeleri, 1919-1920 

Akçam, tutars?z ve kendi kendinin kan?t? olmaya çal??an bir yorumlama metoduyla, Osmanl? askeri mahkeme kararlar?n? bir yandan reddederken, bir yandan da kabul etmektedir.  Yazar bir taraftan e?er cezai mahkûmiyetler soyk?r?m suçlar?yla ilgiliyse, davalar?n geçerlili?ine inan?rken, di?er taraftan da bu mahkûmiyetlerin hiçbirinin bu seviyede suçlamalardan gelmemesi gerçe?ini de kabullenmek zorunda kalm??t?r. Kitab?n sonunda “Ermeni katliamlar?n?n faillerinin bugüne dek adalet önüne ç?kar?lmad???n?” iddia etmektedir (s.376).

Ne e?itimli bir tarihçi, ne de bir hukuk uzman? olan Akçam, Ermeni katliamlar?n?n önceden planland???n? ve soyk?r?m te?kil etti?ini öne sürmektedir. Bu sonuca 1919-1920 Osmanl? askeri mahkeme kararlar?n?n genel bir gözden geçirilmesi yoluyla ula?t???n? söyleyen Akçam, ?ttihat ve Terakki Cemiyeti hükümetinin yetkilileri taraf?ndan Ermenilere kar?? organize katliamlar gerçekle?tirildi?ine inanmaktad?r (s.371-373). Akçam 1948 BM Soyk?r?m Suçunun Önlenmesine ve Cezaland?r?lmas? Sözle?mesi’nin 2. maddesi uyar?nca soyk?r?m suçunun kan?t? için gereken unsurlardan hiçbiriyle - özellikle Ermenilerin imhas? plan?n?n uygulanmas? hususuyla - paralellik gösteren kan?tlar sunmamaktad?r. Ayr?ca yazar, ?tilaf güçlerinin Ermeni kay?plar?n?n hesab?n? sormak için düzenletti?i ve kukla durumundaki Osmanl? hükümetinin suçu ba?kas?n?n üstüne atmak ve özellikle de ?ttihat ve Terakki’nin birkaç üyesi üstünde ?üpheleri yo?unla?t?rarak 1919’daki Paris Bar?? Konferans?’nda ?mparatorlu?a kar?? daha ?l?ml? bir yakla??m benimsetmek gibi, askeri duru?malar?n alt?nda yatan siyasi nedenleri göz önünde bulundurmamaktad?r.

Ancak yine de e?er bu duru?malar? soyk?r?ma kan?t olarak kabul edecek olursak, bu süreci cezai prosedürleri, mahkemelerin kurallar? ve kan?tlar?n ko?ullar? gibi unsurlar?yla dikkatlice incelemek gerekmektedir. Bu duru?malarda duru?ma öncesi ve s?ras?nda yap?lm?? birçok hata bulunmaktayd?. Duru?ma öncesinde san?k taraf?n?n tutanak veya kay?tlar? incelemesi ya da di?er sorgulanan san?klarla görü?mesi engellenmekteydi. Duru?malar?n kendisine istinaden ise, Osmanl? askeri mahkemeleri baz? belli ba?l? tedbirlerden yoksundu: tarafs?z bir hakem bulundurma hakk?, kendi kendini suçlamaktan korunma hakk?, suçlayanlar ve dava tan?klar?yla yüz yüze gelme hakk?, çaprazlama sorgulama hakk?, san?k lehinde tan?k ça??rma hakk? ve davac? taraf?n kan?tlar?n? inceleme hakk?. Bu prensiplerin yerine hakem san?k ve tan?klar? sorgulayan, tan?klar? ve kan?tlar? sunan ve ifadelerle belge niteli?indeki kan?tlar? ayn? zamanda inceleyen, hem yarg?ç, hem savc? ve hem de avukatt?. Asl?nda mahkeme görevlileri tarafs?z yarg?çlar gibi de?il, daha çok savc? gibi davran?yorlard?.

Osmanl? askeri mahkemeleri sivil ve askeri bürokrasiden toplam 1376 ki?iyi Ermeni tehciri s?ras?ndaki hukuk d??? hareketleri ya da katliamlar? nedeniyle mahkûm etmi? ve bir ay hapis cezas?ndan ölüm cezas?na kadar de?i?en farkl? yapt?r?mlara maruz b?rakm??t?r. Akçam’?n yapmaktan kaç?nd??? üzere, duru?ma tutanaklar? dikkatli bir ?ekilde incelendi?inde suçlamalar?n ve mahkûmiyetlerin büyük ço?unlu?u Ermeni sivillere kar?? i?lenen suçlardan de?il, tehcirde yap?lan hata ve yanl??lardan kaynaklanm??t?r. Yani ?ttihat ve Terakki Cemiyeti’ne kar?? olu?an siyasi kat? ortam ve de kovu?turma taraf?n? öne ç?karan adalet sistemi ko?ullar? alt?nda bile Osmanl? askeri mahkemeleri sunulan kan?tlar?, b?rak?n merkezi hükümet taraf?ndan Ermenilerin yok edilmesi amac?yla organize edilen bir plan, sistematik bir imha olarak dahi kabul etmemi?tir.

?stanbul askeri mahkemelerindeki suiistimaller daha sonra bu mahkemelerin dört üyesinin adaleti sapt?rmak ve görevi kötüye kullanma suçlar?ndan tutuklanmas? sonucunu do?urmu?tur. Gerçekten de ?ngiliz hükümeti Malta adas?nda Osmanl? yetkililerini Ermenilere kar?? yap?lan zulümler” dolay?s?yla yeniden yarg?lamak istedi?i zaman, 1919-1920 süresince Osmanl? askeri mahkemelerince ele al?nan kan?t, analiz ya da kararlar? kullanmay? reddetmi?tir[10].

 

?ngiliz Malta Duru?malar?, 1919-1922
 

Akçam, 144 Osmanl? hükümet yetkilisini “Ermenilere kar?? zulüm” yapmaktan tutuklay?p yarg?layan Malta Duru?malar?n? kendisine uygun bir ?ekilde göz ard? etmektedir. 144 Osmanl? yetkilisinin hepsini beraat ettiren karar? tart???rken Akçam, Dadrian’?n “Türklerin Malta’da tutulan kendi tutsaklar?n? kurtarmak için ?ngiliz tutsaklar? kulland???” yönündeki komplo teorisini tekrar gündeme getirmekten fazlas?n? yapmamaktad?r: “Sonuçta, (Osmanl?lar) kendi tutsaklar?n? serbest b?rakt?rmay? ba?arm??lard?” (s.301)[11]. ?ngilizler suçlamalar?n? temellendirmek için hararetle kan?t ararken, Osmanl? tutsaklar? Malta’da 28 ay boyunca tutulmu?lard?r. ?ngilizler Osmanl? hükümet ar?ivlerine tam giri? yetkisi verilen Haigazn Kazarian ad?nda bir Ermeniyi göreve getirmi?lerdi. Ancak Kazarian Osmanl? hükümetinin tehciri ya da herhangi ba?ka bir isyan kar??t? tedbiri Ermenilerin katli için kulland???na dair belgesel herhangi bir kan?t bulamam??t?r. ?stanbul’daki ?ngiliz Yüksek Komiserli?i de Londra’ya ?ngiliz suçlamalar?n? temellendirecek herhangi bir kan?t? sunamam??t?r. Keza ?ngiliz devlet ar?ivleri de bu konuda bir ?ey sa?layamam??t?r. ?ngilizler son bir çabayla Birle?ik Devletler D??i?leri Bakanl???’ndan kan?t istemi?se de, yan?t mahkemenin suçlamalar?n? destekleyecek hiçbir kan?t sunamam??t?r. Sonuçta ?ngiliz ba?savc?s? “herhangi bir hukuk mahkemesinin bu suçlamalar? kan?tlayabilme kapasitesinin belli olamad???” sonucuna varm?? ve tüm tutsaklar? serbest b?rakm??t?r.

