Anasayfaİletişim
  
English

Türk-Ermeni Barışma Komisyonu: Kaçırılan Fırsat (İngilizceden Türkçe Özet)

Doç. Dr. Kamer KASIM*
ERMENİ ARAŞTIRMALARI, Sayı 4, Aralık 2001 - Ocak-Şubat 2002

 

Turkish – Armenian Reconciliation Commission: Missed Opportunity
                                                     

Giriş

Türk-Ermeni Barışma Komisyonu, üyelerinin hiçbir resmi sıfat ve görev taşımadığı bir sivil diplomasi örneğiydi. Komisyon kuruluşundan dağılana kadar geçen süre içerisinde özellikle Ermeni diasporası ve Ermenistan’da geniş yankı uyandırdı. Bu makalede Barışma Komisyonu’na yönelik değerlendirmeler, Komisyon’un neden dağıldığı ve Ermeni sorununa etkisi analiz edilecektir. Kısa süreli de olsa Barışma Komisyonu’nun iki taraf arasında uzlaşmanın ve karşılıklı anlayışın gerçekleşmesi için tarihi bir adım olduğu ve dağılmasıyla bir fırsatın kaçırıldığı söylenebilir. Komisyon ile ilgili tartışmaların değerlendirilmesi ve neden dağıldığının analiz edilmesi, daha uzun süreli bir diyalog girişimi için nelere dikkat edilmesi gerektiği konusunda ipuçları verecektir.

TEBK’ya Yönelik Değerlendirmeler

Türk-Ermeni Barışma Komisyonu (TEBK) 9 Temmuz 2001 tarihinde altı Türk ve dört Ermeni temsilcinin katılımıyla kuruldu ve 11 Aralık 2001’de Ermeni temsilcilerin ortak bir deklarasyon yayınlayarak komisyondan ayrılmalarıyla dağıldı.

TEBK uzlaşmanın güç olduğu Ermeni soykırım iddiaları ve Dağlık Karabağ sorununu ele alınacak konuların dışında tuttu.

Komisyon Türkiye’de fazla ilgi çekmemesine rağmen Ermeni diasporasında ve Ermenistan’da geniş bir platformda tartışılmış ve değerlendirmeler yapılmıştır. Bazı istisnalar dışında Ermenilerin TEBK’ya bakışlarının olumsuz olduğu söylenebilir. Komisyona yönelik en sert eleştiriler Taşnakların ABD’deki örgütlerinden Ermeni Ulusal Komitesi  (Armenian National Committee of America –ANCA-) ve yine bir Taşnak örgütü olan Ermeni Devrimci Federasyonu’ndan (EDF) geldi. Taşnaklar TEBK’yı yabancı güçler tarafından emredilen, yetkisiz kişilerin katıldığı ve Ermeni milli çıkarlarını gözetmeyen bir girişim olarak değerlendirdiler.[1] Taşnakların temel kaygısı Barışma Komisyonu’nun faaliyetlerinin sözde soykırımın uluslararası düzeyde tanınması çabalarının önünde engel oluşturması ve Ermeniler arasında bölünmeye neden olmasıydı.

ANCA’nın tersine AAA Komisyona açık destek verdi. İki büyük Ermeni diaspora örgütü ABD Temsilciler Meclisi’ne sunulacak soykırım yasa tasarısının zamanlaması konusunda da anlaşamadılar.[2] Barışma Komisyonu ABD’deki iki büyük diaspora örgütünün ortak lobi faaliyetlerini etkiledi. Barışma Komisyonu’nun kurulmasının Ermenilerin soykırım iddialarını taşıdıkları ülkeler üzerinde de etkisi oldu. Avrupa Parlamentosu TEBK’nın oluşturduğu diyalog ortamının önemine işaret ederek Türkiye ile ilgili kararda Ermenilerin soykırım iddialarına yer vermedi.[3] Alman Parlamentosu da Ermeni soykırım iddiaları ile ilgili bir dilekçeyi görüşmeyi Türk-Ermeni sivil toplum örgütleri arasında temasların başlamış olduğuna dikkat çekerek reddetti.[4]

Barışma Komisyonu’nun kurulması Taşnakların Ermenistan hükümetiyle ilişkilerini de etkiledi. Ermenistan hükümetinin TEBK’nın kurulmasında rolü olduğunu düşünen EDF, elektrik dağıtım şirketinin özelleşmesi ile ilgili bir yasa tasarısına karşı oy kullandı.