Uluslararas? Hukuku Sapt?rmak
 

Hukuki bir analiz, Ermeni meselesinin uluslararas? hukukta bir soyk?r?m te?kil edip etmedi?i gibi özellikle tart??mal? konularda anlay???m?za ve fiili durumlar? do?ru ?ekilde ele almam?zda disipline edici bir görev üstlenmektedir. Akçam’?n çal??mas?nda ise, kendi argüman?n? desteklemek ad?na keyfi olarak seçti?i gerçekleri soyk?r?m unsurlar? çerçevesinde hem tart??mamas? hem de uygulamaya koymamas? aç?s?ndan bu çe?it bir disiplinden söz edilemez.  

Akçam Ermeni sorununda uluslararas? hukukun belirleyicili?inin önemini göz ard? etmektedir[12]. Osmanl?’n?n tehcir karar? hem zaman?n hem de bugünün uluslararas? hukuk kurallar? aras?nda yeri sa?lam bir uygulamad?r. Akçam’?n kendisinin de isteksizce belirtti?i üzere “Osmanl? hükümetine kar?? yöneltilen suçlamalar kendi vatanda?lar?yla ilgiliydi ve böylece de herhangi bir uluslararas? antla?man?n d???nda kal?yordu” (s.223). Yine yazar?n anlat?m?yla, 1907 Lahey Antla?mas?na göre “sava? kurallar?n?n ba?lay?c?l???na kar?? öne sürülebilecek tek istisna sava?an bir tarafa kar?? kendi askerleri ya da vatanda?lar?nca me?ru olmayan sava? fiilleri dolay?s?yla yap?lan misilleme durumlar?d?r” ve “bu durum misilleme hakk?n? hukuki bir ilkeye dönü?türmektedir” (s.223).

Günümüz uluslararas? hukuk kurallar? göz önünde bulunduruldu?unda, bu konudaki engin çal??malara ra?men, Akçam’?n hangi unsurlar?n soyk?r?m te?kil etti?i hususunda bir tart??maya girmedi?i görülmektedir (s.9). Yazar her ne kadar soyk?r?m terimini 1948’de BM taraf?ndan kabul edilen tan?m?na uygun olarak kulland???n? beyan etse de, analizine soyk?r?mla ilgili temel noktalar? dâhil etmemi?tir. Do?ru bir analize temel te?kil edecek nokta BM Soyk?r?m Suçunun Önlenmesine ve Cezaland?r?lmas? Sözle?mesi’nin 2. maddesidir: “ulusal, etnik, ?rksal veya dinsel bir grubu, k?smen veya tamamen ortadan kald?rmak amac?yla i?lenen fiiller.., soyk?r?m suçunu olu?turur”[13].

Metnin asl?ndaki “as such” ifadesi soyk?r?m suçunun esas?n? olu?turmaktad?r çünkü bu ifade herhangi bir hükümetin soyk?r?m i?lemesi için koruma alt?ndaki bir grubu ulusal, etnik, ?rksal veya dinsel kimliklerinin d???nda hiçbir ba?ka sebep ya da niyetle yok etmemesini gerektirmektedir. Ermeniler ise Ermeni olduklar? için de?il, Osmanl? ?mparatorlu?u’na kar?? isyan ba?latt?klar?, ba?ta Rusya olmak üzere, ?tilaf devletleriyle i?birli?i yapt?klar?, Osmanl? sivil halk?na sald?rd?klar?, kamu ve özel mallara el koyduklar? ve ?mparatorlu?u parçalamak istedikleri için tehcire maruz b?rak?lm??lard?r.

Benzer ?ekilde, Akçam tehcire maruz kalan Ermenilerin BM Sözle?mesi taraf?ndan koruma alt?na al?nm?? bir grup olup olmad??? konusuyla ilgili herhangi bir saptama yapmam??t?r. Bu bölgedeki Ermeniler, ulusal, etnik, ?rksal ya da dinsel kimliklerinden ötürü de?il, do?u Anadolu vilayetlerinde siyasi ve etnik olarak saf bir Ermeni devleti kurmak amac?yla isyan ba?latt?klar? için tehcire zorlanm??lard?r. Ermeniler, Ermeni Ulusal Hareketi (the Armenian National Movement) ya da Ermeni Devrimci Federasyonu (Armenian Revolutionary Federation) gibi politik örgüt olu?turmu?lard?. BM Sözle?mesi’nin haz?rlanma sürecinde, soyk?r?m sözcü?ünü türeten Raphael Lemkin, siyasi gruplar? Sözle?menin korumas? alt?na almak istemi?se de, metni haz?rlayanlar bu öneriyi reddetmi? ve Lemkin’in kat?l?m?n? saf d??? b?rakm??lard?r. Burada güdülen amaç soyk?r?m suçunun sava? s?ras?nda sava? taraflar?n? ve sava?mayan taraflar? etkileyen di?er suçlarla kar??t?r?lmamas?yd?.

Akçam soyk?r?m halinde aç?kça bulunmas? gereken “yok etme niyeti” zorunlulu?una bile gönderme yapmamaktad?r.  Bu niyet unsuru suç eylemini (actus reus) destekleyen suça dair dü?ünceleri (mens rea) incelemektedir. Sözle?menin onaylanmas? esnas?nda BM Genel Sekreteri Trygve Lie, Soyk?r?m Sözle?mesi’nin soyk?r?m suçunun “aç?k/kesin (specific) bir niyetle” i?lenen bir suç oldu?unun alt?n? çizmi?tir. Dolay?s?yla soyk?r?m suçu baz? hareketlerden ç?kar?labilecek bir fiil de?il, asl?nda do?rudan kan?tlarla, san?k taraf?n davac? taraf? yok etme iste?inin ispat? neticesinde var?labilecek bir suçtur. Akçam, tüm çal??mas? boyunca, Osmanl? hükümetinin 1915’te bu ?ekilde bir niyet ta??d???n? do?rudan kan?tlarla gösterememekte ve Ermeni tehcirinin nas?l Ermenilerin imha edilmesi amac?n? ta??d???n? aç?klayamamaktad?r. Bu hususta Akçam yaln?z de?ildir, çünkü bugüne dek somut ve tarafs?z bir ?ekilde Ermenilerin imha edilmesi niyeti kan?tlanamam??t?r. Aksine, ?stanbul’daki Osmanl? ar?ivleri tehcir karar?n?n amac?n?n, Ermeni sivillerin isyanc?lara verdikleri destek ile Ermeni isyanc?lar?n Rus ordusuna verdi?i deste?i kesmek ve ?mparatorlu?un do?u vilayetlerinin güvenli?ini sa?lamak oldu?unun alt?n? çizen birçok kararname ve genelgelerle doludur.[14]

Akçam’?n imha etme niyetinin aç?k olmas? ko?ulunu göz ard? etmesi, ayn? zamanda, Osmanl?’n?n tehcirde Ermenilerin hayatlar?n?n ve mallar?n?n korunmas? için harcad??? çaba ve u?ra?lar? da takdir etmemesi ile paralellik göstermektedir.  Osmanl?’n?n soyk?r?m yapmaya dair bu yönde bir niyetinin olmamas? birçok Osmanl? ar?ivinde aç?kça görülmektedir: (1) hükümet özel talimatlar yay?nlayarak ordunun Ermenileri tehcir esnas?nda herhangi bir sald?r?dan korumas? gerekti?ini ve tekrar yerle?melerinden sonra bile günlük ihtiyaçlar?n? kar??lamak üzere yiyecek ve di?er erzak da??t?lmas?n? emretmi?tir; (2) Osmanl? kumandanlar?na baz? yollardan gitmemeleri söylenmi?, yol üzerinde Ermenilerin korunmas?z durumundan faydalanmak isteyebilecek, uzun y?llar boyu köylerine ve a?iretlerine Ermeniler taraf?ndan ?iddet uygulanm??, intikam almak isteyen veya a?iret onurunu tekrar tesis etmek isteyecek reislere dikkat etmeleri ve ç?kabilecek sorunlara kar?? önceden tedbir almalar? ikaz edilmi?tir; (3) Bölgenin güvenli?i sa?land?ktan sonra evlerine dönecek olan Ermenilerin bu süre zarf?nda korunup gözetilmeleri istenmi?tir.

Benzer ?ekilde, Akçam, Sina, Filistin ve Suriye’deki 4. Ordu’yu kumanda eden ve 1914-1917 y?llar? aras?nda Suriye ile Bat? Arabistan valisi olarak görev yapm?? Osmanl? generali Cemal Pa?a’n?n da çabalar?n? tart??maktan kaç?nm??t?r (p.186). Cemal Pa?a, tehcire maruz kalan binlerce Ermeniyi Güney Suriye ve Lübnan’a yönlendirerek onlar?, Ermeni isyanc?lar?n yol açt??? zulüm yüzünden intikam pe?indeki birçok a?iret sald?r?s?ndan korumu?tur[15]. Ancak Cemal Pa?a ki?isel cesareti ve öne ç?kan askeri meziyetleriyle tehcirin uluslararas? hukuki standartlarla daha uyum içinde gerçekle?tirilmesini sa?lamas? aç?s?ndan hak etti?i yetkin bir biyografiye günümüze kadar kavu?amam??t?r.

Ayn? zamanda Akçam, tehcire maruz kalm?? Ermenilerin mallar?n? makul fiyatlarda sat?p kiralayan ve geliri geri dönecekler için güvence alt?nda tutan Osmanl? Özel Mal Komisyonu’nu (Ottoman Special Claims Commission) da göz ard? etmektedir. Geride kalan bu mallara sahip olmak isteyen Osmanl? vatanda?lar? eski sahipleri döndü?ü takdirde binalar? bo?altmak kayd?yla, bu mallara kirac? olarak talip olabilir ve kiray? da fonlara yat?rmalar? gerekirdi. Yolculuk esnas?nda Suriye ile Mezopotamya’da Ermenilerin mallar? ordunun korumas? alt?nda olup, bu ki?ilerin kriz ko?ullar? ortadan kalkt??? anda geri dönü?leri sa?lanacakt?.

Osmanl? ?mparatorlu?u tehcir karar?n? me?ru ulusal güvenlik kayg?lar?yla ve de k?rktan fazla isyan on binlerce hayata mal olduktan sonra alm??t?r. Bu karar tehcire maruz b?rak?lanlar? öldürmek bir yana, onlara zarar vermeyi dahi asla amaç edinmemi?tir. Karar?n yönergelerinde öldürmeye ya da buna izin vermeyle ilgili hiçbir unsur bulunmamaktad?r. Ayr?ca zorluklar?n hafifletilmesini öngören yönergeler bir yana, tehcir edilen Ermenilere kar?? cinayet, gasp ya da tecavüzü içeren, ancak bunlarla s?n?rl? kalmayan suçlar? i?ledi?i takdirde herhangi bir ki?inin ya da Osmanl? askerinin tutuklan?p askeri mahkemeye ç?kar?lmas?n? ?art ko?an genelgeler dahi mevcuttu.  Osmanl? ?mparatorlu?u uzman? olan tarihçi Donald Quataert bu genelge ve yönergelerin gerçekte var olup, ula??l?p okunabildiklerini hat?rlatmaktad?r[16].

Hiç ?üphesiz ki Osmanl? güçleri, tehcir esnas?nda, yerel a?iretlerin Ermenilere kar?? düzenledi?i her sald?r?y? etkin bir ?ekilde geri püskürtememi?lerdir. Ayr?ca belirlenen kurallara da her an uyduklar? dü?ünülemez. Gittikçe say?lar? azalan Osmanl? askerlerinin en iyileri ?mparatorlu?u en az üç cephede (Çanakkale’de Anzak ve Frans?zlara kar??, Kafkaslarda Ruslara kar?? ve Sina ve Filistin’de ?ngilizlere kar??) savunmaya gönderildikleri için, tehcirin uygulanmas? ile görevlendirilen askerlerin say?ca az ve yetersiz düzeyde e?itimli olduklar? dü?ünülebilir. Tehcir bölgelerindeki sava? ko?ullar? da göç s?ras?nda kar??la??lan zorluklar? art?rm??, Ermeni isyanc?lar? öldürmeye and içmi? yerel a?iretler, açl?k, salg?n hastal?klar ve sava? da bu ko?ullar? gittikçe zorla?t?rm??t?r. Tüm sosyoloji e?itimine ra?men Akçam, neredeyse 500.000 ki?iyi bulan bu tehciri zorla?t?ran ko?ullar? gündeme getirmekte aciz kalm??t?r.