TEBK’nın kurulması Türkiye’de Ermeniler arasında olduğu kadar ilgi uyandırmamasına rağmen, Komisyon vasıtasıyla Türkler ve Ermeniler arasında diyalogun kurulması olumlu karşılandı. Genel olarak TEBK’nın kurulması iki toplum arasında gerginliği azaltıcı doğru zamanda atılmış bir adım olarak değerlendirildi.[5] Türkiye Ermenileri de Barışma Komisyonu’nu olumlu bir adım olarak değerlendirdiler. Agos gazetesi yazarlarından Markar Eseyan TEBK’yı iki halk adına küçük ancak uygarlık ve dostluk adına büyük bir adım olarak nitelendirirken, Batılı ülkelerin Ermeni sorununu Türkiye’den taviz koparmak için kullandığı yorumunu yaptı.[6]

Azerbaycan’da Barışma Komisyonu’nun kurulması genel olarak olumsuz karşılandı. Bunun temel nedeni Komisyon’un Karabağ sorununu ele almayacak olmasıydı.[7]

TEBK ikinci toplantısını 23–25 Eylül 2001’de İstanbul’da üçüncü toplantısını ise 18–21 Kasım 2001’de New York’ta yaptı. New York’taki toplantı Komisyon’un dağılmadan önceki son toplantısıydı. Üç gün süren toplantıda ağırlıklı olarak uzlaşma modelleri üzerinde duruldu. Toplantıda Komisyon’un Türk ve Ermeni üyeleri arasında sert tartışmaların olduğu haberleri dışarıya yansıdı. Nitekim Komisyon üyeleri ortak deklarasyon konusunda anlaşamadılar. Toplantının başkanı, arabulucu David Phillips toplantının sonuçlarını özetleyen bir açıklama yaptı. TEBK’nın Ermeni üyelerinden Hovhanisyan, Arzumanyan ve Migranyan toplantıda önemli sonuçlar elde edildiğini ve en önemlisinin ICTJ’den 1948 BM Soykırım Sözleşmesi’nin, 1915 olaylarına uygulanıp uygulanmayacağının araştırılmasının istenmesinin olduğunu belirttiler.[8]

11 Aralık 2001 tarihinde TEBK’nın dört Ermeni üyesi ortak bir açıklama yaparak Komisyon’un Türk üyelerinin ICTJ’nin yapacağı incelemeyi istemediklerini ve bunun ICTJ’ye bildirildiğini öğrendiklerini söyleyerek Komisyon’dan çekildiler.[9] Komisyon’un Ermeni üyeleri, Türk ve Ermeni sivil toplum örgütleri arasında diyalogun sürmesi gerektiğine inandıklarını da ifade ettiler.

TEBK Neden Dağıldı?

Barışma Komisyonu’nun dağılması iki temel nedene bağlanabilir. Birincisi Ermeni diaspora örgütlerinin uzlaşmaya hazır olmamaları ve Komisyon’un Ermeni üyeleri üzerinde baskı kurmalarıdır. Baskı altında kalan Ermeni üyeler Komisyon’un Türk üyelerinden Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi gibi taleplerde bulunmaya başladılar. TEBK’nın çalışmalarını bir süre gizli yürütmesi ve çok fazla kamuoyu önüne çıkmaması, Komisyon’a yönelik eleştirilerin de sınırlı kalmasını sağlayabilirdi.

Barışma Komisyonu’nun dağılmasının ikinci nedeni Ermeni soykırım iddiaları ve bunun Komisyon’un gündemine taşınmasıdır. TEBK’da taraflar uzlaşmanın güç olduğu konulara değinmeden ortak bir anlaşma zemini bulmak amacındaydılar. Uzlaşma sağlanmasının çok güç olduğu Ermeni soykırım iddiaları konusunda Komisyon üyelerinin görüşleri önceden bilinmekteydi. Barışma Komisyonu’nda tarafların soykırım iddiaları ile ilgili görüşlerini değiştirmesi gibi bir beklenti yoktu. Diasporadan gelen “soykırım” konusunun Komisyon’da ihmal edildiği eleştirilerine yanıt vermek kaygısında olan TEBK’nın Ermeni üyeleri New York toplantısından sonra Komisyon’un ICTJ’den 1948 BM Soykırım Sözleşmesi’nin 1915 olaylarına uygulanıp uygulanmayacağının araştırılmasının istendiğini açıkladılar. Arabulucu David Phillips de Türk tarafının onayını almadan konuyu dile getiren bir bildiri yayınladı.[10] New York toplantısından sonra taraflar arasında başlayan gerginlik ile birlikte Komisyon’un dağılma süreci başladı ve 11 Aralık 2001’de Ermeni üyelerin çekilmeleriyle TEBK sona erdi.[11]