Kitapta önemli bir yer tutmas? beklenirken, tehcir esnas?nda kaç ki?inin öldü?üne dair tahminler gerçekten uzakt?r (s.183). Akçam’?n Ermeni kay?plar? için verdi?i 800.000 say?s? abart?l?d?r (s.202). Ermeni tehcirini sertçe ele?tiren Ermenistan-Amerika toplulu?u ba?kan? ve Protestan bir misyoner olan George Montgomery, 1919’da haz?rlad??? bir raporda Birinci Dünya Sava??’n?n ba?lad??? gün Osmanl? topraklar?nda 1,6 milyon Ermeni bulundu?unu ve sava? sonras?nda ise bu say?n?n 1.104.000’e dü?tü?ünü belirtmi?tir[17].

Yazar Ermeni kay?plar?n? Anadolu’daki toplam nüfus kayb? ile göreceli olarak da de?erlendirmekten kaç?nm??t?r. Birinci Dünya Sava?? süresi ve sonras?nda, tüm sava?an taraflar aras?nda oranca ve toplam say?da en fazla kay?p vererek, dört milyondan fazla Müslüman Osmanl? vatanda?? ölmü?tür. Do?u Anadolu’da yakla??k 600.000 Osmanl? Ermeni’sine oranla, bir milyonun üstünde Müslüman hayat?n? kaybetmi?tir.  Müslüman ölümlerindeki bu yüksek rakam Do?u Anadolu’daki sava? ko?ullar?n?n nas?l tüm toplumlar? derinden etkiledi?inin kan?t?d?r. Bir ba?ka deyi?le, sava? ko?ullar? Ermeni ya da Müslümanlar aras?nda fark gözetmeksizin tüm toplumlar? i?gallere, isyanlara, toplum içi çat??malara, açl??a, terk edilmi? çiftliklere, kapat?lm?? ticaret yollar?na, vebaya, tifoya ve di?er hastal?klara mahkûm etmi?tir.

Akçam bu büyük resmi görmeyi reddederken, bir milyondan fazla Müslüman Osmanl? vatanda??n?n da ölümünü göz ard? etmektedir. Rus ar?ivlerinden anla??laca?? gibi, do?u Anadolu’nun i?galinde, Rus ordusu ve hükümeti Ermeni isyanc?lar ve sivillerden geni? ölçüde faydalanm??t?r. Ço?u zaman Ruslar Erzincan, Bayburt, Tercan, Erzurum ve yol üstündeki di?er ?ehir ve ilçelerde Ermeni isyanc?lar?n on binlerce Müslümana kar?? uygulad??? vah?eti onaylamam??t?r. Benzer ?ekilde Akçam, sava? s?ras?nda ?ngiliz ve Frans?z müttefiklerin bile ac?yarak seyretti?i, Ermenilerin Kilikya’daki suiistimal ve katliamlar?n?, Ermenistan Cumhuriyeti’nin ba?kenti Erivan’daki 2/3 Türk nüfusunun göç ettirilmesini tart??may? ihmal etmi?tir.

Profesör Justin McCarthy’nin gözlemleri, Do?u Anadolu’daki insan dram?na dair Akçam’?n tek tarafl?, olaylar? siyah-beyaz ?eklinde de?erlendirme e?ilimini gözler önüne ç?karmaktad?r:  “Bir taraf?n ac?lar?ndan bahsederken di?er taraflar?nkileri görmezlikten gelmek, sadece etnik de?il bir insani felaketi olan duruma dair yanl?? izlenimler sunmak anlam?na gelmektedir”. Dahas?, McCarthy “do?u (Anadolu)’da, Müslüman ve Ermeni kay?plar?n?n oldu?u bölgelerin neredeyse kusursuzca ba?lant?l? oldu?unu, …  Müslümanlar?n say?ca Ermenilerden çok daha fazla, ancak toplam nüfusta daha az kay?p verdi?ini,  hem Ermenilerden hem de Müslümanlardan bu kadar yüksek oranlarda gerçekle?en kay?plar?n, bir taraf?n katil di?er taraf?n da kurban olmas?n? öne süren herhangi bir teoriyi imkâns?z k?ld???n?” belirtmi?tir[18]. Akçam “Ermeni soyk?r?m?ndan ve Türk sorumlulu?u konusundan” bahsederken çekilen ac?lar?n ve verilen kay?plar?n evrenselli?inden bahsetmeyi unutmu? görünmektedir.

1915 Ermeni tehcirinin uluslararas? hukuka uygunlu?u ise sadece aralarda belirtilmi?tir. Akçam, Rusya, ?ngiltere ve Fransa’n?n,  tehciri k?namak için 24 May?s 1915’te imzalad??? bir deklarasyondan al?nt? yaparak “tüm bu suçlar için Osmanl? hükümetinin tüm üyeleri ile bu katliamlara müdahil olan tüm di?er ki?ilerin de sorumlu tutulaca??n?” ilan ettiklerini belirtmi?tir (s.2). Ancak bunun aksine yazar, deklarasyona Osmanl? taraf?ndan verilen cevaba yaln?zca bir cümle ay?rm??t?r. Bab?âli’nin 4 Haziran 1915’te verdi?i cevaba belli belirsiz bir ilgi gösteren Akçam, bu belgede ulusal egemenlik ve me?ru müdafaa hakk?na yap?lan vurguyu ve Osmanl?’n?n ?tilaf güçlerini Ermeni isyan?na verecekleri her destek için sorumlu tutulaca?? yönündeki beyan?n? önemsiz görmektedir (s.214). Böylece Bab?âli Ermeni isyan?yla ilgili tutuklamalarda hiçbir yabanc? gücün müdahalesine izin vermeyece?ini kesin bir dille belirtmi?tir[19].

En son bölümde Akçam, beklenmedik bir ?ekilde, Ermeni tehcirinin ulusal güvenlik boyutundan bahsetmektedir: “Ermenilerin bu bölgelerden (Kilikya k?y? bölgeleri) tehcir karar? büyük ölçüde ?ngilizlerin ?skenderun’a ç?karma yapmak için haz?rl?klar yapt?klar? yönünde al?nan istihbaratt?r” ve “kuvvetle muhtemeldir ki ?ttihatç?lar, olas? bir ?ngiliz ç?karmas?na yard?m etme ihtimalleri bulunan Ermenileri bölgeden uzakla?t?rarak bir ön tedbir almak istemi?lerdir” (s.146). E?er durum böyleyse, o zaman Osmanl?’n?n Ermenileri askeri aç?dan hassasiyet ta??yan bu bölgelerden ülkenin daha iç k?s?mlar?na kayd?rmas?, soyk?r?ma dair bir suçtan çok, me?ru müdafaadan ileri gelen hakl? bir tedbir olarak de?erlendirilmelidir.  ?skenderun donanma ve de askeri konumlama aç?s?ndan büyük stratejik öneme sahiptir. Ayr?ca ?ehir Osmanl? tren yolu sistemi içerisinde merkezi bir öneme sahip olup, Anadolu’yu Asya’n?n Arap bölgelerine ba?lamaktayd?. Bu denli önemli bir liman ve tren yolu merkezinin kaybedilmesi, Halep’e do?ru gerçekle?tirilebilecek olas? bir sald?r? ihtimaliyle beraber de?erlendirildi?i takdirde, Osmanl?’n?n sava?taki konumunu, erzak ve asker geçi?ini büyük zarara u?rataca?? anla??labilir.

Osmanl? Dü?ünce Tarz? ve Ermeniler
 

Soyk?r?m suçunda belirtilen aç?k niyet unsuru kötü niyete tekabül etmektedir. Bu suçun i?lenmesine koruma alt?na al?nan gruba kar?? duyulan nefretten ba?ka hiçbir sebep neden olamaz. Bu ba?lamda Ermenilerin Osmanl? dü?ünce tarz?ndaki yerleri ara?t?r?lmas? gereken bir konudur. Akçam, gayrimüslim az?nl?klara dini özgürlükler temelinde siyasi özerklik tan?yan Osmanl? millet sistemine pek az de?inmektedir (s.23-24 ve 28-31). 1453’te ?stanbul’un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet gayrimüslim tebaas?n?, ya milletler alt?nda ya da ?slam hukukunun düzenlemedi?i adli suçlar, dini ve sivil konularda tam yetkiye sahip dini liderlerin yönetiminde olan ayr? dinsel cemaatler alt?nda düzenlemi?tir. Kendi sivil lideri ve iç yönetimine sahip olan Ermeni milleti de kendi kendini yönetmekteydi. Patrik kendi toplumunun manevi yönetiminde, kamu politikalar?nda, vak?flarda, dini kurumlarda ve medeni haklarla ilgili konularda tek söz sahibiydi. O ve dini yard?mc?lar? tebaalar? üzerinde dini veya sivil yapt?r?mlar uygulama hakk?na sahipti. Adli ya da medeni olsun, dava konular?na patri?in ba?kanl?k etti?i mahkeme taraf?ndan bak?l?rd?. Ayr?ca patrik ba?kentte kendi polis gücüne ve hapishanesine sahipti. Din adamlar?n? istedi?i gibi hapsedebilir ya da sürgüne gönderebilirken bu uygulamalar?n siviller üzerindeki tatbiki merkezi hükümetten genellikle kolayca al?nan bir izinle ko?ula ba?lanm??t?[20].

Amerikal? yazar Alexander Powell’?n do?ru bir ?ekilde ifade etti?i gibi bu yönetim ?ekli Ermenilere fiili bir kendi kendilerini yönetme hakk? vermi?tir. Dini ho?görüsüzlü?ün Avrupa’da hâkim oldu?u bir dönemde kudretli bir Müslüman yöneticinin gayrimüslim bir az?nl??a bu denli geni? haklar tan?mas? dikkat çekici bir taviz olarak de?erlendirilebilir. Millet sistemi toplum hayat?n? te?vik ederek, daha sonralar? ulusal ya?am için özleme dönü?mü?tür[21]. Osmanl?’n?n Anadolu’yu 1200’lerde ele geçirmesinden 19. yüzy?l?n ortalar?na dek bir “Ermeni sorunu” mevcut de?ildi. Yüzlerce y?l boyunca Osmanl?lar Ermenileri hakkaniyet ve e?itlikle yönetmi?ler, bir Ermeni patri?i liderli?inde Ermeni ulusunu olu?turmalar?na izin vermi?lerdir. Ermeniler kendi kendilerini yönetmek hakk?nsa sahiptiler ve 1863’te haz?rlanan Ermeni Anayasas? ile de ulusal meclislerine kavu?arak daha fazla özerkli?e sahip olmu?lard?r[22]. Ermeni akademisyen Avedis Sanjian’?n sözleriyle, “bu yeni olu?turulan Ermeni millet yönetim ?ekli ve tarz?, yasama ve yürütme için genel seçim hakk?na dayanan, liberal, demokratik ve temsili bir yönetim biçimiydi. Anayasa millet egemenli?i ilkesine dayan?yordu.”[23]. Bu yüzden Gerard Libardian’?n belirtti?i gibi Ermenilerin büyük bir bölümü Osmanl? millet sistemini Rus egemenli?ine tercih etmi?tir çünkü Osmanl?lar Ermeni ulusunun geli?imine izin vermi?, Kilise’ye daha fazla özerklik tan?m?? ve Ermenileri asimile etmeye çal??mam??t?r[24].

?mparatorlu?a en sad?k H?ristiyan millet olarak tan?nan Ermenilere ?stanbul’daki merkezi yönetim “millet-i sad?ka” ismini vermi?tir. Akçam Osmanl?’n?n reform sürecine girmesiyle yeni rejimin e?itlik ilkesinden ilk yararlanan H?ristiyan az?nl???n Ermeniler oldu?u gerçe?ini görmezden gelmektedir. Bab?âli’deki ilk H?ristiyan Vekiller ve yüksek rütbeli bürokratlar hep Ermenilerden seçilmi?tir. Re?it, Fuat ve Ali Pa?a döneminde, D??i?leri Bakanl??? katibi ve neredeyse tüm diplomatik personel Ermeni olmu?tur. 1853-1856 K?r?m Sava??’n?n ard?ndan (1860 civar?nda) anayasal bir sistem getirmeye çal??an Osmanl? devlet adamlar? daha sonra model almak üzere, Ermeni kilisesi ve cemaatine, anayasal rejimi deneme maksad?yla yeni bir yönetim ?ekli getirdiler. 1876 Osmanl? anayasas?n?n haz?rlanmas?nda ve uygulanmas?nda Mithat Pa?a ile çal??anlar aras?nda birçok yüksek rütbeli Ermeni bürokrat bulunmaktayd? ki, içlerinden Odian Efendi kendini en çok öne ç?karanlar aras?ndayd?. Osmanl? ?mparatorlu?u bu tarihten sonra da Ermeni Vekiller görmü?, hatta 1912-13 y?llar? aras?ndaki Hariciye Vekili Ermeni cemaatinden gelen Gabriel Naradonkyan olmu?tur[25].

1919 Misak-? Milli ve Türk Egemenli?i
 

Akçam 1915 Ermeni tehcirinin soyk?r?m için bir bahane olarak düzenlendi?ine inanmakta ve bu yüzden de soyk?r?m? bir devlet politikas? olarak kan?tlayamad??? için üzüntü duymaktad?r.  Yazar Ermeni ba??ms?zl?k hareketinin ülke bütünlü?ü ya da egemenlikle ilgili de?il daha soyut bir kavram oldu?unu savunmakta ve Türk Ulusal Hareketi’nin de yabanc? mandalara s?cak bakt???n? iddia etmektedir.

Akçam 1915 tehcir karar?na istinaden ?unlar? söylemektedir: “Ermeni soyk?r?m? hususunda Türk Kurtulu? Hareketi tutarl? tek bir yakla??m sergilememi?tir. Bunun öncelikli nedeni ise Kurtulu? Hareketi’nin, Misak-? Milli, yani 1918 ate?kesiyle korumaya al?nan s?n?rlar içerisinde bir Türk devletinin kurulmas? amac?yla k?yasland???nda, soyk?r?m konusuna ikincil bir önem atfetmesidir” (s.303).