Sonuç

TEBK iki toplum arasında diyalog ortamı oluşturmaya yönelik bir girişimdi. Ancak Ermeni tarafının böyle bir diyaloga hiç hazır olmadığı görüldü. Burada temel sorun Ermenilerin soykırım iddiaları ve diaspora örgütlerinin sözde soykırımın uluslararası düzeyde tanınmasını temel faaliyet alanı olarak ele almalarıdır. TEBK’nın oluşturduğu diyalog ortamı başta ABD olmak üzere diğer ülkelerde yürütülen sözde soykırımın tanınması çabalarına da engel teşkil etti. 

Türk-Ermeni diyalogu ve uzlaşmanın sağlanması Kafkasya’da barış ve güvenliğin sağlanmasına da yardımcı olacaktır. Her türlü diyalogun başarısı taraflar arasındaki karşılıklı anlayış ve güvene bağlıdır. Türk ve Ermeni sivil toplum örgütleri arasında diyalogun oluşması bir uzlaşma ortamının oluşmasına yardım edecektir.

 


 


[1] “ARF Bureau Declaration Regarding the Turkish-Armenian Reconciliation Commission”, Asbarez, 14 Temmuz 2001. Ayrıca bakınız, EDF üyesi Dr. Viken Hovsepian ile yapılan görüşme, http://www.asbarez.com/TARC/VH-QA.html
[2] Harut Sassounian, “President Kocharian Must Intervene to Prevent Further Damage by Turkish Commission”, California Courier Online, 2 Ağustos 2001.
[3] Armenian News Network/Groong,
http://groong.usc.edu/news/msg38258, 5 Ekim 2001.
[4]
www.bundestag.de/aktuell/bp/2001bp0109/0109083b.html. Bakınız, Ömer E. Lütem, “Olaylar ve Yorumlar”, Ermeni Araştırmaları, Sayı 3, Eylül-Ekim-Kasım, 2001, ss. 17–18.
[5] Türkiye’den görüşler için bakınız, Mehmet Ali Birand, “Armenians Work, Turks Look On”, Turkish Daily News, 14 Temmuz 2001. Kemal İlter, “Greece Model Is Used In Setting up Commission Between Turks And Armenia”, Turkish Daily News, 13 Temmuz 2001. Kemal İlter, “An Historic Step For Both Turks and Armenians”, Turkish Daily News, 12 Temmuz 2001. Sami Kohen, “Barış Zamanı”, Milliyet, 11 Temmuz 2001.
[6] Markar Eseyan, “Barış Aritmetiği”, Agos, Sayı 277, 20 Temmuz 2001, s. 9
[7] Agos, “Karabağ’ı Tartışmıyoruz”, Sayı 289, 12 Ekim 2001, s. 1 ve 11.
[8] D. Hovhanissian, “Despite Difficult Process, Latest Meeting of TARC Produced Serious Results”, Noyan Tapan News Agency, 5 Aralık 2001.
[9] Emil Danielyan, “Genocide Study Row leaves Turkish-Armenian Panel In Limbo”, RFE/RL, Armenian Report, 12 Aralık 2001.
[10] Gündüz Aktan, “Kuğunun Ölümü”, Radikal, 8 Ocak 2002.
[11] Barışma Komisyonunun dağılması ile ilgili olarak bakınız, Gündüz Aktan, “Why Can Not It Be?”, Turkish Daily News, 9 Ocak 2002, Semih İdiz, “The Blood Feud Goes On”, Turkish News, 14 Aralık 2001, Taner Akçam, “TARC Niçin Başarısız Oldu?”, Agos, 21 Aralık 2001, Saadet Oruç, “Will Turkish-Armenian Dialogue Remain As a Memory of the Year 2001?”, Turkish Daily News, 9 Ocak 2002.

 ----------------------
* Abant İzzet Baysal Üniversitesi, İİBF, Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi -
- ERMENİ ARAŞTIRMALARI, Sayı 4, Aralık 2001 - Ocak-Şubat 2002
            Tavsiye Et

   «  Geri
Yorumlar