Daha sonra Misak-? Milli’yi olu?turacak kararlar?n al?nd??? 4-11 Eylül 1919’da düzenlenen Sivas Kongre’si kararlar?nda Türk Kurtulu? Hareketi, hiçbir parlamentonun veya hükümetin Ermeni sorununu gündeme getirmesini istememi? ve bu yöndeki çal??malar? k?nam??t?r. Misak-i Milli’de Ermeni sözcü?ü geçmemesine ra?men, Ermenilerin de tabii yararlanacaklar?, Türkiye’deki tüm gayrimüslim az?nl??? koruyacak tedbirler getirilmi?ti[26].

Akçam Kuvva-yi Milliye Cemiyetlerinin “hiçbir zaman ?tilaf Devletlerine kar?? sava?ma niyetinde olmad???n?” (s.319) ve “?ngiliz ve Frans?z i?gal güçlerine kar?? olumlu bir tav?r içinde olduklar?n?” (s.320) belirmi?tir. 1919 yaz?n?n ortalar?nda kurulan Kuvva-yi Milliye cemiyetleri Misak-? Milli uyar?nca, Anadolu ve Do?u Trakya’n?n toprak bütünlü?ünü ve Türk egemenli?ini koruma amac? güden kurulu?lard?. Örne?in Kilikya bölgesinin Frans?zlar taraf?ndan i?gali yerel Kuvvac?lar taraf?ndan nefretle kar??lanm??, Frans?z askerleri bölgenin iç i?lerine kar??maya ba?lay?nca da bu nefret direni?e dönü?mü?tür. 1920 y?l? boyunca Frans?z askerleri, ço?u Kilikya nüfusundan toplanm?? 100-150 ki?ilik müfrezeleri bünyesine katan Kuvva-yi Milliyecilerle u?ra?mak zorunda kalm??t?r. Yabanc? sava? metotlar?nda usta olan bu gruplar Frans?z güçlerine pusu kurmak suretiyle garnizonlar?na ihtiyaç duyulan cephane ve erzak? götürürken, bu askerlerin di?er bölgelerdeki Frans?z güçleriyle olan ileti?imini de kesmi?lerdir. 1920 ?ubat?’n?n ilk iki haftas? boyunca Frans?zlar Mara?’ta 600’den fazla kay?p vermi? ve ?ehirden çekilmeye zorlanm??lard?r. 1921’deki Türk direni?i ise çok daha iyi organize edilmi? ve geçen y?llardakinden çok daha ba?ar?l? olmu?tur. Kilikya’n?n i?gali Frans?zlara 5000 kayba yol açm??t?r. Bu ba?lamda Akçam’?n Kuva-yi Milliye kuvvetlerinin ?tilaf güçleriyle hiçbir zaman sava?maya niyeti olmad???n? ve Frans?z ile ?ngilizlere kar?? olumlu bir tutum içinde oldu?unu iddia etmesi anlams?z ve esass?zd?r.

Yabanc? bir gazetecinin raporu d???nda, Akçam’?n Türk Kurtulu? Hareketi’nin “?tilaf Güçleri’ne eski Osmanl? ?mparatorlu?u topraklar? içi yetki verdi?i” yönündeki iddias?n? destekleyecek bir kan?t? yoktur (s.319). Yazar?n, Sivas Kongresi’nde “Birle?ik Devletler’in kabul etmesi halinde Amerikan mandas?na onay verilece?i” yönündeki dü?üncesi ise güvenilirli?ini daha da azaltmaktad?r (s.319-320). Her ne kadar Kongre’de manda yönetiminin kabul edilmesine dair uzun tart??malar olduysa da, Atatürk ve di?er baz? üyeler bu fikre ?iddetle kar?? ç?km??t?r. Türk Kurtulu? Hareketi’ne yön veren temel prensiplerin hepsi asl?nda tek bir amaca i?aret etmekteydi: Bat? uluslar?yla e?it statüde olmak. E?itli?e yap?lan bu vurgunun bir ad?m ötesi Türk ba??ms?zl?k ve egemenli?inin tan?nmas? arzusuydu.

Akçam’a göre “az?nl?klar sorunu [Lozan] konferans?n geçici bir süre için durmas?na yol açm??t?” (s. 367). Ancak bu hususta da yazar kaynak göstermekten kaç?nm??t?r. Asl?nda 4 ?ubat 1923’te Lozan Bar?? Konferans?’n?n gidi?at?n? etkileyen sorun Yunan ya da Ermeni sorunu de?il, yabanc?lara birtak?m haklar tan?yan kapitülasyonlard?[27]. Türk taraf? ad?na ba? müzakereci olarak görevlendirilen ?smet ?nönü’nün, Lozan’a gitmeden önce TBMM’de yap?lan bir toplant?da hangi noktalarda taviz verebilece?i ve hangi noktalarda ?srarc? olmas? gerekti?ine karar verilmi?tir. Asla vazgeçilmemesi gereken konular daha sonras?nda yabanc? bir güce, s?n?rlar? içinde Türkiye Cumhuriyeti iç i?lerine kar??ma hakk? verebilecek tüm hususlard?. ?nönü’nün kapitülasyonlar?n kald?r?lmas? konusunda hiçbir taviz vermemesi kararla?t?r?lm??t?. Az?nl?klar konusu ise konferans?n durmas?ndan daha önce genel hatlar?yla sonuca ula?t?r?lm??t?. Türk-Yunan nüfus mübadelesi 30 Ocak 1923’te Lozan’da imzalanan bir anla?mayla kararla?t?r?lm??t?. ?tilaf hükümetlerinin Türk topraklar?nda bir Ermeni ulusal yap?s? kurulmas? fikri Türk diplomatlar?nca sistemli bir ?ekilde reddedilmi? ve ?tilaf güçlerinin dikte edecek güçten yoksun olmalar? yüzünden gerçekle?ememi?ti. 9 ?ubat 1923’te Ermeniler ?tilaf güçlerine gönderdikleri bir notta, Ermeni ulusal yap?s?n?n kurulmas? fikrinden vazgeçmelerini protesto etmi?lerdir.

Tart??ma Ortam?n?n Gereklili?i 

“Ermeni isyanlar? ile ilgili bir tart??ma ortam?” yazar taraf?ndan gerekli görülmü?tür (s.196). Asl?nda bu konuyla ilgili, akademisyen ve ünlüleri de içeren, canl? bir tart??ma ortam? Türkiye’de son y?llarda görülmektedir. Ermeni sorunu Türk medyas?nda s?kça kendinden söz ettirmekte, önemli gazeteler ve dergiler aleyh ve lehte olmak üzere birçok röportaj düzenlemekte ve konu üstüne derinlemesine raporlar yay?nlamaktad?r. As?l ?a??rt?c? olan, Akçam’?n son y?llarda Radikal ve Agos gibi gazetelerde birçok makalesinin yay?nlanm?? olmas?d?r.

Devlet kanallar? dâhil olmak üzere, Türk televizyon kanallar? Ermeni sorunuyla ilgili, farkl? görü?lerden tarihçiler ve entelektüellerin konuk edildi?i, bir düzine yay?n yapmaktad?rlar.  ?ubat 2001’de Ankara’da Ermeni Ara?t?rmalar? Enstitüsü kurulmu? ve bu kurumun ara?t?rmalar?, hem ?ngilizce hem Türkçe olarak haz?rlanan periyodik bir dergide yay?nlanmaktad?r. Enstitü ara?t?rma, analiz, yay?n ve kamu tart??malar? yolu ile Ermeni sorunuyla ilgili konular? incelemeyi amaçlamaktad?r. Ayr?ca kurum ar?ivsel materyal ve veri toplamakta ve bulgular?n? da kamuya açmaktad?r. Ayr?ca Enstitü Ermeni tarihçiler ve kurumlar?yla çal??ma arzusunu da belirtmi?tir.

Son zamanlarda Türkiye’de Osmanl? ?mparatorlu?u’ndaki Ermeniler üzerine yap?lan ara?t?rmalar h?z kazanm??t?r. Yeni bir titizlikle incelenen Ermeni ara?t?rmalar? y?ll?k uluslararas? konferanslarda lay?k?yla tart???lmaktad?r. Say?lar? her geçen gün artan ara?t?rmac?lar Ermeni sorununun de?i?ik yönlerine e?ilmekte, Rusya, ?ngiltere ve Fransa ba?ta olmak üzere, Büyük Güçlerin rolünü ara?t?rmakta, konferanslar ve seminerler düzenlemektedirler. Akçam, 24-25 Eylül 2005’te ?stanbul Bilgi Üniversitesi taraf?ndan düzenlenen “?mparatorlu?un Gerileme Döneminde Osmanl? Ermenileri: Sorumluluk ve Demokrasi (Ottoman Armenians during the Decline of the Empire: Issues of Responsibility and Democracy) adl? konferansa Osmanl? ar?ivleri üzerine yazd??? bir bildiriyle bizzat kat?lm??t?r. 1915 tehcirinin soyk?r?m te?kil etti?ini savunan baz? Ermeni ara?t?rmac?lar da bu konferansa kat?lm??lard?r. Konferans bildirilerinin bas?l?p büyük ölçüde kamuya aç?k hale getirilece?i bildirilmi?tir.

Sonuç

Bir tarih çal??mas? için “Utanç Verici Bir Davran??” (A Shameful Act), güvenilir bir ?ekilde gerçeklerin tespit edilmesi, tarafs?z bir analiz yürütülmesi, tarihsel derinli?in ve perspektifin yakalanmas? hususlar?nda büyük eksikler ihtiva etmektedir. Yazar Taner Akçam tarihsel süreçte gerçekle?mi? Osmanl? ?mparatorlu?u’ndaki geli?meleri sanki kendi ba?lar?na olu?mu? gibi aktarmaktad?r. Akçam’?n tarihçi nitelikleri, burada incelenen kitab?ndan kolayca anla??laca?? gibi, gerçeklerin çarp?t?lmas? ve hatta saklanmas? gibi hatalar yüzünden büyük ölçüde gölgelenmektedir.

Akçam’?n soyk?r?m terimini “1948’de onaylanan BM tan?m?na uygun bir ?ekilde” kulland??? iddias?, ilk olarak soyk?r?m suçunun temel unsurlar?n?n gerçeklere uygulamamas? ve ikinci olarak da gerçekleri tespit etmekteki üzücü ba?ar?s?zl??? nedenleriyle gerçeklikten uzak görünmektedir. Kendi soyk?r?m tan?m?n? yaparak, tehcirin güvenlik nedenleriyle yap?ld???na i?aret eden aç?k kan?tlar? görmezden gelerek ve tehcir s?ras?nda Osmanl?’n?n Ermenilerin can ve mal güvenli?inin korunmas? hususunda ald??? aklay?c? tedbirleri göz ard? ederek Akçam, Ermeni tehcir karar?n? bir soyk?r?m suçu olarak göstermek istemektedir. Bu ba?lamda kendi kendini gerçek k?lan, yazara ait bir tarih yaz?m?na ula?an Akçam, en iyi ihtimalle daha önceden olu?turulmu?, Osmanl? geç dönemine ait kal?pla?m?? Ermeni fikirlerini desteklemekten öteye gidememektedir.

--------------------------------------------------------------------------------

* Bu makale Türk-Amerikan Dernekleri Asamblesi taraf?ndan Durum Belgesi olarak Nisan 2007’de yay?mlanm??t?r.

[1] Arshag Schmavonian’?n etkisi üzerine, bkz. United States National Archives and Records Administration (bundan böyle “USNA” olarak an?lacakt?r), 867.00/1115. Londra Konsolosu W.S. Hollis’in Suriye’deki siyasi ko?ullara ili?kin raporu,  2 ?ubat 1920. Daha fazla detay için, bkz. Heath Lowry, The Story Behind Ambassador Morgenthau’s Story, ?stanbul: The Isis Press, 1990, s.14-19, 25,33,38,47 ve 53-54.

[2] John DeNovo, American Interests and Policies in the Middle East 1900-1939, Minneapolis: University of Minnesota Press, 1963, s.130-131.

[3] Laurence Evans, United States Policy and the Partition of Turkey 1914-1924, Baltimore, Maryland: The John Hopkins Press, 1965, s.270-272 ve Thomas Bryson, “Mark Lambert Bristol, U.S. Navy, Admiral-Diplomat: His Influence on the Armenian Mandate Question”, The Armenian Review, Vol.21, No.4-84 (K?? 1968), s.6 ve 11.

[4] Yusuf Sar?nay, “Türk Ar?ivleri ve Ermeni Meselesi” (Turkish Archives and the Armenian Question), Belleten, Vol. 9, No. 257, Nisan 2006, s.289-310.

[5] Ziya Gökalp hakk?nda bkz.  Uriel Heyd, Foundations of Turkish Nationalism: The Life and Teachings of Ziya Gökalp, London: Luzac, 1950; Robert Devereux, Preface to Ziya Gökalp, The Principles of Turkism, çev. Robert Devereux, Leiden: Brill, 1968, (Türkçe orijinali 1923’te bas?lm??t?r) ve Taha Parla, The Social and Political Thought of Ziya Gökalp, 1876-1924, Leiden: Brill, 1985.

[6] http://en.wikipedia.org/wiki/Ziya_Gökalp

[7] Feridun Ata, ??gal ?stanbul’unda Tehcir Yarg?lamalar?, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yay?nlar?, 2005, s. 193, 199, 201 ve 204; Guenter Lewy, The Armenian Massacres in Ottoman Turkey - A Disputed Genocide, Salt Lake City: The University of Utah Press, 2005, s.82-88 ve 221; Edward Erickson, “Armenian Massacres: New Records Undercut Old Blame”, Middle East Quarterly, Vol.13, No.3 (Yaz 2006), s.67-75.

[8] USNA RG 84 Records of Foreign Service Posts, Diplomatic Posts ?stanbul, Cilt 2 16, Konsolosluklardan 1 Ocak 1909-30 Haziran 1909, Bie Ravndal (Beyrut)’dan John Leishman’a (?stanbul), 11 May 1909.

[9] USNA, 867.0 1/34. Copy of Charles Furlong’s letter of 23 March 1920 to President Woodrow Wilson. Department of State, 1 Nisan 1920.  1. Dünya Sava?? boyunca Charles Furlong Amerika ve ?tilaf kuvvetleri için Yak?n Do?u’da gözlemcilik yapm??t?r. 1918’de Paris Bar?? Konferans?’na Amerikan delegasyonunun bir üyesi olarak kat?lm?? ve Ba?kan Wilson’a askeri dan??man olarak hizmet etmi?tir. 1920’de yeniden Yak?n Do?u’ya seyahat etmi?tir.

[10] 1919-1920 Osmanl? askeri mahkemelerinin güvenilir bir analizi Ferudun Ata’n?n, ??gal ?stanbul’unda Tehcir Yarg?lamalar? (Prosecutions for Relocations in Occupied Istanbul) (Ankara: Türk Tarih Kurumu, 2005) kitab?nda bulunabilir. Ermeni Ara?t?rma Komitesi (ATAA Armenian Research Committee) Ata’n?n çal??mas?n?n Ermeni tehcirini ve Osmanl? subaylar?n?n tehcirdeki suistimalleri dolay?s?yla yarg?lanma sürecinin daha iyi anla??labilmesi için ?ngilizce’ye çevrilmesini önermi?tir.

[11] Vahakn Dadrian, “Genocide as a Problem of National and International Law: The World War I Armenian Case and its Contemporary Legal Ramifications,” V. 14 M.2 Yale J. Int. Law 221, Summer 1989.

[12]Armenian American Public Advocacy Network’ün Ermeni sorununun soyk?r?m te?kil edip etmedi?inin hukuki bir yakla??mla tespitini nas?l engellemeye çal??t??? hususunda, bkz. Günay Evinch, “The Armenian Cause in America, Today, 2nd Edition,” The Turkish Policy Quarterly, Vol. 4, No. 4 (K?? 2005), s.35-50.

[13] The Convention on the Prevention and Punishment of the Crime of Genocide (BM Soyk?r?m Suçunun Önlenmesine ve Cezaland?r?lmas? Sözle?mesi ) (Resolution 260 III A, B, and C) BM Genel Kurulu taraf?ndan 9 Aral?k 1948’de kabul edilmi? ve 12 Ocak 1951’de yürürlü?e girmi?tir.  O tarihten beri 130 ülkenden fazla yerde kanun olarak kabul edilmi?tir. Tam metin ve onaylamalar için, bkz. Yearbook of the United Nations 1948-1949 New York, Office of Public Information of the United Nations, 1949, s.959-960.

[14] Tüm etkileriyle imha etme niyeti teriminin derinlemesine kavramsal bir analizi için, örne?in bkz. William Schabas, Genocide in International Law, Cambridge: Cambridge University Press, 2000, s.93-94 ve 213-228.

[15] Ahmet Refik Alt?nay, Kafkas Yollar?nda ?ki Komite, ?ki K?tal (Two Committees, Two Massacres in the Paths of Caucasus), Ankara: Kebikeç, 1994, s.39; USNA Inquiry Documents: Special Reports and Studies 1917-1919, Document 819, The Exiling of the Armenians of the Adana District, Elizabeth Webb.

[16] Donald Quataert, The Ottoman Empire 1700-1922, New York: Cambridge University Press, ?kinci Bas?m, 2005, s.187.

[17] George Montgomery Papers, Library of Congress Manuscript Division, Box 21, Armenia-America Society, January-February 1920, Raporun ad? “The Non-Arab Portion of the Ottoman Empire, 1919.”dur.

[18] Justin McCarthy, Muslims and Minorities: The Population of Ottoman Anatolia at the End of the Empire, New York and London: New York University Press, 1983, s. 137-138.

[19] Esat Uras, The Armenians in History and the Armenian Question, ?stanbul: Documentary Publications, 1988, s.869-870.

[20] Avedis Sanjian, The Armenian Communities in Syria under Ottoman Dominion Cambridge, Massachusetts, Harvard University Press, 1965, s.30-31. Profesör Avedis Sanjian 1918’de Mara?’da do?mu?, 1921’de babas?yla once Halep’e sonra da büyüdü?ü Kudüs’e gitmi?tir.  Daha sonra ise Beyrut’a ta??nm??t?r.  Kitab?n bas?m? esnas?nda Harvard Üniversitesi’nde Ermeni Dili ve Edebiyat? e?itimi vermekteydi.

[21] Alexander Powell, The Struggle for Power in Moslem Asia, New York and London: The Century Co., 1923, s.118-119.

[22] Bu yetkin analiz için, bkz. Emil Lengyel, Turkey, New York: H. Wolff, 1942, s.187.

[23] Sanjian, The Armenian Communities in Syria under Ottoman Dominion, s.40-43.

[24] Gerard Libaridian, “The Ultimate Repression: The Genocide of the Armenians 1915-1917”, Isidor Wallimann and Michael Dobkowski, eds., Genocide and the Modern Age Etiology and Case Studies of Mass Death, New York: Greenwood Press, 1987, s.230-231, dipnot.20.

[25] Sommerville Story, ed., The Memoirs of Ismail Kemal Bey, London: Constable and Company Ltd, 1920, s.254.

[26] Misak-? Milli yeni Türk devletinin azami ve asgari taleplerinin belirlendi?i 6 maddelik k?sa bir belgedir.  17 ?ubat 1920 Osmanl? Mebusan Meclisi toplant? tutanaklar?ndan çeviri için bkz. Lord Kinross, Atatürk, The Rebirth of A Nation London, Weidenfeld and Nicolson, 1964, s.531-532.

[27] Bkz. Mustafa Kemal Atatürk’ün konu?mas? 1927 (Istanbul: Türkiye Cumhuriyeti Milli E?itim Bakanl??? 1963), s.599. Di?er kan?tlar için, Joseph Grew, Turbulent Era - A Diplomatic Record of Forty Years 1904-/945, Vol.1, (Boston: Houghton Mifflin, 1952), s.551. Joseph Grew Lozan Konferans?’nda Amerikan delegasyonunun bir üyesi ve 1927-1932 y?llar? aras?nda Amerika’n?n Türkiye büyükelçisiydi. Ek olarak lütfen bkz. Parliamentary Command Paper 1814. Treaty No. 1 (1923) Lausanne Conference on Near Eastern Affairs, 1922-1923. Records of Proceedings and Draffi Terms of Peace (London: His Majesty’s Stationery Office, 1923).

 ----------------------
- ERMENİ ARAŞTIRMALARI, Sayı 26, 2007
            Tavsiye Et

   «  Geri
Yorumlar